Sol omzumdaki acıyla uyandım. Biraz ovup rahatlamaya çalışırken daha çok yanmaya başladı. Aklıma omzumda oluşan iz gelince koşarak aynanın karşısına geçtim. Büyümemişti ancak kurt şekli daha da belirginlesmişti. Acı bir türlü azalmıyordu. Üstümü giyinip aşağı inmeye karar verdim. Eğer uyanık biri varsa bana yardım edebilir diye düşünüyordum. Merdivenlerden inerken ellerini yüzüne, dirseklerini de dizlerine yaslamış bir James ile karşılaştım. Onunla başbaşa olmanın iyi bir fikir olmayacağını düşünerek arkamı dönüp yukarıya çıkmaya karar verdim. "O kadar keskin bir kokun var ki buradaki tüm yaratıkların kokusunu bastırabiliyorsun." Söyledikleriyle beni merdivene mıhladı. "Kokum mu?" "Kokun." diye tekrar etti. "Güçlüsün. Bu kokuna da yansıyor. Çok keskin ve vahşi. Yağmur yağarken ormanda dolaşmak gibi. Bunun bir kurt için anlamını tahmin bile edemezsin." Bu konuşmanın böyle devam etmesini istemedim. Kendimi kötü hissettiriyordu bana. Onun da omzunda oluşan ize yöneldim. Onunkinde benimkinin aksine bir kurt yerine nasıl denir bilemiyorum ama ateş vardı. Küçük bir şeydi ama şekli belliydi. Aslında vampirliği temsil eden bir şeyler olabileceğini düşünmüştüm. "Sence bunların anlamı ne? Bende bir kurt silueti var. Ve biraz büyüdü. Yani.. ben bilemiyorum işte. Bize n'oluyor?" Gözlerini gözlerimden ayırmadan birkaç saniye bekledi. O kadar çok duygu var o kadar çok da duygu yoktu ki fazla çaresiz hissettim kendimi. "Şuana kadar olan irademiz dışında oldu ama şimdiden sonrası irademizle olacak. Bundan gözlerinde ateşi gördüğüme emin olduğum kadar eminim." Tekrar afallattı beni. İrademiz dışında olanlar ve irademiz dahilinde olacak olanlar. Nedir bu? Adını bilmediğim bir felsefe mi? "Bendeki iz sızlıyordu uyandığımda. Şuan bir şey hissetmiyorum gerçi ama. Sende de böyle oluyor mu?" Masumluğun lügattaki anlamı tam olarak neydi şuan emin değilim ama o sert bakışları kendimi masum hissettiriyordu. Ve bir şey sorduğumda aniden kalkan tek kaşı ve hafifçe kıvrılan dudağı ise özelsin sen diye bağırıyordu. Ne saçma ama! Duygularımı hizaya çekmem gerek. "Maalesef. Tık yok." "Peki. Ağrın falan var mı? Yani yaran -" "İz bile kalmadı. İlaç gibi-" "Debbyyyyyy!" Çığlıklar atarak merdivenleri inen Chris tam karşımda durup öfkeli bakışlarıyla posteri gösterdi. O gün yaptıklarım aklıma gelince gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Alt tarafı bir şaka yapmıştım ve sen intikamını bu şekilde mi aldın! O benim evleneceğim kadındı ve sen ona bıyık çizdin." "Bir de sakal." diyerek eklememi yapmaktan kendimi alamadım. "Iıı. Şey. Bir de kaşlar." James de bana arka çıkınca Göz göze gelip bir anda kahkahayı patlattık. "Bu sesler ne?" diyerek inen evin diğer üyelerine kaydı gözlerimiz. Posteri gören herkes önce kendilerini tutsaklar da dayanamayıp kahkahalarımıza eşlik ettiler. "Oh be sonunda kurtulabildik şu posterden." diye söylenen Olivia'ya manalı bakışlar atmadan edemedim. Omuz silkip kahkasına kaldığı yerden devam etti. Posteri eline alıp korkunç bir yüz ifadesine bürünen Brady "Cidden çiftleştikleri erkekleri mi yiyorlarmış?" diyince içimden daha çok gülme isteği geldi. "Öyle bir şeyler işte. " "Siz dişilerden gerçekten korkuyorum." "Hah! Asıl sizden korkmalı. Odana giremedim bile. Ceset mi saklıyorsun içeride, doğruyu söyle!" "Sanki tek ben kalıyorum, Erik de o odada kalıyor. Niye herkes benden biliyor ki o kokuyu, anlamıyorum." Duyduklarıma gülerken Erik'in odasının aklıma hiç gelmediğini farkettim. Demek beraber kalıyorlardı. Ve ben az önce bir pot kırmıştım. Bana doğru kısık gözlerle bakan Dean de konuya ilk uyanan isim oluyordu sanırım. "Sen odalarımızı mı karıştırdın?" "Seninki kitliydi!" Bir de haklı olan benmişim gibi savunma yapıyorum. "Bütün gün evde canım sıkılmıştı. Kimsenin aklına bile gelmemiştim. Fazla bir şeye de burnuma sokmadım." Son cümlelerinden sonra başım istemsizce eğilmişti. "Dolabımın üstündekileri fazla incelemedin umarım." Tatlı kız dediğim Olivia'nın içinden bile sivri dişli bir canavar çıkabiliyormuş demek. "Özel olabileceğini düşündüğüm için bakmadım bile." "Ne yani, benim iç çamaşırlarım özel değil miydi? Unutmadıysan hatırlatayım, iç çamaşırlarıma dokundun!" Rengimi kırmızının bir tonuna çeviren Chris'den yeni bir intikam almam gerekecek anlaşılan. Çeneme yerleşen eller başımı hafifçe kaldırıp Dean ile bakıştık. Önce hoşnut olmayan bir bakışı Chris'e baktı ve tekrar bana döndü. Bu defa Muzip bakışlarla kulağıma eğildi. "Odamın yedek anahtarını sana vereceğim. Bir dahakine benim odama gel. İstediğin her şeyi karıştırabilirsin. Yani ba-" Karnına attığım yumruğumla onu susturabilmeyi son anda da olsa başarabilmiştim. Sorun şu ki omzumda tekrar bir sızı hissetmeye başlamıştım beklemediğim anda. O kadar yoğun olmasa da kendini belli ediyordu. Kafamı çevirdiğimde James'le göz göze gelmemse şansımın bir ihaneti olmalıydı. Bozuntuya vermeden tekrar eski halimi aldım ve "Karnım aç benim!" Diye bağırarak ve gülümseyerek mutfağa koştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAN TADI
VampireDebby Delicious. Bir vampirin beklenmedik ısırığıyla hayatı tamamen değişiyor. Bir arayışa çıkıyor: Bedenen ve ruhen. Kendini bilmemek ne korkunç.