Nikahta Keramet Vardır (!)
(Biliyorum çok beklettim. Çok üzgünüm. Yazmak için zaman yaratamıyorum kendime pek. O yüzden biraz gecikiyor. Ama yokluğumda 15 bine yaklaşmışız. İlginiz için çok teşekkürler. İlk başladığımda kimse okumaz diye düşünürken yazdıklarıma değer vermeniz beni mutlu etti. Yazım hatalarım için şimdiden özür dilerim. Öpüldünüz. 😘 )
Levent'in ısrarıyla villanın koruya bakan kısmına geçti Gül. İşinde uzman olan fotoğrafçı - belli ki değişik konseptte resim çekmeyi kendine misyon edinmiş birisiydi- arka plan olarak rengarenk çiçeklerin ve yemyeşil ağaçların süslediği koruyu uygun bulmuştu. Işık için de gerekli ayarlamalar yapıldıktan sonra Gül ve Levent'e gerekli açıklamaları yaptıktan sonra çekime başladı.
Kısa sürede onlarca poz vermişlerdi. Gül Levent'le bulunduğu pozisyondan rahatsız olduğu için sürekli kıpırdayıp duruyordu. Haliyle çekilen resimler de çok kaliteli olmamıştı. Fotoğrafçı istediği gibi bir poz elde edememenin siniriyle Gül'ü payladı.
"Gül Hanım biraz rahat durur musunuz? Siz gerildikçe ben de geriliyorum ama!"
"Sıkıldım ben de. Bitirsek olmaz mı?"
"Son bir poz alayım bitirelim," dedi kadın bıkkınca. Gül de mecburen kabul etti isteğini. Levent ise bu durumdan hiç şikayetçi değildi. Hatta ara sıra bıyık altından gülüyordu Gül'ün bu hareketine.
Çekimler bittiğinde villaya doğru giderlerken yolun yarısında Mebrure hanımın yardımcısıyla karşılaştılar. Kadının bembeyaz kesilmiş suratı hiç de iyi şeylerin olmadığının habercisi gibiydi. Gül ürkekçe sessizliği koruyunca Levent konuştu.
"Işık abla bir sorun mu var?" diye sordu Levent yaşlı kadına. Belli ki kötü bir şey olmuştu. Ve Allah biliyor ya böyle bir günde kötü bir şey duymak istemiyordu.
"Levent... Bir misafiriniz geldi. Biraz..." Kısa bir sessizlikten sonra konuştu kadın. "Bir baksan iyi olacak." Levent durumu kavradığında tazı gibi atıldı ve hızlı adımlarla eve doğru yürümeye başladı. Gül de anlamıştı tabi. Hantal gelinliği el verdiğince Levent'in peşine takıldı.
"Levent bekle lütfen," diye seslendi hızla uzaklaşan genç adama. Aradaki mesafeyi o kadar açmıştı ki duymamış bile olabilirdi. Çaresizce şaşkın kadına döndü Gül. "Işık hanım yardım edin bana lütfen. Bu kıyafetle yürüyemiyorum."
Aklını ağabeyinin yapmış olabileceği sersemlikler meşgul ederken çalılara takılıp parçalanan gelinliğini bile düşünemiyordu Gül. O fark etmese de bugün olan her şey gibi o parçalar da geçirdiği kara günlerin hatırası olarak geçecekti tarihine.
***
Kan ter içinde eve vardığında açık olan mutfak kapısından girip hatırında kaldığı kadarıyla salonu aramaya başladı. Ev çok büyüktü ve gezecek fırsatı olmamıştı henüz. Zaten koridora çıktığında uğultu gibi gelen insan sesleri pusulası olmuştu onun.
Nihayet salona çıktığında karşılaştığı manzara ürkütücüydü. Hatta dehşet verici. En usta korku filmi sahnelerine bile taş çıkarırdı belki de. Bir yanda tüm rahatlığıyla sırıtan ağabeyi ve arkasında öfke soluyan ekürisi, ve de ex sözlüsü Arif, diğer yanda öfkeden gözlerine kara bir perde inmiş panter gibi karşısındaki ikilinin üzerine atılmaya hazır bulunan Levent... Ortalarında ise en az Gül kadar şaşkın bir şekilde onları izleyen aile üyeleri. Gül bu manzara karşısında ürperdi. Kaçıp gitmek ile iki tarafın arasına girmek arasında tercih yapmaya çalışırken ağabeyi onu fark etti.
Göz göze geldiklerinde bir an, sadece bir an Ferit'in gözlerinde nefret kıvılcımları geçti. Sonra bir elini beline koyup beyazlar içindeki kardeşini süzdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Gelinim
عاطفية~Aşk, komedi türünün en absürd prodüksiyonudur.~ Diğer renklerden yoksun pembe aşk hikayelerini unutun! Aşk gülüşüyle gözyaşıyla güzeldir. Öfkesiyle çirkin, Arzusuyla tehlikeli olduğu gibi. Levent ve Gül de bundan nasibini almıştı. Öyle ki şimdiye k...