BİR ŞANS

28.2K 925 270
                                    

İyi okumalar Casper'lerim benim. Siz beni sallamasanızda ben bölüm yazmak için çabalıyorum yaa..

Multimedya Elif

Sait

Bardağımda ki viskim bitince yenisini doldurdum. Kaç gündür uyuyamamıştım. Belki sızarım diye kaç şişe devirmiştim bilmiyorum ama sinirim beni ayakta tutuyordu. O kadar yakınken onları yakalayamayan adamlarımın kafalarına sıkmıştım. Bu bile sinirimden en ufak bir şey kaybettirmemişti.

Buğra bunu ödeyecekti. O orospu bunu ödeyecekti. Bu kadar çabuk kafasına takmış olmasına anlam veremiyordum. Daha ben planıma giriş yapamadan kaçmışlardı. Gafil avlanmam beni daha da kızdırıyordu. Ama aynı zaman da daha da ateşliyordu.

O kızı elime geçirdiğim de öyle şeyler yapacaktım ki Buğra acı neymiş iliklerine kadar hissedecekti. Kapımın tıklanmasıyla bakışlarım oraya döndü.

"Gel."

"Abi. Bize söylediğin tüm evleri kontrol ettik. Babasından kalan evlere de baktık. Ne kızın adına ne Buğra Gürsoy adına hiçbir yerde kayıt yok."

"Yani diyorsun ki ; bulamadım." Cevap vermek yerine başını öne eğdi.

"Onları bulmadan sakın gelmeyin. O kızın mahallesine de adam bırakın. Birileriyle iletişime geçebilir. Bana iyi bir şeyle gelmeden gözüme gözükmeyin. Yoksa sizin sonunuzda aynı o itler gibi olur. Duydunuz mu!"

"E..emredersin abi."

"Kaybol!" Odadan hızla çıktıkların da sinirimden bağırdım. Bardağın kırılma sesini duymasam elimin arasında parçalara ayrıldığını bile hissetmezdim. Acı yoktu. Sadece intikam arzusu ve öfke vardı bedenimde. Ben de Sait isem bu öfkeyle Buğra'yı boğmadan ölmeyecektim.

"Görüşeceğiz Gürsoy.. görüşeceğiz.."

Elif

Yatağın bir köşesin de oturmuş notu düşünüyordum. Ne yemeğe dokunmuş, ne de üzerimi değiştirmiştim. Biliyordum ki bunları yaparsam ateşkes teklifini kabul etmiş olacaktım. Bunu istiyor muydum? Emin değildim. Tek bildiğim Simay'a ulaşamazsam Buğra'dan başka hiçbir çarem olmadığıydı.

Üzerimdeki iki parça kıyafetti tek elimde olan. Ne param, ne telefonum ne gidecek bir yerim vardı. Başımın belada olduğunu saymıyorum bile. Her ne kadar Buğra'ya katılmak bana acı verse de bende farkındaydım. Simay beni koruyamazdı. Aslında ondan tek istediğim bana bir yer bulmasıydı. Başının benim yüzümden belaya girmesini istemiyordum.

Burda Buğra'yla kalmak en son tercihimdi. Ama en mantıklı olanıydı. Yine de bana karşı davranışları midemi bulandırıyordu. Bana yakın olmasına katlanamıyordum.

Hırsımı kendimden çıkartmak istemediğim için öncelikle kokuşmuş kıyafetlerimden kurtuldum. Bedenime tam uygun siyah bir kot ve beyaz bir kazak vardı. Bedenimi nerden bildiğini merak etsem de aklıma gelen düşüncelerle fazla irdelememeye karar verdim.

Kahvaltıya gözüm kaydığında eş zamanlı olarak midem guruldamaya başladı. En son ne zaman yemek yemiştim ben? Zayıfladığımı hissediyordum. Ne olursa olsun kendimi aç bırakıp öldürmeye gerek yoktu. Yani şimdilik.

Sandalyeye oturup tepsinin içindekilere göz attığımda ağzımın sulandığını hissettim. Neler yoktu ki.. Mantarlı omletten bir çatal alıp hızlıca ağzıma attım. Şimdi ne kadar aç olduğumu bir kez daha anlamıştım. Tam tamına 5 dakika da reçel hariç her şeyi silip süpürmüştüm. Reçeli sevmezdim. Çocukluktan gelen bir şeydi.

Karnıma elimi koyup arkama yaslandım. Hızlı yemeseydim daha iyiydi. Şu an resmen içime oturmuşlardı. Böyle beklersem hazımsızlık çekerdim. O yüzden kalkıp bahçede biraz yürüyebilirim diye düşündüm. Odada böyle oturmaktan iyice bunalmıştım zaten..

Masum Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin