3 YIL ÖNCE
Sam soğuk bir odada sandalyede oturmuş neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Sorguya mı çekilecekti? Yoksa başka bir şey mi olacaktı? Kafasından bu düşünceleri uzaklaştırarak karşısındaki kapıya dikti gözlerini. Çok geçmemişti ki kapı aralandı. İçeriye zayıf kendisinden bir kaç yaş büyük bir genç girdi. Siyah dalgalı, dağınık saçları ve masmavi gözleri vardı. İçeri girer girmez masmavi gözlerini kıza dikti. Oldukça sevimli bir görüntüsü vardı. Sam gülümsedi. Karşısındaki gencin bunu beklemediği belli oluyordu.
"Merhaba. Ben Sam." diyerek elini uzattı. Çocuk karamsar bir şekilde kızın elini sıktıktan sonra karşısına oturdu.
"Ben Elliot."
Sam devam etmesini beklese de yaklaşık 10 dakika karşıdan herhangi bir hareket gelmedi.
"Ve?"
Kızın konuşmasıyla Elliot kendine gelmiş olacak ki kıpırdandı. Ardından gözlerini yine kıza dikti.
"Neden geldin?"
"Herkes gibi. Barınacak bir yer için."
Çocuk iç çekti. Sürekli aynı şeyleri duymaktan bıkmış olmalıydı. Bir iç çektikten sonra kısık sesle homurdandı ardından kıza odaklandı. Sessizce sadece bakıyordu.
"Demek iyileşebiliyorsun."
Kız şaşkınlıkla gözlerini açtı. Bunu nereden biliyordu? Sonra iç çekti. Ve devam etti.
"Demek zihin okuyabiliyorsun." dedi tek kaşını havaya kaldırarak.
Elliot gafil avlanmış olacak ki bakışlarını kaçırdı.
"Sende tehlikeli bir şey göremiyorum. Aramıza hoş geldin." diyerek kısa kesti.
Sam "Teşekkürler" anlamında bir baş hareketi yaptıktan sonra Elliot'ı takip etti. Dışarıya çıktıklarında yoğun güneş ışığı gözlerini yakınca gözlerini elleriyle korudu. Elliot'ın arkasından paytak adımlarla ilerliyordu. Çok geçmemişti ki bir kulübenin önünde durdular. Sam başını kaldırarak kulübeye baktı. Oldukça standart bir kulübeydi. Sonradan yapıldığı belli oluyordu. Oldukça yeniydi.
Elliot kapıyı araladı ve içeri doğru büyük bir adım attı. Sam ardından içeri girdi. İçeri de bir ranzadan başka bir şey bulunmuyordu. Oldukça boştu fakat en azından artık kalacak bir yeri vardı.
"Eşyalarını yerleştirdikten sonra yemekhaneye gel. Bu kulübenin yaklaşık 10 metre sağındaki yer. Zaten fark edersin."
Sam başıyla onayladı ve sırt çantasını ranzanın alt yatağına koydu. Eşyalarını yerleştirmesi söylense de eşyalarını yerleştirebileceği bir yer göremedi. Çantayı yatağın üzerinde bırakarak kulübeden çıktı.
GÜNÜMÜZ
"Daha önceden burada bu kadar çok devriye yoktu, değil mi?"
"Evet, yoktu." diye fısıldayarak cevap verdi Claire. Elliot huzursuzca kıpırdandı.
"Geleceğimizi biliyor."
Claire aniden ayağa kalkarak devriyelerin onu rahatça görebileceği şekilde ilerledi. Adamlar onun etrafını sarmıştı. Ellerindeki silahların namlularını ona doğrulttular. Claire sakince etrafına bakındı.
"Ellerini kaldır ve diz çök Claire Walker!"
Claire gülümsedi. Sağ elini havaya kaldırmasıyla tüm bedenler yere serildi. Ardından Claire diğerlerine bir bakış attı.
"Geliyor musunuz?"
3 YIL ÖNCE
"Herkes kulübesine dönsün!"
"Ne oluyor?"
Elliot telaş içinde Sam'e döndü.
"Kulübene dön! Hemen!"
Angela ve Walter aralarında hararetli bir şekilde tartışıyorlardı.
"Bir hafta sonra gelmeleri gerekirdi! " dedi Walter bağırarak.
Sam hızla kulübesine girdi. Camın yanına gizlenerek olacakları izliyordu.
Büyük karavandan inen kız ilerleyerek Elliot'a yaklaştı. Aralarında geçen ufak konuşmanın ardından Elliot Sam'in olduğu kulübeye ilerledi. Kapıyı açtığında Sam korkuyla ona bakıyordu.
"Yeni gelenler ile tanışmak istiyorlar. Hadi gidelim."
Sam korkuyla ilerliyor, biraz sonra olacakları merak ediyordu. Kızdan yaklaşık 3 adım uzakta durdu. Kız Sam'e bakarak gülümsedi.
"Ben Clara. Adın ne?"
Gülümsemesi içten değildi. Aksine sinir bozucuydu.
"Sam." diyerek cevap verdi çekingen bir ses ile.
Ardından Clara, Angela'ya döndü.
"Bize yeni gelenleri bildirmeniz gerekirdi."
"Erken geldiniz." diye cevap verdi soğuk bir sesle. Clara bu cevaba gülümsedi.
"Bu seferlik hepinizi affediyorum." dedi gülümseyerek. Gülümsemesi yine yapmacıktı. Yanındaki adamlarla birlikte karavana yöneldi. Aniden duraksadı. Sam'e bir bakış attı. Bir şey söylemeden devam etti. Karavan uzaklaştığında Elliot derin bir oh çekti.
"Ucuz yırttık."
Elliot gülümseyerek Angela'ya döndü ve gözleri fal taşı gibi açıldı. Angela titriyor ve burnundan kanlar akıyordu. Elliot korkuyla onu kolları arasına aldı. Yere yığılan bedeni tutmaya çalışsa da kollarına yığılmasına engel olamadı. Ağlayarak ona bakıyor onu sarsıyordu. Ve bir süre sonra Angela'nın hareketi kesildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Invisus
Science FictionTanrının terkettiği bir Dünya... CarleyBatteries'in kaleminden Invisus. Claire Walker ile tanışmaya hazır mısınız?