ATTENTION PLEASE!
ŞU AN OKUMAKTA OLDUĞUNUZ KİTAP ZORAKİ EVLİLİK KONULU BİR KİTAP DEĞİLDİR.
AKSİNE BU TARZ OLAYLARIN İNSANLARI NASIL BİRBİRİNDEN UZAKLAŞTIRDIĞINI ANLATAN BİR KİTAPTIR.
BOL EĞLENCE, BİRAZ DRAMA, BELKİ BİR TUTAM AKSİYON VE FAZLASIYLA AŞKIN OLDUĞU BİR KİTABA HOŞ GELDİNİZ. LÜTFEN GELECEK BÖLÜMLERİ OKUMADAN TEMEL BİR KANIYA VARMAYIN. YOKSA ÜZÜLÜRSÜNÜZ 😂🐰
"Anneee!"
Az önce şans eseri ağabeyinin konuşmasına şahit olan Gül'ün ilk tepkisi bu olmuştu. Onu akşam yemeğine çağırmak için kahvehaneye gittiğinde ağabeyinin yaşadığı kasabanın serserisiyle konuştuğunu gördü. Pek şaşırmadı buna. Ağabeyinin de yanındaki serseriden pek farkı yoktu çünkü.
"Tencere kapak," diye mırıldandı yanlarına daha fazla yaklaşmadan önce. Uzaktan görebildiği kadarıyla yüzlerindeki ciddi ifade olduğu yerde kalmasına neden oldu. Konuşmalarındaki harareti hayra yormadığı için ne hakkın konuştuklarını öğrenmeye karar verdi. Yine bir şeyler çeviriyor olmalıydılar. Doğrudan yanlarına gitmek yerine arka sokağa dolaşıp yaslandıkları duvarın arka tarafına geçti. Ne yaptıklarını göremese de bu şekilde seslerini daha net duyabilecekti.
"Bir aksilik yok değil mi? Bizimkilere dedim. Akşam geliyorlar istemeye," dedi ağabeyinin arkadaşı Arif. "Bu ahmak kimi isteyecek ki?" diye düşündü Gül. Hoş, gönlü kime kayarsa kaysın onun gibi serseriye kasabadaki en aptal kız dahi varmazdı. Peki, neden ağabeyiyle bunu konuşuyordu? Serserilik kesmedi, şimdi de çaçalığa mı başlamıştı?
"Oğlum bir sabret be!" dedi ağabeyi, Arif'e. "Daha anneme açmadım konuyu. Şimdi çat kapı gelirseniz Gül saniyesinde kaçar. Sabret biraz, annem onu ikna etsin hele."
Az önce duydukları yüzünden çığlık atmamak için iki elini ağzına kapattı genç kız. Aptal ağabeyi onu sevmediği birine mi vermeyi planlıyordu? Hem de... Hem de o Arif denen budalaya! Koşa koşa eve gitmek ile ağabeyinin üstüne çullanmak arasında bocalarken konuşmaları dinlemeye karar verdi
"Ferit, geçen ay on bini saydım eline çeyiz parası niyetine. Sözde kardeşinin de gönlü vardı hani? Şimdi niye haberi yok, ikna edelim diyorsun?" Gül'ün adımları geri geri giderken göz yaşlarına daha fazla hakim olamadı. En kısa zamanda annesinin yanına gidip ağabeyinin döndürdüğü dolapları bir bir anlatmalıydı. Koşmaya başlamadan önce son duyduğu şey ağabeyinin pişkin cevabı oldu.
"Olur mu kardeşim. Benim bacım ayran gönüllü biraz. Şimdi he dese, yarın varmam diyor. Merak etme sen o iş bende. Hem senden iyisini mi bulacak bizim deli kız? Okuyacağı da yok zaten."
Duydukları kulaklarında çınlarken nefes dahi almadan koştu. Koşarken nefes nefese kaldığı için bahçe kapısından destek alıp soluklandı. İç bahçeye geçtiğinde sesi hâlâ mahalleyi inletecek kadar gür çıkıyordu.
"Anneeeee! Yetiş!" Minik elleriyle kapıyı yumruklamaya başladı. Kızının sesine telaşlanan kadıncağız üstünde mutfak önlüğü, elinde el beziyle kapıya çıktı. Gonca Gül'ünü iki gözü iki çeşme gördüğünde az kalsın fenalık geçirecekti.
"Kuzum ne oldu, neden ağlıyorsun?" Ağabeyinin gelip gelmediğini anlamak için arka bahçeyi kontrol eden Gül kimseyi göremeyince annesini hışımla içeri itti. Bu hareketi beklemeyen kadın kızına hayretle bakmıştı. "Kızım desene ne olduğunu, bak korkuyorum vallahi."
"Benim odama geç anne, sana anlatacaklarım var." Ferit'e yakalanmadan bu işe bir çözüm yolu bulmaya çalışıyordu. Ondan gelecek bir baskını önlemek için bahçe kapısını gören odasına çekti annesini. Ağabeyinden korktuğu söylenemezdi pek. Hatta şimdiye kadar birçok kez ona diklenme cesaretini göstermişti. Ama bu durum başkaydı. Çok başkaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Gelinim
Romantizm~Aşk, komedi türünün en absürd prodüksiyonudur.~ Diğer renklerden yoksun pembe aşk hikayelerini unutun! Aşk gülüşüyle gözyaşıyla güzeldir. Öfkesiyle çirkin, Arzusuyla tehlikeli olduğu gibi. Levent ve Gül de bundan nasibini almıştı. Öyle ki şimdiye k...