III. BÖLÜM

77 11 2
                                    

***# OY VE YORUM DEĞİL, GERÇEK BİR OKUYUCU İSTİYORUM. GERÇEK BİR OKUYUCU BU KİTABIN OY VERİLMEDEN VE YORUM YAPILMADAN GEÇİLMEYECEĞİNİ BİLİR ZATEN.


SEN! EĞER OKUDUĞUNU YARGILAMAYAN, OKUDUĞUNU DÜŞÜNMEDEN YUTAN BİRİYSEN VE BU KİTABI SONUNA KADAR OKUMAYACAKSAN OKUMAYA HİÇ BAŞLAMA. ÇÜNKÜ FİKİR DEĞİŞİKLİKLERİ VAR VE YARIM YAMALAK OKUMAN BANA DA SANA DA ZARAR VEREBİLİR.

EĞER BU İSTEDİKLERİM SEN DE VARSA YANİ WATTPAD'İN NADİR ÜYELERİNDEN İSEN BUYUR, İYİ OKUMALAR... #***

"Hasret gözümün ışıklarını söndüren alçak misafir..." Ayrılık birkaç dakikalığına olsa da hasret kasıp kavuruyor insanın içini... Tabii gerçekten seviyorsa. Gözlerimi sitenin içinde gezdirip boşuna aradığımı anlayana dek bakındım.

Sonra gözlerimi Seda'ya çevirdim. Yanaklarında hafif bir pembelik vardı. Bir an için ne anlattığını merak ettim. Kendini beğenmiş gibi gözlerini çevirince, yine o kahrolası âşıklarından bahsettiğini anladım ve merakım hemen söndü.

Başımı arada sallayıp onu dinliyormuş gibi yaparken, Sagopa'nın bu rapi ne kadar süre boyunca yazdığını tahmin etmeye çalışıyordum. Zavallı Seda saçlarım salınık olduğundan kulaklıklardan habersiz, Salih'ler gitti gideli bana bir şeyler anlatıyordu. Başımı uzatıp diğerlerinin gelip gelmediğini tekrar kontrol ettim.

"Kafamı duvara yasladım, omuzların yanımda yok..." Başımı dayandığım site duvarına yasladım. Nerede onun omuzları? Niye bu kadar gecikmişlerdi? Sadece Mustafa'yı alıp geleceklerdi. Sanki Mustafa dünyanın öbür ucunda oturuyordu.

"Püff..." Seda'nın yüzü çarpılınca sıkıntıdan püflediğini fark ettim. "Çok sıcak ya," dedim. "Bunaldım." MP3' ün sesini kısıp devam ettim "Ee sonra ne oldu?"

Tekrar anlatmaya koyuldu. "Sonra dedi ki Apo'yla çıkmaya başlaman hiç hoşuma gitmedi..." Seda tekrar macerasını soluksuz anlatmaya koyulmuştu. Kulağım Sago'da, gözüm sitedeydi.

Baytar bitti ve Kolera'nın sesi kulaklarımı doldurmaya başladı. Kolera'yla rapi bağdaştıramıyordum. Cebime uzanıp rapi değiştirmek yerine MP3'ü kapattım. "Aslında Murat Apo'dan daha yakışıklı ama benimle dalga geçer diye korkuyorum."

Sonunda bizimkiler görünmüştü. Salih, Abdullah ve Emrah. Mustafa yoktu. Sırıtmaya başlamıştım. Seda "Geliyorlar değil mi?" diye sordu. "Sırıtmandan anladım." Arkasına dönüp onlara el salladı.

"Hey, Mustafa nerede?" Kulaklığı MP3'e sarıp Seda'ya uzattım. "Çantana katsana." Bana tuhaf tuhaf bakarken MP3'ü çantasına kattı. Onu dinlemediğimi anlamıştı.

"İşe gitmiş." dedi Abdullah kapıdan çıkarken, bir kolunu Seda'ya doladı. Salih'e döndüm, gülümsüyordu. "Aşkım, çok beklettik mi?" "Biraz," dedim. "Seda'nın aşk hikâyesini dinlerken zaman hızla geçti."

Uzanıp elini tuttum. Parmaklarıyla elimi kavradı. "Aşk hikâyesi?" diye sordu Abdullah. Bunu Seda'ya dönerek sormuştu. Seda'nın yüzü çarpılmış gibiydi. "Seni sevdiğinden dem vuruyordu." diye çevirdim.

Seda rahat bir nefes alıp gülümsedi, Abdullah eğildi ve onu öptü. Salih'le birbirimize baktık. Salih boğazını temizledi ve "Abdullah bunu daha uygun bir yerde yapsanız." dedi yere bakarken. Abdullah doğrulurken "Tamam, tamam." dedi. Salih ilk günden beri beni hiç öpmemişti, o gün çok sert çıkışmıştım galiba.

Durağa doğru yürümeye başladık. Çok heyecanlıydım. Abdullah'la Seda bizi mutlaka ekeceklerdi, bizde Emrah'ı. Biz yani; Salih ve ben. İlk defa adamakıllı baş başa vakit geçirecektik. Allah'ım! Ve bugün Kürşat bize akşam yemeğine gelecekti. Akşamı düşündükçe heyecandan içim titriyordu.

Şişe ÇevirmeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin