***# OY VE YORUM DEĞİL, GERÇEK BİR OKUYUCU İSTİYORUM. GERÇEK BİR OKUYUCU BU KİTABIN OY VERİLMEDEN VE YORUM YAPILMADAN GEÇİLMEYECEĞİNİ BİLİR ZATEN.
SEN! EĞER OKUDUĞUNU YARGILAMAYAN, OKUDUĞUNU DÜŞÜNMEDEN YUTAN BİRİYSEN VE BU KİTABI SONUNA KADAR OKUMAYACAKSAN OKUMAYA HİÇ BAŞLAMA. ÇÜNKÜ FİKİR DEĞİŞİKLİKLERİ VAR VE YARIM YAMALAK OKUMAN BANA DA SANA DA ZARAR VEREBİLİR.
EĞER BU İSTEDİKLERİM SEN DE VARSA YANİ WATTPAD'İN NADİR ÜYELERİNDEN İSEN BUYUR, İYİ OKUMALAR... #***
Hatice elindeki kâğıdı göz hizasında kaldırıp boğazının temizledi ve başladı:
"Bükülmük köyünde 102 kişi bir samanlığa, 110 kişi de köyün camisine doldurulup gaz yağı dökülerek ateşe verildi. Samanlıktakilerin bir kısmı kapıyı kırıp dışarı fırlamışlar ise de üzerlerine ateş edip tekrar içeri tıktılar. Zavallılar feryat figanlar içinde, birbirlerine sarılıp helalleştiler ve cayır cayır yandılar. Bu sırada Bulgar melunları ise, gayda çalarak hor oynuyor ve "Kebap pişiriyoruz." diye gülüyorlardı!..
Cilkova köylü Topal Dobra adlı habis, dokuz tane masum bakir kızcağızların ırzının telef ettikten sonra üçünü koru içinde öldürmüştür. Bu kızlardan ikisi Cambazören köyünden Uzun Rüstem'in kızlarıydı. Naldökenli Mustafa'nın haremi Zehra ile biri iki, diğeri dört yaşlarında iki masum çocuğunu aynı köyden Kolçu adlı hain Bulgar öldürmüştür.
Adı geçen bu köylerde Müslümanların öldürülüş şekilleri, Şarki Rumeli idaresinin Sancak Mahkemesindeki zabıt defterlerinde kayıtlıdır. Çünkü sonra Bulgarlar bunların mallarına varis olabilmek için, öldürdükleri Türkleri ve nasıl öldürdüklerini birer birer ikrar ve ispat etmişlerdir.
...Evet, Bulgarlar evvelce Komite vakasında gösterdikleri canavarlık ve barbarlıklarının birkaç mislini ve şeniini bu kere Kazanlık ve köylerinde icra ettiler ki, yaptıkları Engizisyondan aşağı değildir.
'Siz cepken giymeyi seversiniz.' diye delikanlıların kollarını ve pazılarını cepken gibi yüzdüler. 'Artık yoruldun, bir sigara iç.' diyerek tenasül aletini kesip ağzına soktular.
İçki meclisinde birçok Müslümanı getirip 'Hangisi semiz?' diye koyun yoklar gibi yokladıktan sonra koldan ve buttan külbastılık kestiler. Bazılarını da diri diri ateşe tutup kebap gibi kızarttılar. Sütçünün Hafızı denmekle maruf ulemadan ve müderrislerden bir zatın göğsünde ateş yakıp öldürdüler.
Ellerine geçen bakir kızları genç kadınları çıplak vaziyette sokakta dolaştırdıktan sonra birçok alçak tecavüz edip... Daha akla hayale gelmeyen hareketlerle öldürdüler. Bunları gördükten sonra bazı kadınlar bu şekilde tecavüz edilip öldürülmemek için kendilerini ve kızlarını nehre attılar.
Toplu halde öldürülüp kuyulara, kendilerine kazdırdıkları çukurlara ve izbelere doldurulan Müslümanların sayısı belli değil..."
Kâğıdı katlayıp fermuarı açık duran çantasının içine koydu. "Lanet olası Bulgarlar" diye patladım. "Ah, onları çıplak ellerimle boğmak istiyorum!" Ön koltuktaki Mali dehşetle bana döndü. "Öyle bakma! Demin ki duyduklarımı sen de duysaydın delirirdin."
"Hayrola Duygu?" dedi Hatice "Filistinlilere yapılan işkencelerde bu kadar çok öfkelenmemiştin." "Bunlar daha kötü, hem de Türklere yapılmış! O işkence yatıkları Türklerin ataları onlara acımasalardı Bulgarların adı bile kalmayacaktı dünyada. Pis hainler!"
"Doğru doğru" diye atladı Cemre. "Eğer biz Müslüman olmasaydık dünyada bizim ırkımızdan başka bir ırk kalmazdı." "O kadar da değil be!" dedi Mali bir şey bilirmiş gibi. "Sen tarih hakkında ne bilirsin?" diye karşılık verdim. "Kendileri bile itiraf ediyorlar. Bir Macar diyor ki: 'Beş yüz sene hâkimiyetleri altında yaşadığımız Osmanlılar, bize hayat hakkı tanımasalar ve günde bir gayrimüslim öldürselerdi, bugün Yunan, Sırp, Bulgar ve Romanlar halkından bahsedilemezdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şişe Çevirmece
Non-FictionDuygu; Hiçbir karakter Basit bir oyunun kimi zaman sevince, kimi zaman hayrete, kimi zaman acıya, kimi zaman aşka, kimi zaman çıkışa, kimi zaman çıkmaza sürüklediği hayatın girdabında kaybolan bu sıra dışı karakter kadar orijinal, mükemmel...