4. BÖLÜM

69 5 0
                                    

Arka bahçe fazla umursanmazdı. Adı gibi hep "arka" plandaydı. Kimse uğramazdı. Bu yüzden burayı seçmiştim.
Ayak sesleri duydum. Ve ardından uzun bir gölge. Anlık bir titreme geldi ve kayboldu. Söze ilk o başladı.
- Selam, ben Eric.
Her şey normalmiş gibi konuşması beni çılgına çeviriyordu.
- Hey, bak sen...sen. Geçen gece... Ben anlaya...
Kelimeleri ağzıma tıktı.
- Evet, ben bir vampirim. Demek istediğin tam da bu. -Haklıydı.- Buraya da senin için geldim. Bak, bu olay çok uzun. Sana en baştan anlatmalıyım. Tabi eğer zamanın varsa?
-Seve seve. (Şaşkın, merak dolu gözlerle ona bakıyordum.)
"Bu şehir vampirlerin şehri. Burası da vampirlerle dolu. Geldiğim yerde sayıları çok azdı ve kendimi iyice bir 'yaratık' olarak hissetmeye başlamıştım. Sonra buraya gelmeye karar verdim. Yavaş yavaş yeni arkadaşlar edinmeye başladım. Vampir arkadaşlar. İçlerinden biri adı Dean, bana bir kahinden bahsetti. Ama dikkatli olmam gerekiyordu. Kaderinde olabilecek şeyleri söylediğini, ve söyledikten sonra artık kaderin olacağını söyledi. Kafam karışmıştı. Merak ettim, çünkü ben bir yetimhanede büyüdüm ve kimsem yoktu. Belki onlarla ilgili bir şeyler söyler diye düşündüm. Kahinin mağarasına gittim. Mağara beni içten içe çok korkutmuştu. Oraya girdiğim andan itibaren beynimin içinde bir çığlık adeta can çekişmeye başladı. Omzuma bir el dokundu ve çığlık kayboluverdi. İnanmayacaksın belki ama kahinin işaret ve serçe parmağı sadece kemiktendi. -Vampirlerden sonra bu o kadar da inanılmaz bir şey değildi bence- Üstünde siyah cübbesi ve uzun grimsi sakalıyla tam bir kahindi. O korkunç çığlığın anlamını sordum. Bana 'Sonun bir çığlıkla olacak dedi.' Daha sonra sağ elime yeşil, sol elime kırmızı düz birer taş tutuşturdu. 'Gözlerini kapat taşları sıkı tut ve hiçbir şey düşünme' dedi. Gözlerimi kapattım. Beynimin içine korkunç bir acı saplandı. Dişlerimi sıktım, gözlerimi açamıyordum. 'Uyan' sesiyle kendime geldim. Önce kırmızı taşı eline aldı. 'Kaderin senin elinde değil. Sen olmak zorunda olduğun kişi olacaksın. Her ne kadar istemesen de. Onu yanına çekmek isteyeceksin. Ona çok ihtiyacın olacak.' O kim demeye kalmadan yeşil taşı eline aldı. 'Kana susamışlık tüm vücudunu ele geçirmiş. Orman yolunda yürüyorsun. Gözlerinden ateş saçılıyor. Tek bir insan bile ısırmadın, ta ki o güne kadar. İhtiyacını hel hayvanlardan giderdin.Ama açık bir pencere her şeyi degiştirecek. Arada kalmış bir kızın iyiye ya da kötüye doğru olan mücadelesini, onu ısırarak başlatacaksın. O günden sonra birbirinizin kaderi olacaksınız. O kız sadece senin değil, tüm insanlığın ve tüm vampirlerin kaderi olacak' dedi ve taş bir andan elinde patladı. Ben bir uca, o bir uca savrulduk. Kahin çılgına döndü. Bir uçtan diğer uca delice yürüyordu. Bir şeyler sayıkladı. 'Gün geldi. Ölümler, yıkımlar, felaketler. Kanın kokusu, tadı tüm vampirleri çılgına döndürecek. Onun için savaşacaklar. O dönüm noktası olacak.' dedi ve bayıldı. Oradan hızla ayrıldım. Şimdi beni anlıyor musun? Kahin Aregeron'un dediği her şeh çıktı. O dönüm noktası sensin! Biz artık birbirimizin kaderiyiz! "
Daha fazla dayanamadım. "Ben sadece bir insanım. O dönüm noktası ben olamam. Kusura bakma ama sen yanlış pencereden içeri girmişsin."
"Hala anlamıyorsum değil mi? Sen bir 'arada kalmış'sın. Bir vampir ya iyi olur ya kötü. İkisinden birini seçer ve dönüşümü başlar. Sen iyilik ve kötülük arasında kaldığın için dönüşümün başlamamıştı. Ancak bir vampir ısırığı dönüşümünü başlatabilirdi ve o gece bu oldu. Hastanede vücuduna giren kanı, akışını, kokusunu hissettin değil mi? "
Haklıydı. Diyecek hiçbir şey bulamıyordum. Yani ben iyi ya da kötü bir vampir olacaktım.
"Yani, yani ben bir vampir miyim? " dedim kısık bir sesle.
"Evet, hem de en iyilerinden. Tarihteki üçüncü arada kalmışsın. İyi ve kötü vampirler senin için savaşacak. Kahinin bahsettiği ölümler, yıkımlar, felaketler bu yüzden olacak. Çünkü sen çok özelsin ve kimsenin bilmediği güçlerin var. Seni yanına alan taraf savaşı kazanır ve dünyanın hakimi olur. Tabi eğer bin yıl önce olduğu gibi olmazsa."
"Ne? Bin yıl önce ne olmuştu ki? "
" Sana üçüncü arada kalmış olduğunü söylemiştim. Vampir tarihi senden önce iki arada kalmışdan bahsediyor. Dinelon ve Nimeron. Dinelon iyiyi, Nimeron kötüyü seçti. Tarihteki en büyük savaş başladı. Dinelon ve Nimeron'un birbirini yok etmesiyle sona erdi. Şimdi senden başka bir arada kalmış olmadığından emin olmalıyız ve senin iyiyi seçmen için her şeyi yapmalıyız. Yoksa tüm insanlar birer buzdolabı olacak. İşkencelerin sonu gelmeyecek."
"Ben zaten iyiyi seçerim. Yaanii iyi bir kızım ben." dedim ahmakça.
"Önemli olan ne olduğun değil ne olacağın. Kötü vampirler öyle şeyler yapacaklar ki, için intikam hırsıyla dolacak. Yavas yavaş acı verecekler, ruhunu karartmaya çalışacaklar. Kendini onlardan ve yapacakları eziyetlerden koruman gerek. Nimeron'um düştüğü hataya düşersen karanlık dünyanın üstüne çökecek.
Tam Nimeron'un hatasını soracakken telefonum çaldı. Neredeyse iki saattir burada konuştuğumuzun farkına vardım.Annem merak etmiş olmalıydı.
"Şimdi gitmem gerek ama hikayenin devamını yarın dinleyeceğim" diyip aceleyle durağa koştum.
Duraktaydım nihayet. Otobüsü beklerken çantamdan aynamı çıkardım ve kendime baktım. Ben bir vampire dönüşüyordum. Ne yani, kan içecektim? Daha korkunç fikirlere kapılmadan otobüs geldi ve bindim.

KAN TADIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin