KISKANÇLIK

13.6K 623 21
                                    

Ellerim soğuk camda o teni hissetmeye çalışırcasına duruyordu. Gözlerim bir nefesi dahi kaçırmamak için boğazın da takılı kalmıştı.

Kalbimse onunla beraber durup tekrar onunla beraber atıyordu.

Alışmış mıydım kaybetmeye? Kendimi bile kaybetmişken Buğra'ya da kaybetmeye alışabilir miydim?

Belki evet, belki hayır.

Şu an tek düşünebildiğim bir kere daha kalbinin durmamasıydı. Az önce uzun bir ameliyattan çıkmıştı. Çok uzun.

Simay gözlerime bakamadan Buğra'nın haberini verdiğin de tamam demiştim. Tamam her şey bitti. Bittim.

Ama yine gitmemişti. Tek duam bir kere daha bana bu ızdırabı yaşatmamasıydı.

**

Koskoca iki günün ardından hastane duvarları benim gözyaşlarım sayesinde yosun bağlamıştı. Hemşireler benim bu halime üzülüp arada Buğra'nın yanına götürüyorlardı.

Buğra yoğun bakımdan çıkmıştı çıkmasına ama doktorların kontrolü altındaydı. Komadayken gelişme gösteriyor mu onu inceliyorlardı.

İki gündür hiç bir doktor Buğra hakkında benimle konuşmuyordu. Ama Semih'i bir kaç kere doktorla konuşurken görmüştüm. Zaten büyük ihtimalle o söyletmiyordu doktorlara.

Buğra uyandığın da Semih'e bir güzel çakmasını söyleyecektim. Ciddiyim.

Bu sefer ben doktorun odasına gittim. Gerekirse kapısını kitler ona söylettirene kadar işkence uygulardım. Bu kadar bekleme yeterdi.

Kapının önüne geldiğim de derin bir nefes aldım. Güçlü olmalıydım. Odaya tıklamadan direk daldığım da içerdeki doktor gömleğini giyiyordu.

"P..pardon özür dilerim." deyip arkamı döndüm.

"Tamam tamam dönebilirsiniz Elif hanım." dedi biraz kızgınlıkla. Her gün burda olmamın sebebiyle çoğu doktor ve hemşire adımı da öğrenmişti.

"Ben gerçekten giyindiğinizi bilmiyordum tekrar özür dilerim." Doktora işkence uygulayacağıma kendime uygulamıştım. Baştan aşağı kırmızıydım yine.

"Tamam sorun değil. Buyrun ne için gelmiştiniz?" Şimdi farkediyordum ki Buğra'nın doktoru oldukça gençti. Hatta belki Buğra'yla aynı yaştalardı.

"Buğra'nın durumunu merak ediyorum. Artık bana da anlatır mısınız lütfen!" Doktor bana bir süre bakıp gözlerini önünde ki kağıtlara dikti.

"Söylenecek bir şey yok. Durumu stabil." Kafasını kopartmakla ilgili olan düşüncelerime zincir vurup hah diye bir nida koyuverdim. Verdiğim tepkiye gözlerini sonuna kadar açıp tekrar bana baktı. Biraz fazla alaylı söyledim heralde.

"Benim salak bir kız olduğumu mu düşünüyorsunuz doktor bey? Olanların farkındayım. Bilerek söylemediğinizin de farkındayım. Ama şunu bilin ki bana söylemeden bu odadan çıkamazsınız." deyip kapıya yöneldim. Şansıma anahtar üzerindeydi. Bir kaç kere çevirip anahtarı göğsümden içeri attım. Sıkıysa alsın!

"Ne yapıyorsunuz Elif hanım. On dakika sonra ameliyatım var!"

"O zaman hemen anlatmaya başlayın. Yoksa hastanız doktor gecikmesinden ölecek." deyip umursamazca omuz silktim. Tabiki de ölmesini istemezdim. Blöf yapıyordum ama onun bunu bilmesine gerek yoktu.

"Elif hanım bence siz biraz dışarı çıkıp hava alın. Hastane kokusu size hiç iyi gelmemiş." Ukala doktor!

"Önerileriniz yerine açıklamanızı tercih ederim doktor bey. Şüphesiz branşınız akıl doktorluğu değil." Allahım bana bu güç için sonsuz teşekkürler!

Masum Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin