"Sen, aklım ve kalbim arasında kalan en güzel çaresizliğimsin."-Cemal Süreya
☆☆☆
"Benimle evlenir misin?"
"Git başımdan!"
Bu adama sinir oluyordu! Tam bir haftadır kendisini görür görmez ilk sorusu bu oluyordu ve iş Sare için o kadar sıradanlaşmıştı ki bu soru yerine 'merhaba' dese ne diyeceğini şaşırırdı!
"Sare, haydi ama!"
"Arslan bey! Yeter artık! Size deli oluyorum!"
"Ah, ben de sana deli oluyorum... Madem duygularımız karşılıklı o zaman neden hayır deyip duruyorsun be kadın?!"
Sare söylediklerini saptıran adama inanamazlıkla baktı... Elindeki dosyaları yerine yerleştirdikten sonra ofisinin açık kapısına tedirgin bir bakış attı ve insanların meraklı bakışlarıyla karşılaşınca umutsuzlukla iç çekti.
"Arslan bey, dışarı çıkın lütfen. Sürekli ofisime gelmeniz çıkmış olan dedikoduları hepten körüklüyor."
"İşte ben de bundan bahsediyorum Sare! İnsanlar zaten bizi evli sanıyorlar! Haydi gel yemeğe çıkalım."
Sare adama bakıp tekrar iç çekti. Çok yakışıklıydı... Masmavi gözlerindeki gri parçalarla gözleri buzdan bir göl gibiydi, bir kilometre öteden bakan bile direk gözlerini fark ederdi bu adamın... Üstelik iriydi, güçlü kuvvetli ve iyi kalpliydi... Şakacıydı -en azından Sare'nin yanında- ve akıllıydı... Sare ise sadece akıllıydı. Modadan anlamazdı, diğer kadınlar gibi her denediği üstüne de olmazdı... Bazen öyle giyinirdi ki erkek kardeşi bile onu palyaçoya benzetirdi. Sonra şaka yapamazdı, anlamazdı da... Dalgalı mı düz mü belli olmayan kahverengi saçlıydı; ela desen değil, kahve desen değil gözleri vardı... Sıradandı işte.
Adamın gözlerine tekrar bakıp Sinem'in sözlerini hatırladı. Neden bir şans vermiyordu ki? Ne kaybederdi? Dedikodu mu çıkardı?! Ah, zaten dedikodunun alası çıkmıştı!
"Tamam."
"Yine itiraz etmese-" Arslan sözlerine devam edecekken aniden durdu. Demin Sare ona 'tamam' demişti! Sevinçten kadına sarılmamak için zor durdu. Gözündeki morluk yeni geçmişken tekrar bir kaza olsun istemezdi..!
"Ben gidip tarih alayım hemen o zam-"
"Hayır, hayır, durun! Ben yemeğe tamam dedim..!"
"Hım... Peki. Bu da bir başlangıç."
Sare birden ellerini iki yana sallayarak araya girmişti. Adam gaza gelmiş gidip evlenecekti gerçekten! Sare adamın hep şaka yaptığını düşünüyordu ama artık o kadar da emin değildi. Arslan'a çekingen bir bakış atıp çantasını aldı ve adamın gözlerinin içine baktı. Arslan kafasıyla geçmesini işaret ederken peş peşe asansöre bindiler. Onları gören herkes ilk önce susuyor sonra da onlar geçtikten sonra bir dedikodu dalgası arkalarında büyüyordu. Böyle bir durumda ne yapması gerekirdi, bilmiyordu Sare. Kendi suçu yoktu, adamın bir suçu olduğunu da sanmıyordu. E suçlayacak kimse olmayınca Sare de içten içe kendini yiyordu!
Dudaklarını kemirerek Arslan'ın önü sıra asansörden çıkan Sare, bir çığlık sesiyle donakaldı. Aynı anda Arslan da kendisine sarılmış ve onu deskin arkasına doğru itmişti. Bu hareketi o kadar doğal ve sıradan yapmıştı ki... Arslan dımdızlak ortadayken ilk aklına gelen kendisini korumak olmuştu. Bu... bu çok... cesurca bir hareketti!
"Yardım! Yardım edin..! Adam ölüyor!"
İnsanlar çığlık sesinin geldiği yöne koşarken Arslan ve peşi sıra gelen Sare, insanların arasından kendilerine yol açtılar. Orta yaşlı bir adam yerde uzanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hatırla Beni
Romance#1 hatırla #2 doktor Her şey bir iddiayla başlamıştı... Ya da çevresindekiler öyle söylüyordu... Önemi yoktu çünkü genç kadın hiçbir şeyi hatırlamıyordu! Peki bu iyi miydi, yoksa kötü mü? Her şeye yeni bir başlangıç yapmak isteyen genç bir adam için...