Yine mediaya koyduğum açılmadı ben de buraya yine koydum. Başka fikri olan yok mu ya? İyi okumalar :)
____________________
"Sonsuzluk istemiştim ben aslında, ama 's'yi biraz sessiz söylemişim galiba."
"Hiçbir aşkın ardından 'geçmiş olsun' denmez. Çünkü gerçekten Aşk'sa zaten geçmez."-Cemal Süreya☆☆☆
"Ne oldu Sezin hanım?"
Kocası, içeri asistanının girdiğini sanarak kafası evraklara gömülü mırıldanmıştı. Genç kadın kapının girişinde ayakta durmuş kocasının kendisini fark etmesini bekliyordu. Nitekim az sonra Arslan kaşları çatık bir şekilde kafasını kaldırdı. Gri serpiştirilmiş mavi gözler iri ela gözlerle çarpışınca Arslan'ın yüzünde bir gülümseme peyda oldu.
"Sare! Bu ne güzel bir sürpriz!"
Adamın sandalyesinden kalktığını görünce Sare de adama doğru yürüdü. Onun kollarının arasına girip yanan gözlerini sımsıkı yumdu. Aklındaki kuşkuları nasıl soracaktı? Hem sorsa bile cevap alabilecek miydi?
"Seni özledim. Geçen gece ağladığım için kötü hissettim biraz." Yalan değildi gecenin geri kalanında Arslan, Sare'yi endişeyle izlemişti. Saçlarını okşamış rahatlatmaya çalışmıştı. Buna rağmen kocasından kuşku duyduğu için kendisini çok kötü hissediyordu ancak o görmekten korktuğu masa bu karşısındaki masaydı işte!
"Kötü hissetme, ağlayacaksan da benim yanımda ağlamanı tercih ederim ayrıca. Senin ağlayabileceğine insan ihtimal vermiyor, biliyor musun? Gülüşünün solduğunu görmekten nefret ediyorum."
Arslan, Sare'nin saçlarından öperken bu hislerinde samimiydi. Karısının bir saç teli için dünyayı yakardı! Sare'ye bir şey olacak diye ödü kopuyordu zaten. Kadının bu aralar fazla durgun ve hüzünlü göründüğünün de bilincindeydi ancak neden böyle olduğunu bilmiyordu. Sare anlatmadığı sürece de sormak istemiyordu. Kadın zaten üzerine çok düştüğünden şikayetçiyken sorularıyla onu boğmak istemiyordu.
"Yemek yedin mi?"
"Hayır, sen?"
"Haydi sen işlerini bitir de beraber yiyelim o zaman. Ben beklerim burada."
"Sonra da halledebilirim, iş bekleyebilir."
"Olsun Arslan. Hem seni çalışırken izlemeyi seviyorum. Pek fırsatım olmuyor bunun için." Sare kıkırdayarak adamın koluna girdi ve onu masasına çekiştirdi.
"Benden daha fazla çalıştığın için olmasın o?"
"Olabilir tabi." Genç kadın bir an durup adama dikti iri ela gözlerini. "Pişman mısın benimle evlendiğine?"
Arslan gelen soruyla şaşırdı. "Nereden çıktı şimdi bu? Tabi ki pişman değilim Sare. Asla pişman değilim."
Sare üzüntüyle gözlerini adamdan kaçırdı. Arslan'ın masasının karşısındaki rahat koltuğa oturup ellerini kaliteli meşe masanın kenarında gezdirdi. Arslan masasına oturup evraklara yeniden gömülmüştü bile. Sare yarım saat boyunca kocasını izledi. Düşünürken kaşlarını çatışını, sol eliyle kalemi tutuşunu buna rağmen çok düzgün yazı yazmasını izledi. Solak arkadaşlarının yazısı genelde bozuk oluyordu. Arada yorulduğunda kalemi sağ eline geçirişini izledi ve gülümsedi. İlk defa böyle yaptığını gördüğünde yemek yiyorlardı. Evlendikten bir hafta kadar sonraydı. Kaşıkla pilav yerken bir süre sonra diğer elini kullanmaya başlamıştı ve bunu ilk defa gören Sare şaşkınlıktan kendi kaşığını düşürmüştü. Arslan aslında solaktı ama arada sağ elini de kullanıyordu. İlkokulda hocası solaklara takıntılı olduğu için sağ elini de kullandırtmıştı. O zamandan beri de arada sağ elini kullanıyordu. Ama genelde sol eli aktifti. Bilinçsizce yapıyordu bunu. Nitekim az sonra yeniden sol eliyle yazı yazmaya başlamıştı bile. Biraz sonra içinin sıkıntıyla dolup taştığını hissetti. Nefes alamıyordu, sanki boğazında bir yumru vardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/81876557-288-k321304.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hatırla Beni
Romance#1 hatırla #2 doktor Her şey bir iddiayla başlamıştı... Ya da çevresindekiler öyle söylüyordu... Önemi yoktu çünkü genç kadın hiçbir şeyi hatırlamıyordu! Peki bu iyi miydi, yoksa kötü mü? Her şeye yeni bir başlangıç yapmak isteyen genç bir adam için...