KISKANIRIM SENİ BEN

13.5K 485 59
                                    

Uzun bir koridordayım. Bir sürü kapılar var. Nereye açıldığını bilmediğim, neyle karşılaşacağımı bilmediğim kapalı kapılar...

Nefes nefese kalmış, etrafta kırmızı tonun hakimiyet sürdüğü bir yerdeyim. Kaçıyorum ama kaçtığım ne? Hiçbir fikrim yok.

Bir merdiven çıkıyor önüme. Tırmanıdıkça tırmanıyorum. Arkama bakmıyorum ama beni kovalayan biri var. Evet biliyorum.

Bir süre çıkıyorum o merdivenleri. Ama sanki uzadıkça uzuyor. Ulaşamıyorum son basamağa. Artık bacaklarım da derman kalmıyor. Son bir gayret deyip çıktığım basamaklar bitmek bilmiyor.

Dengemi kaybedip düştüğüm de ise vücudum da acılar hissediyorum. Aslında hissetmediğim ama hissettiğimi düşündüğüm acılar işte. Saçımı bir el kavradığında, yakalanmışlığın verdiği çaresizlikle yerimde debeleniyorum.

Ama hayır. Kaçış yok. Bunun da farkındayım. Nefes nefese koştuğum koridora ağlayarak tekrar sokuyor beni. Etrafı göz yaşlarından göremiyorum bile. Tek düşündüğüm başımda ki acı.

Beni bir odaya attığın da daha da beter çaresizliği hissediyorum. Nereye geldiğimi biliyorum ama bilmiyorum. Karışık bir şey işte.

Başımı kaldırıp baktığımda  karşımda bir kadın görüyorum.  Güzel, sarışın bir kadın. Bana umutsuz gözlerle bakıyor.

Tam ben konuşacakken bir ışık hüzmesi kaplıyor etrafı. Göz alıcı şekilde.

O ışık patladığında da gözlerimi açıyorum korkuyla.

Vücudum sırılsıklam olmuş bir şekilde uyandım. Kabus gördüğümü bir anda farketip bir rahatlama sardı benliğimi.

Çok garip bir rüyaydı. Aslında bu aralar gördüğüm her rüya garipti. Sanki bu anları yaşamışım gibi...

Böyle bir şey yaşamış mıydım acaba diye düşünürken bile vücudumu bir titreme sardı.

Kafamda ki ağrıyı sonunda hissettiğim de bu düşüncelerden uzaklaşmaya çalışıp zorda olsa yataktan kalktım.

Sanırım dün sarhoş olmuştum. Acaba Buğra gelmiş miydi?

Banyonun önünde öyle kalakalıp bir ayağımı kapıya doğru çevirdim. Gidip baksa mıydım?

Ama beni böyle terli ve bakmamış olsam da emin olduğum kuş yuvası saçımla görürse büyük ihtimalle tümden gidebilirdi.

Ya da beni kovardı. Bence böylesi daha akıllıcaydı.

Merakım yüzünden on dakikalık hızlıca bir duş alıp üzerimi giyindim. Saçlarımı kurutup tepeden salaş bir ev topuzu yapıp bıraktım.

Odadan çıkarken aklıma gelen şeyle kısa bir an duraksadım. Doğru ya. Ben odadaydım. Demekki Buğra gelmiş ve beni odama çıkarmıştı.

Alnıma sertçe vurup umarım uyumuşumdur diye dualar etmeye başladım. Bir rezilliği daha bu bünyem kaldırmazdı.

Odadan çıkıp salona indiğimde etrafta kimse yoktu. Mutfakta çatal kaşık sesleri duyunca yönümü oraya çevirdim.

Semih ve Buğra kahvaltı ediyorlardı.  Beni gördüklerin de ikisi de gülmek istiyormuş ama gülemiyormuş gibi bir hale büründüler.

İki elimi belime çıkarıp soran gözlerle baktım karşımdakilere.

Semih Buğra'ya bir bakış atıp ağzında garip homurtular çıkardı. Sonra dayanamayıp kahkaha atmaya başladı.

Ben daha da sinirlenerek neye güldüğünü anlamaya çalışıyordum.

Masum Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin