-20-

7.6K 157 22
                                    

20. Bölüm

Haftalardır doğru düzgün yemek yemediğim düşünülürse, şuan yapmam gereken tek şey önümdeki kahveyi yok saymaktı. Eğer içersem kusacağımdan korkuyordum.

Dikkatimi dağıtması için arka taraftaki deri koltuklarda gözlerimi gezdirdim. İçeride oturan tek Ömür ve ben vardık, diğer herkes kahvelerini dışarıda içiyordu.

Belki de olası bir kavgamızda insanlara rezil olmamak için ikimiz de buraya oturmayı seçmiştik.

Gözlerim bir anlığına Ömür'e kaydı. Bakışlarımız buluştuğunda istemsizce kaşlarımı kaldırdım. "Konuşmak isteyen sendin." sesim net ve duygusuz çıkmıştı. Ömür'le hiç böyle konuştuğumu hatırlamıyordum.

Ömür oturduğu yerde dikleşti. "Senin için endişeleniyorum." dedi ve gözlerini bir anlığına üzerimde gezdirdi. Yüzümden küçük bir gülümseme geçti, "Endişelenecek bir şey yok." kahve bardağını yavaşça döndürdüm. Ömür'ün bakışları bir an bile üstümden ayrılmadı.

Ona bağırmak, bana bunu yaptığı için onu deli gibi pişman etmek istiyordum. Yavaşça kalkıp gidebilirdim de, belki bu diğer bütün seçeneklerden daha mantıklı bir hareket olurdu.

Ama sadece bekledim, onun konuşmasını ve benim dinlememi. Belki saniyeler, belki de dakikalar geçti. İkimiz de susuyorduk. İkimizin de konuşacak bir şeyi olmadığını biliyorduk. Ömür kahvesinden bir yudum alırken bile gözlerini üzerimden çekmedi, rahatsız olduğumu belli edercesine oturduğum yerde kıpırdandım.

"Artık konuşacak mısın?" tapılası dudaklarında gözlerimi gezdirdim. Ona olan nefretim bir anda nasıl bu kadar hızlı özleme dönüştü anlam veremiyordum.

"Derin, kaç haftadır kimseyle konuşmuyorsun. İnsanlardan kaçıyorsun, kimseye bakmıyorsun bile. Zayıflamışsın, ölü gibi gözüküyorsun. Kim bilir benim daha bilmediğim nelerin vardır ama Derin, buna bir son ver."

Gözlerim kocaman açılırken ne dediğini anlamaya çalıştım. "Buna bir son mu vereyim?" kaşlarım çatıldı, istemsizce suratımda fırtınadan önceki o ifade belirdi.

"Tamam, Ömür. Buna bir son vereceğim, başka bir istediğin yoksa ben-" elim çantama gitmişti ki kolumdan sertçe tuttu. Küçük masa bana ulaşmasına izin vermişti.

Gözlerimi acıyla kırpıştırırken Ömür ne olduğunu anlamadan bana baktı. Elini yavaşça kolumdan çekti ve sesi tedirginliğin zirvesinde çıkarken konuşmaya çalıştı. "Kolunu aç."

Elim tekrar çantama gitti. Bunu yapmak, Ömür'ün bana acımasını on kat daha arttıracaktı. "Derin kolunu aç!" bağırdığında irkildim.

Kaybedecek bir şeyim yoktu. Sinirle solurken sol omzumdan başlayarak yavaşça kıyafetimi kolumun yarısına doğru indirdim.

Kanadığını görünce bütün vücudum uyuşmuştu. Ne yapacağımı bilemeden Ömür'e baktım. Gözleri ne yapacağını bilememenin şaşkınlığıyla açılmıştı. Şuan benden on kat daha sinirli gözüküyordu.

"Kendini kesmen iyi olduğun anlamına mı geliyor, Derin?" sesi surat ifadesine göre oldukça sakin çıkmıştı. "Bu seni ilgilendirmiyor." hızla tekrar kıyafetimi normal haline getirdim. Eve gidince kanamasını durdurabilirdim, çiziklerin kabuğu sökülmüştü sadece.

"Siktir, bu durumu en çok ilgilendiren kişi benim!" bağırdığında parmağıyla kendini gösterdi. Onu hiç bu kadar sinirli görmemiştim. "Sana zarar vermemeye çalıştım! O gün bile kalbini kırmamak için hiçbir şey demeden gittim!"

Yüzümde alaycı bir gülümseme oluştu. "Bir şeyler söyleseydin daha az kalbim kırılırdı." çantamı alıp hızla ayağa kalktım.

Son bir kez ona döndüm. Gözleri gitmemden korktuğunu belli edercesine açılmıştı.

Sonra arkama bakmadan gittim.

Onu ne kadar üzdüğümü umursamadan.

LEZB || GirlxGirlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin