Şu an acayip heyecanlıyım. Çocuk gibi içim içime sığmıyor. Levent'in hikayesini uzun zamandır planlıyordum. Baya bir hayalini kurdum. Ayrıca Deniz ve Nihal de olacak bu hikayede. Hem de Hayatımı Değiştir'den sonraki yaşamlarıyla. O yüzden kitap yeni çıktığı için onlar ilerleyen bölümlerde katılacaklar. Hikaye Levent'in ağzından anlatılacaktır.
Yüzümde, kendinden emin bir duruşla yürüyorum. Koridorun sonundaki o devasa alan bana ait çünkü ben bir jinekoloğum. Hastalarım ikiye üçe dörde de ayrılır. Bizim meslekte özellikle erkeksen ve hastalarınız kadınsa, mahrem bir bölgeye bakıyorsan genelde aynı muamele ile karşılanırsın. Ayrıca damga yemeniz de cabasıdır. Normal hayatımda çapkının teki olsam da bu hastaneye girdiğim an kafam da tepkilerim de değişir. Bambaşka bir adama dönüşürüm.
Ben yaklaşırken gergin yüzler de beni buluyor. Hastalarım çoktan gelmişler bile. Bana avına yaklaşan avcı gözüyle bakıyorlar. Onları rahatlatmak da azami görevlerimden biri. İçeriye giren genelde okun gerilen yayı gibi olur. Öyle gergin olurlar ki ufak bir kelimede yaydan çıkan ok gibi bir yere saplanacak dereceye gelirler. Bu beni de stresli yapar çünkü ben de onların mahremine bakmak için çok da hevesli değilim. Sadece işimi seviyorum. Özellikle doğum alanı benim vazgeçilmezim. O yeni hayatın elinize doğması, o ilk ağlayış, yaşamın gizli tutulan bir şifresi gibi. Sanki o şifre sadece bende var. Kimse bilmiyor. O şifreyi açan gizli bilgi bende ve açıp içeriye girip o mutluluk dolu havayı solumak da sadece bana bahşedilmiş gibi. O yüzden yaptığım işe kesinlikle değiyor o mutluluk.
Geçende o kadar sinirlendirdim ki hasta girişi yapan sekreterlere talimat verdim. Benim erkek olduğumu özellikle belirtmelerini eğer çok utanıyorlarsa başka doktorlara görünmelerini söyledim. Hatta şu an kapımda kocaman harflerle 'UTANANLAR LÜTFEN GİRMESİN!' yazıyor. Deniz bu konuda bayağı dalga geçti benimle. Tabii onun branşı hayati önem taşıdığı için vazgeçilmez. Onun odasından utanma olmuyor. Halbuki o da günde birçok meme görüyor. Doğru ya, kalp işte kriz falan geçirirseniz direk ölüyorsunuz. O yüzden utanma sıfıra inmiş durumda.
Gergin bakışlar eşliğinde kapımdan içeriye giriyorum. İçerideki hemşire benim can simidim, buradaki tek kadın. O olmadan işler çok kötü oluyor. Ona güveniyorlar ben de ona güveniyorum.
"Günaydın," diyorum göz kırparak. Masamın üzerindeki su çoktan hazırlanmış, her şey yerli yerinde görünüyor. Oda havalandırılmış ve temiz kokuyor. Benim vazgeçilmezim de bu, biraz temiz hava ile başlamak beni zinde tutuyor. Masaya oturur oturmaz artık o profesyonel doktor Levent oluyorum. Ciddiyet işimde çok önemli bir unsur.
Oturduktan sonra ilk hastayı çağırıyorum. Kapı açılınca 12-14 yaşları arasında bir kız ve annesi olarak tahmin ettiğim bir kadın giriyor. Kız gergin ama annesi oldukça rahat görünüyor. Hasta olanın kız olduğunu anlıyorum. İşe dostane yaklaşıp ilk jinekolog deneyiminin kötü olmasını istemiyorum. İlk deneyimleri kötü olan kadınlar genelde korkuyorlar ve bu işimi daha da zorlaştırıyor.
"Merhaba," Dostane bir tavır ile gülümsüyorum. Kadın hemen söze başlıyor.
"Kızım için geldik aslında... Adet döneminde çok ağrı çekiyor." Onları elimle önümde duran tekli koltuklara yönlendiriyorum. Küçük kız hala gergin bakışlar atmaya devam ediyor. Bir yandan da beni süzüyor. Bakışlarımla karşılık veriyorum. Şu an annesi önemli değil gözümde. Hasta olarak derdini kızın anlatması daha doğru. Çünkü o hissediyor, vücudunu o tanıyor.
"Anlat bakalım küçük hanım," diyerek ona bakıyorum. Tavrım hala samimi. Kız da hala çekingen. Onunla yeni kız- kadınlığa yeni adım atmış konuşmamı yapmaya başlıyorum. Bu konuşmayı küçük hastalarımla hep yapmaya özen gösteriyorum. Onların bize karşı önyargılı olmalarını asla istemiyorum.
"Anladım ki sen utanıyorsun. Biliyor musun ben de utanıyordum. Şu an kendimi senin yerine koymaya çalışıyorum. Yeni bir hayata adım atmış gibi hissediyorsun, ayrıca arkadaşlarından duyduğun yeni korkuların da var. Ya okulda kanamam olursa diye endişeleriniz var. Bunu birçok küçük hastamdan duyuyorum. Bu konuda asla yalnız değilsin küçük hanım. Baştan şunu kabul etmeliyiz, bu kötü bir şey değil asla. Bu sadece senin büyüdüğünün bir işareti. Kanamanın olması kötü bir şey değil." Kızın yüzü daha da düşüyor. Dudağındaki ufacık parlatıcıyı fark ediyorum.
"Ruj sever misin?" diyorum aniden. Kız şaşırıyor başını kaldırırken.
"Evet," Çekimser çıksa da sesi güçlü.
"Bu da öyle bir şey işte. Nasıl kadınlar ruj sürüyorsa erkekler sürmüyorsa bu da kadınlara özgü bir durum. Ruju nasıl seviyorsan kendini bedenini de sevmelisin." Annesine bakıp devam ediyorum.
"Adet ağrıları genelde gerginlikten kaynaklanır. Bu yaşlarda normaldir çünkü buraya birçok anne kız geliyor bu konudan dolayı. Maalesef olaya çekimser yaklaşıp kabullenmediğimiz ve bu olayı normalleştirmekten uzağa abarttığımız için oluyor tüm bunlar. Bu bir değişim. Elbette bu değişeme uyulacak ama biraz zaman gerekli. Ayaklarını üşütmemesi ve o dönemde karnını sıcak tutmasını öneririm. İlaç çok önerdiğim bir yöntem değil. Buraya kadar gelmişseniz bir ultrason çekelim içinizin rahatlaması anlamında. Bu şekilde çekmemiz doğru sonuç vermez. Bu yüzden idrara sıkışık olmak lazım. Dışarıya alayım sizi. Bu durum gerçekleşince haber verin ultrasonu çekelim." Tav olduğum durum da bu. İdrara sıkışık kavramını anlamayan kişiler de bulunuyor. Kadın deneyimli olduğu için içi rahat.
"Çok kafasına takıyor bu durumu." Anlayışla kıza bakıp gülümsüyorum.
"Bu çok normal. Tekrar içeriye geldiğinizde küçük hanımla daha iyi anlaşacağımızı düşünüyorum." İçim rahat bu konuda çünkü bu şekilde ürkütmeden yaklaşmak daha doğru. Anne ve kızın kalkıp çıkışlarını izliyorum. Sıradaki kişi yetişkin bir kadın. İşte şimdi ciddi manada işim başlamış bulunuyor.
Umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınız çok değerli. Okumak için sabırsızlanıyorum :) İyi geceler!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEVENT- Bir Jinekoloğun Hikayesi (RAFLARDA)
RomanceBen Levent Öztürk, Gecelerin yaramaz çocuğu Gündüzlerin ise en tanınan ve başarılı jinekoloğuyum Beni az da olsa tanıyorsunuz değil mi? Aslında yanılıyorsunuz... Özgüven kalmadı hayatımda, darmadağın...