Etraf sanki daha deminki kırmızı toz bulutlarıyla dolmuştu. O kadar cezbediciydi ki kokusu. Ne diyebilirdim ki buna. Onun da dediği gibi kanlı bi geçitti burası. Kanı arzulayan herkesin düşlediği yerdi eminim ki burası. "Kapa gözlerini. Hisset, hisset ki güçlenesin." Huzursuzca yerimden kıpırdandım. Yanlış olan bir şeyler olmalıydı sanki. Ama her şey o kadar güzeldi ki! "Şş..şt. Sakin ol, yanlış olan hiçbir şey yok. Kafanı hafifçe göğe kaldır. Bizim göğümüze. Aç o güzel ağzını. Dilin bizim yağmurumuzla ıslansın. Bünyen bizim sıvımızla hayata dönsün. Bizim hayatımıza. " Dedikleri sanki birer iltifat ve itaat etmem gereken bir emirdi. Dediklerini aynen uygulamalıydım. Evet. Kafamı kaldırıp dilimi hafifçe dışarı çıkarmıştım. Kim bilir belki de bir köpek yavrusuna benziyordum şuan ama kimin umurunda? Damla damla güçleniyordum şuan. Yavaş yavaş kendime gelirken neler olduğunu da kavramaya başlamıştım. Şuan benim bilinçsiz bir şekilde hem de Nimeron'la burada ne işim vardı? Ne kadar süredir buradaydım? Kan benim sadece güçlendirmiyordu adeta zihnimin önündeki pusları da kaldırıyordu. Her yerim kan içindeydi. Saçlarımı sıksan kan fışkırırdı. Gözlerimi iyice açtığımda bulutlar yavaş yavaş kaybolurken Nimeron da o bulutların içinde silikleşiyordu. "Dur. Bana bir cevap vermeden, neler olduğunu anlatmadan gidemezsin. " diye atladım üzerine ama artık çok geçti. Beynimin içinde bıraktığı bir cümleyle gitmişti: "Görevim burada sona erdi, kan sana emanet. "
☆☆☆
Her yer eski haline dönerken onu takip ederkenki ormanda olduğumu farkettim. Her şeyi o kadar net görüyor o kadar net duyabiliyorum ki şuan sanki şu değişik hayvan hırlama sesi arkamdan geliyor. E bu ses gittikçe yaklaşıyor ama! Sakinim, oldukça soğukkanlıyım ve şimdi arkamı döneceğim. Hiçbir şey olmadığını farkedince de koşarak eve döneceğim. Evet olacak olan tam da. Adım bir, iki ve üç! !!! Senin benim birkaç metre uzağımda ne işin var koca oğlan? Bu kadar büyük köpek olamazdı ama değil mi? Sanırım şuan tam bir vampir kurt adam kavgasının ortasında ve baş kahramanlarından biriyim. "Koca oğlan-cık?" diye seslendim en şirin olduğunu düşündüğüm sesimle. "Tamam doğamız gereği düşman ailelerin çocuklarıyız. Ama bu bir kavga sebebi olmamalı. Sence de öyle, öyle değil mi?" resmen son çırpınışlarım bunlar! "Şiddet hiçbir şeye çözüm değil. Yani şimdi kedi köpek gibi birbirimizi yemenin ne anlamı var ki? Oha, oha oha oha! Niye hırladın ki sen şimdi ya? Köpek değilsin tabi ki de şey ettim ben! Tabi ben de kedi değilim! Ama bak yaklaşma! Hoştt! Ben ne dedim ya! " Üzerime bir anda atlayınca refleks olarak ben de bir ağacın dalına sıçrayıp oradan da başka bir ağaca geçtim. Hala kızgın bir boğa gibi üstüme gelmeye devam ediyordu. Halbuki üstümdeki kan bile yok olmuştu. Yine üstüme doğru bir atak yapınca ne olduğunu anlayamadan ben de ona doğru bir atak yaptım. Şimdi o benim altımda ben de yüzüne doğru tıslar bir konumda üstündeydim. Tırnaklarımı derisine geçirmemek için kendimi zor tutuyordum. Ne oluyor diye kendime gelmeye çalışırken beni üstünden en az on metre ileride olan bir ağaca fırlattı. Ağaçtan sekip yere düştüm. Kendime gelmeye çalışırken bir taraftan da etrafa bakınıyordum olası bir saldırıya kurban gitmemek için. En sonunda ayağa kalkıp kendime geldiğimde ensemde bir nefes hissettim. Hırıltı yerini sıcak bir nefese devretmişti. Arkamı döndüğümde gördüğüm gözler, o kurdun gözleriydi. Kahverenginin kesinlikle kızıl tonuydu bu. Üstüme doğru yürüyüp beni ağaçla kendisi arasında sıkıştırdı. "Yabancı bir vampir. Küçük bir kıza göre çok keskin bir kokun var. Kimsin sen?" Hem ufak bir sınır hem de büyük bir merak saklıyordu ses tonu. "Dediğin gibi yabancı bir vampirim. Durduk yere saldırman gerekmezdi." Bileğindeki, anladığım kadarıyla benim yaptığım çizikleri görünce "Yaralandığınla kaldın, gördün mü? " dedim küçümseyerek. "Yalvarıyordun ama başta? Şiddet çözüm falan diye zırvalıyordun. Cesarete mi geldin ufak birkaç çizikle?" dedi o da çarpık gülüşüyle. "O senin sağlığın içindi. " dedim ben de inanmayarak. "James." diye devam etti beklenmedik bir anda. "Debby." diye karşılık verdim ben de. "Esmee'nin bir arkadaşı falan mısın?" "Sen onu nereden tanıyorsun?" Beni sıkıştırdığı ağaçtan serbest bırakarak "O zaman serbestsin." Arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı. Sanki sen serbest bırakmasan ben kendim kurtulamayacaktım diye arkasından bağırsam da bu sadece elini havaya kaldırıp yoluna devam etmesine sebep oldu.
☆☆☆
Etrafın aydınlanmaya başladığını yeni farkediyordum. Eve nasıl çıkacağım diye düşünürken nasıl indiysem çıkarım diye kendime gaz verip cama doğru zıpladım. "Aağğhh.. Kafam!!! Hayır hayır hayır düşemem olmaz!" derken pencerenin bir köşesine tutundum ve orada asılı kaldım. "İlk denemem için hiç de fena değil bence. Çatıdaki kiremitlere çarpıp kafama düşmesine de sebep olabilirdim." Buna yüzümü buruşturup pencereye daha sıkı asılarak içeriye geçebildim sonunda. Hızlı hızlı nefes alırken anlık bir korkuyla hemen pencereyi kapattım. Uyuyup düşünmeyi yarına yani birkaç saat sonrasına bıraktım.
Yazar;
"Tüm bunlar olurken genç kurt, genç vampiri izliyordu. Yalan söyleyip söylemediğinden emin olmak için yabancı vampiri takip etmişti. Tüm o camdan atlama sahnelerini izlerken dehşete düşmüştü. Bu kadar acemi ve genç bir vampirin bu kadar keskin bir kokusu olamazdı. Kesinlikle bir şeyler oluyordu ve kanın kokusu kendini belli etmeye başlamıştı. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAN TADI
VampireDebby Delicious. Bir vampirin beklenmedik ısırığıyla hayatı tamamen değişiyor. Bir arayışa çıkıyor: Bedenen ve ruhen. Kendini bilmemek ne korkunç.