3 YIL ÖNCE
"Corey!"
"Bir gün sıranın bana geleceği belliydi prenses. Yine görüşeceğiz... "
Ardından kapı gürültüyle kapandı. Claire sağ yanağındaki acıyan bölgeyi tuttu. Gardiyanlar oldukça sertti. Yediği tokadın acısını şimdi hissediyordu.
Bir yıl önce Quentin ve Joseph ile ayrıldığından beri Corey ile yaşamıştı Claire. Aslında tam olarak yaşadığı söylenemezdi. Her gün başka biri neresi olduğunu bilmediği bir yere götürülüyor, götürüldükten sonra tek işittikleri onların çığlıkları oluyordu. Ve bir daha haber alınmıyordu. Diğer tutsaklardan ise her gün 6 tüp kan alınıyordu. Claire'in kolları morarmış bir yere değdiğinde acıyordu.
Ani çığlıkla irkildi. Parmaklıklarda buldu kendisini. Sonra çığlıklar dindi...
GÜNÜMÜZ
Elliot Claire'e sarılmıştı. Aralarından hiçbiri az önceki şoku atlatamamıştı. Claire ablasını kaybetmişti. Quentin ve Joseph'ide. Elliot ve Sam birbirlerine baktılar. Sam'inde olayın etkisinden çıkamadığını anlamıştı. Bunun için zihnini okumasına gerek yoktu. Gözlerindeki derinliği görmesi yetmişti. Anlam yüklü bakışlarını...
"Biliyorum. Hiç zamanı değil ama bir şeyler yapmamız gerek. "
Claire gözlerindeki yaşı sildi. Kıpkırmızı olmuş gözleri ile Elliot'a baktı.
"Haklısın. " ardından elinin tersi ile tekrar gözlerini silerek doğrulmaya çalıştı. Elliot'un yardımıyla doğrulduğunda direk bulundukları odadan dışarı attı kendisini.
Onlardan kaçtıktan sonra yol üzerinde buldukları yıkık dökük eve girmişlerdi. Evin üst kısmının bir kısmı yoktu. Yani cidden yıkık döküktü. Evin hala ev olduğu zamanlardan kalma mobilyalarla doluydu etraf. Burada eskiden yaşayan ailenin fotoğrafları yerlerde sürünüyordu şimdi.
Claire yürürken bacakları titriyor, her nefes alışında göğüs kafesi ciğerlerine batıyormuş gibi hissediyordu.
Bir anda yere yığıldı. Ağlarken buldu yine kendisini. Ablasını onun için her şeyi ifade eden kişi artık yoktu. Keşke Corey burada olsaydı diye düşündü Claire. Keşke hâlâ yaşasaydı...
3 YIL ÖNCE
"Claire Walker! Denek 47. Hazırlan. "
Claire çaresizce ayağa kalktı. Elleri yara içinde kalmıştı. Eline takılan plastik kelepçeye aldırış etmedi. Yada diğer denekler gibi karşı koymadı. Koyamadı. Gücü kalmamış bütün bunlara baş kaldıracak kadar cesareti kalmamıştı. Adamın onu çekiştirmesine fırsat vermeden dışarı adım attı. Bu yaka kartında Patrick yazan adamın hoşuna gitmiş olacak ki hafif bir gülümsemeyle Claire'in arkasından yürümeye koyuldu. Sağlı sollu hücrelerden Claire'e doğru eller uzanıyor, çığlıklar atılıyordu. Claire ürperdi. Ki ürpermemek elde değildi. Karşısında kalan tavana kadar uzanan kapı gıcırdayarak açıldı. İçeride doktor gibi giyinen adam gülümseyerek Claire'e uzandı. Kolundan kavrayarak içeri çekti ve kapı kapandı. Cebine uzanarak bir bıçak çıkardı ve sivri ucunu hızla Claire'in omzuna batırıp çekti. Claire acı hissetmemesine rağmen çığlık attı. Sızıntı şeklinde akan kanı adam hiç önemsemedem bıçak ile elindeki plastik kelepçeleri çözdü. Claire şaşkınlıkla adama baksada adam hiçbir şey söylemeden uzaklaştı.
Adım sesleri ile inledi büyük oda. Oda cidden oldukça büyüktü. Çok geçmeden Jacob görüldü.
"Öldüreceksen öldür. Bekliyorum. "
Jacob gülmeye başladı.
"Öldürmek mi?" Kahkaları odada yankılandı.
"Hayır ben sadece seni korumak istiyorum Claire Walker. Sadece korumak. "
GÜNÜMÜZ
"Corey'de kim!? "
Elliot sessiz ol anlamında bir bakış attı Sam'e. Ani bir titremeyle irkildiler.
"Jacob... "
"Siz gidin ben onları oyalarım. "
"Nasıl? "
"Unuttun mu iyileşebiliyorum. " dedi Sam ve hafif bir gülümsemeyle alt kata indi. Elliot Claire'i çekiştirerek binanın arka tarafına ilerledi. Tam bir insanın geçebileceği aralıktan aşağı baktı. Yüksekti. Ama çok fazla değil.
"Atla. " dedi Claire.
Atladığında etrafındaki havanın onu tutmaya çalıştığını hissetti Elliot. Hızı yavaşladı ve yere yumuşak bir iniş yaptı. Aynı şekilde Claire'de peşinden geldi.
*
*
*" Sam. Claire nerede? "
Sam cevap vermeyince Jacob'ın suratına bir gülümseme yayıldı.
"Öldürün. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Invisus
Science FictionTanrının terkettiği bir Dünya... CarleyBatteries'in kaleminden Invisus. Claire Walker ile tanışmaya hazır mısınız?