Jimin, yuvarlak okuma gözlüklerini düzeltti ve karşı komşusunun kırmak istediği kapısını açmasını bekledi.
Kapıyı elindeki saksofonuyla açan genç adam, karşısındaki tanımadığı komşusuna bakıp o cümleyi söyledi.
"Sanırım yanlış geldiniz, burası cennet değil."
Park Jimin, gece yarısı bu cümlenin ne anlam ifade ettiğini anlamaya çalışmadı. Sadece titiz bir sessizlik istiyordu çünkü başka türlü üzerinde çalıştığı romanın finalini kurgulayamayacaktı.
"Saat 12'ye geldikten sonra apartman olarak çok ses çıkarmamaya çalışırız. Siz yeni taşındığınız için bilmiyor olabilirsiniz ama lütfen, daha sessiz olun çünkü çalışmam gerek."
Taehyung, gri saçlı adamın dediklerini kafasında birleştirirken kendini hayatta başarılı saymaya başladı. Karşısındaki adam, etrafa dağıttığı aurası ile sanki cennetten düşmüş izlenimi veriyordu. Taehyung henüz adamın kusurlu bir yanını bulamamıştı.
"Siz yeter ki isteyin" dedi ve gülümseyerek kafasını kapıya dayadı. "ben evde ses çıkaran her şeyi atarım."
Park Jimin, gözlerini kısarak parmaklarını saçlarından geçirerek dağıttı ve Taehyung kalbinden vurulmuşa döndü.
Tanrım, diye düşündü.
Karşımda olmalı.
"Dikkat edeceğinizi umuyorum." diyen Park Jimin, aralık bıraktığı kapıdan
içeri girdi ve ardında kalan ağzı açık çocuğa tekrar dönmedi.Taehyung hülyalı gözlerle kapıyı izlerken kalbinin neden birden at yarışına girmiş gibi atmasına cevap bulamamıştı. Hayatında ilk defa kalbi, teninden dışarı çıkmış ve kapı komşusunun ellerine düşmüştü.
O sırada ev arkadaşlarından biri olan Namjoon, okumaya odaklandığı Demian adlı kitabı kenara koyup sokak kapısını açık bıraktığı için evin ısısını düşüren arkadaşına bakmaya gitti.
"Tae," diyerek omzuna dokundu. "Ne yapıyorsun?"
"Hyung," dedi Namjoon'a dönerken. Fakat gözleri hala boş boş bakıyordu. "beste yapmam gerek."
Namjoon zar zor Taehyung'u içeri sokarken elinde düşecekmiş gibi duran saksofonu aldı ve salon sehpasına bıraktı.
Kitabını açmadan önce sırtını tek kişilik koltuğa yasladı ve sordu.
"Nerden çıktı birden?"
Namjoon'un sorusu Taehyung'u dünyaya getirmişti.
"Karşı komşumuz," dedi ve şimdi de büyük olan gözlerini daha da büyüterek tavana bakmaya başladı. "düşmüş bir melek!"
Namjoon gülerken birden araya telefonuna gömülmüş oyun oynayan ikinci ev arkadaşı Jungkook girdi.
"Kızın beden ölçüleri iyi mi bari?" diye sorarken oyununu durdurmuştu.
Taehyung yanındaki arkadaşının ensesine bir tokat attı ve sinirle soludu.
"Ben homoseksüelim gerizekalı," dedi ve kafasını arkadaşının omzuna koyup devam etti. "ama o erkek olamayacak kadar güzeldi."
"Namjoon hyung ve Jin hyung bu eve yetiyor," dedi Jungkook ve kendisine sırnaşan Taehyung'dan kurtulup mutfakta yemek yapan Jin'e doğru ilerledi.
Namjoon arkasından kitabı fırlatırken aynı zamanda bağırmıştı.
"Sen de kol kası yapmaya devam et, Kookie."
Taehyung'un morali bozulurken omuz silkti.
"Bu çocuk büyüdükçe bize bela oluyor," dedikten sonra gözlerini ses çıkardığını bildiği saksofonunda gezdirdi. "neyse ki düşünmem gereken önemli bir konu var."
Namjoon da mutfağa ilerlerkn Taehyung yalnız başına kalmış, dakikalar önce gördüğü kahve gözleri, gri saçları ve minik burnu hayalinde çizmeye çalışıyordu.
O adamın, dünyadan olması imkansızdı.
----
fikirleriniz benim için çok önemli çünkü komedi türü benim pek beceremediğim bir alan~
umarım beğenmişsinizdir, oy ve yorumlarınızı bekliyorum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
saxophone :: vmin
FanfictionPark Jimin, yuvarlak okuma gözlüklerini düzeltti ve karşı komşusunun kırmak istediği kapısını açmasını bekledi. Kapıyı elindeki saksofonuyla açan genç adam, karşısındaki tanımadığı komşusuna bakıp o cümleyi söyledi. "Sanırım yanlış geldiniz, buras...