Dehşetle Levent'e bakmaya devam etti Gül. Ne yapacağını, ne diyeceğini bilmiyordu. Bu kadar çabuk olamazdı, bu kadar kolay bitemezdi her şey.
"Gül," diye seslendi Levent kızı kendine getirmek için. Yüzünün rengi atmıştı. Endişelenmeye başlamıştı Levent onun için. Ha düştü ha düşecek bir hali vardı kızın. "Gül sakin ol."
"Duydun değil mi? Bulmuş beni. Ben...ben bittim," dedi Gül ağlayarak. Evrende yörüngesinden sapmış yıldız gibi oradan oraya savruluyordu zihni. Aklında ise tek bir soru vardı.
Şimdi ne olacaktı?
Başlamadan bitecek miydi her şey?
"Sakin ol," diye yineledi Levent. "O iş o kadar kolay değil. Yarın nikah kıyıldıktan sonra hiçbir şey yapamaz sana. Madem kaldığın yeri buldu biz de yer değiştiririz. Nikah için gerekli her şey yanımızda nasılsa. Geceyi annemlerde geçirelim. Ben bizim eve birilerini göndereceğim gözetlemeleri için. Sonrası kolay zaten." Levent konuşmasını bitirdiğinde Gül'ün gözlerinde umut parıltıları belirdi.
"Evlenirsek bırakır mı peşimi abim?"
"Onu sana sormak gerek," dedi Levent gülerek. Rahat davranıp kızın da rahatlamasını istiyordu. "Ferit'in huyunu bilen sensin. Nereden baksan yirmi yıldır görmüyorum onu. Zaten onun hakkında hatırladıklarım da pek net değil. Ama benimle evliyken saçının teline bile zarar gelmeyeceğinin garantisini verebilirim. Kolay değil Turhan ailesinin biricik gelinine zarar vermek."
Gül "Peki o zaman, gidelim," demekle yetindi. Levent'in korumacı tavrı karşısında afallasa da kendisine sahip çıkrığı için bir yandan da sevinmişti. Bugünkü dengesiz hallerine kızsa da ona güven duymaya başlamıştı.
Levent arabayı çalıştırmadan önce annesini arayıp kısaca durumu açıkladı. Daha sonra yakın arkadaşı Gürkan'ı arayıp evinin yakınlarına birkaç adam yerleştirmesini istedi. Ferit'in biraz aklı varsa o evin önünden bile geçmezdi. Aksi halde başına büyük bir bela saracaktı.
Daha sonra Gül yerdeki telefonunu alıp Simge'nin numarasını çevirdi. Ağabeyinin adresini nasıl bulduğunu merak ediyordu. Daha ilk çalışta açmıştı telefonu Simge.
"Gül," dedi ağlamaklı sesiyle. "Okudun mu mesajımı?"
"Okudum. Az önce abim aradı. Adresimi bulduğunu, öyle ya da böyle beni Arif salağıyla evlendireceğini söyledi." Bunu söylerken keyiften yoksun bir sesle gülmüştü.
"Peki ne yapacaksın şimdi? Onun seni bulamayacağı bir yere gitmen lazım. Sordun mu annenin arkadaşına, bir süre saklanabileceğin bir yer var mı?
"Aslında," dedi Gül araba kullanan Levent'e bakarak. "Şu an onların evine gidiyoruz. Annemin verdiği adres eski evlerinin adresi. Orada oğlu oturuyormuş. Kendi evleri farklı bir semtte."
"Oh, iyi iyi. Çok sevindim. Sabahtan beri Nevzat teyze ile ne yaptın ne ettin diye düşünmekten deli olduk. Bir süre ortalıkta görünme e mi güzelim? Olmadı Ali bu hafta sonu izin alır geliriz yanına, başka bir hal çare düşünürüz."
"Düşünmene gerek yok. Annem o çareyi bulmuş," dedi Gül dişlerini sıkarak. Ve birkaç saniyeliğine Levent ile göz göze geldi. "Yarın evleniyorum. Arif de benden umudu keser artık."
Şaşkınlıkla "Ne?" diye bağıran Simge karşısında telefonu kendinden hatırı sayılır ölçüde uzaklaştırdı. Simge de haklıydı aslında. Öyle pat diye söylenir miydi bu? "Şaka yapıyorum de bana. Yahu bir günde kim seninle evlenir Gül? O salak Arif bu kadar mı gözünü korkuttu da ilk gördüğünle evleniyorsun? Sevgilin vardı da bana mı söylemedin? Kim bu adam? Annenin haberi var mı? Nasıl oldu bu?" Simge makineli tüfek gibi sorularını ardı ardına sıralarken onu hiç aramamış olmayı dilese de şu an yaptığı şey için pişmanlık duyuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Gelinim
Romance~Aşk, komedi türünün en absürd prodüksiyonudur.~ Diğer renklerden yoksun pembe aşk hikayelerini unutun! Aşk gülüşüyle gözyaşıyla güzeldir. Öfkesiyle çirkin, Arzusuyla tehlikeli olduğu gibi. Levent ve Gül de bundan nasibini almıştı. Öyle ki şimdiye k...