GÜNÜMÜZ
Elliot ve sarışının izini bulmak zor olmamıştı. Yerdeki izler ne tarafa gittiklerini belli etmişti. Çok geçmeden onları yıkık dökük bir apartmanda saklanıyor olarak buldu.
Uzaktan izlemek oldukça sıkıcıydı Claire için. Elliot'a ihtiyacı vardı. Her şeye o yardım edebilirdi. Clara'yı ona yeniden kavuşturabilirdi.
*
*
*5 YIL ÖNCE
Ormanda koşuşturuyor, kaybolmaya çalışıyordu. Aniden yere yığıldı. Burnundan delicesine kanlar akıyordu. Clara. Bunu başka biri yapmış olamazdı. Kendi ablası onu öldürmeye çalışmıştı. Ama neden hâlâ yaşıyordu? Neden ölmemişti?
Burnundan akan kanlar durmak bilmiyordu. Claire yerde acı ile kıvrandı. Sanki bir şey onu kontrol etmeye çalışıyordu. Bir evrimleşen.
*
*
*Claire kendine geldiğinde ormanın derinliklerinde boylu boyunca yatıyordu. Ayağa kalkmak için ekstra güç harcamak zorunda kaldı. Kontrol ediliyor muydu? Bir süre olduğu yere baktı Claire. Aynı yerdeydi. Peki neden başaramamışlardı? Neden onlardan biri değildi? Sonra rüyalarında duyduğu sesler geldi aklına.
"Claire. Sen farklısın."
*
*
*GÜNÜMÜZ
"Ah sonunda hatırladım. Sam. Adı Sam'di."
Diye kendi kendine mırıldandı Claire. Ardından artık ortaya çıkma zamanı olduğunu düşünerek saklandığı yerden çıktı. Ve onların olduğu apartmana yürümeye koyuldu. Apartmanın kapısının önünde duraksadı. Kapının üzerine taşlar düşmüş geçişi zorlaştırıyordu. Eğilerek devrilen duvarın altından içeri geçti.
"Ah. Kıl payı kurtulduk." diye söylendi Sam.
Claire ilk önce sesinin tonunu ayarladı.
"Çocuklar?"
Aniden içeriden gelen sesler kesildi. Adım sesleri duyuldu ve karşısına Elliot çıktı.
"Senin burada ne işin var?" dedi şüpheyle. Yüzündeki gerilmeden aklını okumaya çalıştığı belli oluyordu.
"Neden zihnini okuyamıyorum?" dedi kızgınlıkla dolu şüphesiyle.
"Okuyamıyor musun?"
Elliot başıyla onayladı. Ardından yanında Sam fırladı. Koşarak Claire'e sarıldığında Elliot da Claire de şaşırmıştı.
"Dünya da kalan son kız olduğumu zannetmeye başlamıştım."
"Peki."
*
*
*"Bizi nasıl buldun?"
"Açıkçası arkanızdan bir ekmek kırıntısı atmadığınız kalmış. Her yerde izleriniz vardı."
Elliot anladığını belirten bir ses çıkardı.
"Pekala şimdi ne yapıyoruz?" diyerek devam etti Claire.
"Kendimize yeni bir kamp buluyoruz."
*
*
*5 YIL ÖNCE
Yağmur başlamıştı. Claire bulunma kotkusuyla ormandan çıkmamış, bu da yetmiyormuş gibi kaybolmuştu. Saçları ıslanmış omuzlarına yapışmıştı. Başını yavaşça yukarı kaldırdı Claire. Ağaçların arasından dökülen yağmur damlalarını izledi. Yavaşça yere oturdu. Sürekli yanında taşıdığı tek şeyi çıkardı. Annesinden kalan son şeyi. Ardından göz yaşları yağmur damlalarıyla buluştu.
*
*
*GÜNÜMÜZ
"Koloni'ye gitmeliyiz." dedi Sam.
"Koloni mi? Oraya hiç bir evrimleşen giremez."
Koloni. Belki şansları olabilirdi. Belki onlardan saklanabilirlerdi. duvarları hiç bir evrimleşen geçememişti. İnsanların yönetimde kalabildiği tek yerdi.
"İçeriye asla giremeyiz." dedi Elliot. Haklıydı.
"Belki de ben bir yolunu biliyorumdur."
*
*
*"Ne düşünüyorsun?" dedi Elliot gözlerini kısarak. Cidden rahatsız ediciydi.
"Sadece- yada boşver."
"Sadece ne?"
"Güçlerinin ne kadar ileri seviyede olduğunu merak ediyordum."
Elliot omuz silkti. "Sadece zihin okuyabiliyorum."
"Bu kadar mı?"
"Ne istiyorsun?" dedi Elliot. Tekrar aynı göz kısma hareketini yapmıştı.
"Sadece..."
"Ablanı geri kazanmak istiyorsun. Üzgünüm ama bu benim güçlerimi aşar."
"Bazen yeteneğin sinir bozucu olabiliyor. Zihnimi okuyamadığını söylememiş miydin?"
"Okumadım. Tahmin etmek o kadar da zor değildi."
"Hey biraz daha hızlı yürüyün." diye çığırdı yaklaşık 10 adım ilerideki Sam.
"Pekala Sam."
Biraz hızlanıp ona yetiştiler. Havanın soğukluğu arada sırada titremelerine yol açıyordu. Rüzgarın soğuk esintisi ise hiç mi hiç yardımcı olmuyordu.
Sam'in kafasındaki uşankası (Rus Kalpağı) kulaklarını sıcak tutuyor olmalıydı. Üzerindeki ceketi ile hiç üşüyora benzemiyordu. Elliot ise tam tersi bir şekilde altında kot üzerinde ise tişört ve kapşonlu vardı. Donuyor olmalıydı. Claire her zamanki giysileriyle buz tutmak üzereydi. Üzerinde ceketi olmasına rağmen oldukça üşüyordu.
Bir süre yürüdükten sonra eskiden bir market olan konaklamak için uygun sayılabilecek bir yer buldular. İçeri girdiklerinde her yerde olduğu gibi burası da yağmalanmıştı.
"Oraya yaklaşık 1 haftalık yolumuz var. Ve bu soğukta işimiz oldukça zor. Varabileceğimizi sanmıyorum." Konuşan Elliot'tı. Mantıklı noktalara dikkat çekiyordu. Claire ondan hoşlanmaya başlamış onu arkadaşı olarak görmeye başlamıştı.
Elektrik olmasına rağmen güçsüzdü. Sadece bir kaç ampulü çalıştaracak kadar güç veriyordu. Alışveriş merkesinden bulabildikleri şeylerle ateş yaktılar ardından derin bir uykuya daldılar.
*
*
*"Sakın ses çıkarayim deme." diye fısıldadı Elliot. Bu sırada ellerini Claire'in ağzına bastırmıştı. Ellerini yavaşça çekerek dudağında "Sessiz ol" anlamında bir işaret yapmak için kullandı.
"Neler oluyor?' diye fısıltıyla karşılık verdi Claire.
"Devriye."
Claire yavaşça cama yaklaştı. 4 kişilik ufak bir grup devriye geziyordu. Geride Kalanlardan bir kaç kişi bulmak umuduyla. Aniden Claire aralarından birine bakakaldı. Onu tanıyordu.
"Jack..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Invisus
Science FictionTanrının terkettiği bir Dünya... CarleyBatteries'in kaleminden Invisus. Claire Walker ile tanışmaya hazır mısınız?