4 YIL ÖNCE
Joseph arabayı deli gibi kullanıyor, son gaz hız kesmeden gidiyordu.
"O adam... Acı hissetmedi."
"Tek elimle adamı dışarı fırlattım ve sen onun acı hissetmemesine mi şaşırdın." dedi Quentin şaka ile karışık bir şekilde. Üzerindeki giysileri toz içinde kalmıştı. Saçları terden kafasına yapışmış garip bir görüntüsü olmasına sebep olmuştu. Claire onunla bir yıl yaşamış artık onu babası gibi görmeye başlamıştı. Ki kendi babasından daha çok baba olmuştu ona. Babası Claire'e hayatı boyunca şiddet uygulamıştı. Sürekli sarhoş olup kumarhanelerde uyuya kalmıştı. Radyasyon sayesinde ondan kurtulduğu için bir kere daha şükretti Claire.
"Peşimizdeler."
"Quentin!" diye çığırdı Claire. Quentin'in anlaması uzun sürmedi. Elini araca tuttu ardından büyük bir gürültüyle araba ön tekerlerinin üzerine kalktı ardından tepe takla geldi.
"İşte bu!"
"Ne yapıyor bu adam!?" Joseph karşıda beliren Matt'e doğru sürüyordu. Çarpışma esnasında Claire'in tek hatırladığı arabanın ortadan ikiye ayrılması oldu.
*
*
*
GÜNÜMÜZ"Koloni'ye 2 ve ya 3 günlük mesafedeyiz." dedi Quentin.
"Bir dakika siz de mi geliyorsunuz?"
"Elbette. Claire'i yalnız bırakacağımızı mı düşünmüştünüz?"
Sam omuz silkerek cevapladı. Ellerini birleştirerek tek hamlede parmaklarını kıtlattı. Aynı şeyi boynuna da uyguladı ardından.
Ayağa kalkarak kapıya yöneldi. Ardından kapıyı açtı. Buz gibi esen rüzgar ile soğuk anında içine işledi. Kemiklerine kadar üşüdü.
"Geliyor musunuz?"
"Evet." dedi Claire. Huzursuzdu. Yürüyerek bu kadar uzun mesafe gitmek istemiyordu. 2 ve ya 3 gün... Az değildi.
Herkes dışarı çıktıklarında Quentin bir süre duraksadı.
"Şehire uğrarsak araba bulma olasılığımız var fakat eğer bulamazsak bu yolumuzu bir gün daha uzaltır. Ne yapıyoruz?"
Claire bir süre düşündü. Fakat Elliot ondan önce davranarak soruyu cevapladı.
"Elbette şehire gidiyoruz."
*
*
*Yaklaşık yarım saat kadar yürümüş, sürekli olarak kuzeye hareket etmişlerdi. Bu sırada kar bastırmış, her yer beyazlamaya başlamıştı. Havanın soğukluğunu kar görmenin etkisi ile bir süre unuttu Elliot. En güzel anılarını hatırladı. Abisi Oliver ile karın üzerinde boğuşmalarını, her seferinde kaybedişini... Annesinin yılbaşında hazırladığı şişman hindileri... Ailesini özlemişti, evini özlemişti Elliot. Eski günleri özlemişti... Ve eğer Claire cidden her şeyi eski haline getirebilecekse, bunu istiyordu. Ailesi tarafından dışlanmanın ne demek olduğunu unutamıyordu Elliot. Gücü ortaya çıktığında ailesinin ona nasıl baktığı aklından hiç çıkmamıştı. Zavallı annesi Wendy, günlerce durumu idrak edememiş, kendisine gelememişti. En iyisinin gitmek olduğunu düşinmüştü Elliot. Belki de yanlış bir karar vermişti... Abisi Oliver"ı, babası Patrick'i kehanet doğru ise göremeyecekti. Aynı şekilde annesini de...
"Hey hâlâ bizimle misin?" dedi Sam. Sarı saçları beyaza boyanmıştı. Kar taneleri saçının her tarafını kaplıyordu. Kız kardeşi gibiydi onun. Sam kampa katıldığında ilk tanıştığı kişi Elliot olmuştu. Elliot ise o günden bu yana ona göz kulak olmuştu. Kendi güçlerinden korkan bir kız... Kesinlikle birinin ona destek çıkması gerekiyordu.
"Evet. İyiyim." dedi Elliot sakince. Ses tonunu ayarlamak için epey uğraşması gerekmişti doğrusu. Yaşı gereği bulunduğu ortamlarda hep olgun olması gerekmişti. 19 yaşında biri yetişkin farzedilirdi. Yanında garip adımlarla yürüyen Claire'e bir bakış attı ürkütücü olmamasını umarak. Claire bakarak gülümsedi.
Güneş yavaş yavaş batmaya başlamış, hava ise kararmaya başlamıştı.
"Geceyi bir yerde geçirsek?" diye öneride bulundu Sam.
"Şehirde geçiririz."
"Daha ne kadar var?"
"Geldik bile."
Doğruydu. Gelmişlerdi. Ama şehire değil, şehirden arta kalanlara...
Sağ taraftaki " Hoşgeldiniz BL C W D" yazısını görene kadar şehirde olduklarını bile farketmemişti Elliot. Şehir şehirden çok kasabaya benziyordu. Gerçi moloz yığınlarından çoğu evin harap olduğu belli oluyordu. Sağ tarafta gördükleri sağlam bir şekilde kalmayı başaran eczaneye yöneldiler. Eczane. Ne harika seçim ama (!)
Kapıya yaklaştıklarında kapının kilitli olduğunu farketmeleri zor olmadı. Kapıyı yokladıklarında açılmamıştı sadece. Quentin elini kaldırarak kilide doğru tuttu. Ve abradakadabra! Kilit açılmıştı. Quentin'in gücünün ne kadar havalı olduğunu düşünmeden edemedi Elliot. Kendisi olsa büyük ihtimalle kilide o ünlü bakışlarını atmaktan başka hiçbir şey yapamazdı.
Oyalanmadan içeri girdiler. Quentin kapıyı ardından kapatıp kilitledi. Havasinın soğuğu hâlâ onların donmasına sebep oluyordu. Gerçi Joseph üşümüyor gibiydi. O palto kendisinde olsa kendiside üşümezdi büyük ihtimalle. Yerde buldukları kolileri yırttılar. Yere uzanmaktan iyiydi ne de olsa. Biri nöbet tutacaktı Elliot direk gönüllü oldu.
Çok geçmeden herkes uzanmıştı. Elliot ise ilaçları inceliyor, vakit öldürüyordu. Ağrı kesiciler, antidepresanlar... Doğum kontrol haplarını görünce duraksadı Elliot. Bunları kullananlar cidden var mıydı? İğrenerek hapları kenara attı.
"Bö."
Elliot sıçradı. Elindeki hap kutusu yere düşerek büyük bir gürültü çıkardı. Şaşkınlıkla Claire'e baktı.
"Neden böyle bir şey yaptın!?"
Claire ise gülmeye başladı. Şans eseri bütün gürültüye rağmen kimse uyanmamıştı.
"Çünkü komik olacağını düşünmüştüm. Ama bu kadar komik olmasını beklemiyordum." dedi kıkırdayarak.
"Korkmadım. Sa-sadece hazırlıksız yakalandım."
"Tabi..." dedi Claire hâlâ kıkırdıyordu.
"Neden uyumadın."
"Uyuyamadım. Sen neden nöbet için gönüllü oldun?"
"Çünkü uyumaktan nefret ederim. Her şey için hazırlıksız kalıyorsun..."
Claire garip bir bakış attı.
"Beni mi taklit ediyorsun?"
"Olmadı galiba."
"Evet, hemde hiç."
Claire oflayarak olduğu yere oturdu. Elliot'ın da oturması için bacağını çekiştirdi.
"Tüm bunlar olmasaydı... Nerede olmak isterdin Elliot?"
Elliot bir süre soruyu düşündü. Abisinin, Oliver'ın yanında olmak mı isterdi. Yoksa annesi Wendy'nin mi? Babasının yanında olmak istemediği kesindi.
"Nerede olmak isterdim bilmiyorum. Sadece mutlu ve huzurlu olmak isterdim."
"İşte aradığım cevap."
Sessizce bir süre oturdular. Ardından Claire başını onun omzuna koydu. Çok geçmeden uyuya kalmıştı.
"İyi uykular..."
*
*
*4 YIL ÖNCE
"Bizi nereye götürüyorsunuz?"
Matt sessiz kaldı. Tek yaptığı Claire ve diğerlerini bakışlarıyla süzmekti.
"Hey!"
Matt Claire'e dönerek gülümsedi. Ardından araba durdu. Matt başını kaldırarak camdan dışarı baktı.
"Koloni'ye hoşgeldiniz."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Invisus
Science FictionTanrının terkettiği bir Dünya... CarleyBatteries'in kaleminden Invisus. Claire Walker ile tanışmaya hazır mısınız?