Bahçenin demir kapısından içeri girdim. Gürültüler daha ordan duyulmaya başlamıştı. Eve doğru yavaşça yürümeye başlamıştım. Ellerimi kırmızı, pembe güllerin üstünde gezdirerek yoluma devam ettim. Kapıya vardığımda paslanmış demir tokmakla vurmak yerine anahtarımla içeri girmeyi tercih ettim. Sessiz olmaya hiç özen gösterdim. Nasılsa beni duymayacaklardı. Onlara her zamanki "acınası" bakışımla baktıktan sonra odama geçtim. İçeri girdiğim gibi kendimi yatağıma bırakıverdim. Aile bu "mutlu" tablosu alışılmış bir şeydi ama hayatımda çok yeni -yeni yetersiz kalır- şeyler oluyordu. Kafamı kaldırdım. Parlak ışık gözlerimi kapatmama neden olmuştu. O an her şeyi aklımda canlandırabilme fırsatı bulmuştum. Vampirler, iyiler ve kötüler olarak ayrıldığına göre onları kan emiciler olarak yargılamak doğru olmazdı. Ama etçil -vahşi- insanlar diyebilirdim. Aklım birden Dinelon ve Nimeron'a kaydı. Güçlerini yok etmek için kullanmayı seçmişlerdi. Ve artık ikisi de hiçbir şeye yaramayan birer efsaneden ibarettiler. Ya Nimeron? Onu kötülüğe iten bu kadar büyük ne yaşamış olabilirdi ki? Ben ne olacaktım? Sonunda ben de bir iblise mi dönüşecektim? Kardeşim şu halimi ve aptal bakışlarımı görse kim bilir nasıl da dalga geçerdi. Benim eşek gözlü minik aptal pandam!
Artık uyusam iyi olacaktı. Kendimi çok yorgun hissediyordum. Kavga sesleri de kesilmişti zaten. Duvarımdaki "Johnny Depp" posterine bir öpücük verdikten sonra gözlerimi kapattım. Tanrım bu adam ne kadar da seksi!!!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAN TADI
VampireDebby Delicious. Bir vampirin beklenmedik ısırığıyla hayatı tamamen değişiyor. Bir arayışa çıkıyor: Bedenen ve ruhen. Kendini bilmemek ne korkunç.