5 YIL ÖNCE
"Sessiz ol." dedi Clara, telaştan gözleri sonuna kadar açılmıştı. Darmadağın saçları kapşonundan dışarı taşmıştı.
Claire elinden geldiğince sessiz kalmaya çalıştı. Lakin kalbi göğsünden çıkacakmışçasına atıyor ve bunun farkedilmesinden korkuyordu.
"Tamam, hadi!" diyerek yol gösterdi Clara. Bir gölge gibi karanlıkta, hiç bir ses çıkarmadan hızla ilerliyordu. Claire ise bunun tam tersini yapıyor, ablasına yetişmek için acele ediyor, neredeyse her dala basıp, her şeye çarpıyordu. Kimsenin onları farketmemiş olması bile mucize gibi geliyordu.
Clara aniden durdu. Claire ise yavaşça ona çarptı.
"Yollarımız burada ayrılıyor." dedi Clara hüzünle bakarak.
"Neden? Neden ayrılmak zorundayız?" diye mızmızlandı. Henüz çok küçüktü. 12 yaşındaydı.
Clara kardeşinin, gözyaşlarının etkisiyle parıltılar saçan, ela gözlerine baktı.
"Zorundayız..." sözünü tamamlayamadan hıçkırıklarla küçük kardeşine sarıldı. Belkide onu tekrar göremeyecekti.
Birbirlerinin gözlerine son bir kez baktıklarında anlamıştı Claire. Onu bir kez daha göremeyeceğini.
*
*
*
GÜNÜMÜZ
"Ve bir daha birbirimizi görmedik." dedi Claire Elliot'un gözlerinin içine bakarak.
"Doğru söylüyor." dedi Elliot yanındaki iri yarı adama bakarak. Elliot siyah dalgalı, dağınık saçları ve masmavi gözleriyle oldukça iticiydi. Claire'i ürkütüyordu. Özellikle böyle sosyopat görünüşlü bir insanın evrimleşenlerden olduğunu düşününce.
Beklenmedik bir anda bembeyaz dişlerini göstererek sırıttı Elliot. Claire buna anlam verememişti ki Elliot konuşmaya başladı.
"Bilirsin, bu tür şeyler olmak zorunda. Herkesi aramıza kabul etseydik, bizi bulmaları-"
"Biliyorum sorun değil." diyerek lafını kesti. Huzursuzlanmıştı. Elliot bir şekilde onu huzursuz ediyordu. O masmavi gözleri onu delip geçiyor gibi hissediyordu. Elliot tekrar gülümsedi.
"Bu taraftan." dedi eliyle garip bir işaret yaparak.
Claire huzursuzca yerinden kalktı. Elliot'ı takip ederek kulübeden dışarı çıktı. Güneş ışığı sersemlemesine neden olmuş, elleriyle gözlerini kapatmasına neden olmuştu. Ne zamandır içerideydi, 1-2 saat olmuş muydu? Bunu düşünemeyecek kadar yorgun hissediyordu.
"Demek özelsin..."
"Bu konu hakkında konuşmamayı tercih ederim." dedi hızlıca.
Elliot başını önüne eğdi.
"Ben insanların yalan söylediğini hissedebiliyorum. Duygularını hissedebiliyorum. Zihinlerini okuyabiliyorum."
Claire telaşa kapıldı. Anlamış mıydı? Elliot ona dönüp gülümsedi.
"Ve sen yalan söyledin."
*
*
*
Anlamıştı. Biliyordu. Ama neden onun aralarına katılmasına izin vermişti?
"Ablanla tekrar görüşüp görüşmemen umrumda değil. Hadi yemek saati gelmek üzere."
Yaklaşık on metre ilerideki büyük çadıra yöneldi. Claire ise hemen ardından takip etti. İçeriye girdiklerinde ne kadar kalabalık olduklarını anlamıştı. Kadınıyla, erkeğiyle, yetişkiniyle, çocuğuyla onlarca evrimleşen vardı. Bir kısmı sıraya geçmiş yemek almaya çalışıyor, diğer kısmı ise zaten aldıkları yemekleri yiyiyordu. Claire sıranın arkasına geçti.
Arkasına geçtiği kız yavaşça kıpırdandı. Sarı saçları omuzlarına dökülmüştü. görünüş olarak 15-16 yaşlarındaydı. Yavaşça etrafına bakındı. Ardından Claire ile göz göze geldi.
"Selam yeni misin?" dedi tüm dişlerini gösterecek bir gülümsemeyle.
Claire başıyla onaylamakla yetindi. Kimseyle gereğinden fazla samimi olmak istemiyordu. Kızın masmavi gözleri onu delip geçiyor gibi hissediyordu.
"Ben Sam." diyerek elini uzattı kız.
"Claire. Claire Walker."
*
*
*
"Pudingi yiyecek misin?"
Claire başını kaldırıp Sam'e baktı. Gözleriyle pudinge kilitlenmişti. Büyük ihtimal "Evet." cevabını verse kız onu da yiyecekti.
"Alabilirsin." dedi Claire gülümsemeye çalışarak.
Sam pudingi alıp yemeye koyulurken Claire tek bir şey düşünüyordu. Neden buradaydı?
*
*
*
"Ve... Turun sonu! Burası yatacağın yer. Bu da oda arkadaşın Rose." dedi Elliot abartılı bir neşe ile. Elleri Claire'in oda arkadaşı olduğunu anladığı ranzanın üzerinde oturan küçük kızı işaret ediyordu. 11-12 yaşlarındaydı. Çok geçmeden Elliot ufak adımlarla dışarı yöneldi ve başka bir şey demeden ya da o sinir bozucu gülümsemesini tekrar yapmadan dışarı çıktı.
"Pekala... Hey! Selam." derken en sevimli gülümsemesini yaptı. Yavru kediler bu şirinliği kıskanabilirdi. Rose yavaşça kafasını kaldırıp yeni oda arkadaşını baştan aşağı süzdü. Uzun süredir yalnız yaşıyordu. İnsanlar onunla yaşamak istemezdi.
"Sen iyi misin?" diye sordu Claire. Rose'un ayak ucunda ayakta duruyordu. Onun hemen altındaydı. Claire yavaşça elini küçük kızın bacağına koydu.
"Hayır!"
Kız Claire'in elini ittirip ranzadan hızla indi ve odanın köşesine koştu. Claire'e temkinli bir şekilde bakıyordu.
"Ba-bana dokunmak istemezsin. Tekrar olmaz."
"Ne-Neden?"
Kız sessiz kaldı.
"Neden çift kişilik bir odada yalnız kalıyorsun?" diye sordu. Endişelenmiş ve gerilmişti. Kız hiç normal davranmıyordu.
"İnsanlar beni sevmez."
"Neden?"
Kız derin derin nefes aldı.
"İnsanların... hayatlarından kesitler görüyorum." dedi gözlerini Claire'den kaçırarak.
"Az önce de bir şey gördün mü?" Claire iyice endişelenmişti.
"Ha-hayır..."
"Ne gördün!?"
Küçük kız bakışlarını yerden ayırıp Claire'in gözlerinin içine baktı.
"Ölümünü."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Invisus
Science FictionTanrının terkettiği bir Dünya... CarleyBatteries'in kaleminden Invisus. Claire Walker ile tanışmaya hazır mısınız?