Şarkıya bayıldım. The kills - u r a fever
Not: Bu bölümde artı on sekiz sahneler bulunmaktadır. !!!!!!!
Ne yapacağımı nereye gideceğimi çok iyi biliyorum. Bu yıllarca yaptığım bir şey. Gerçek hayatta çapkının tekiyim. Yine en büyük silahımı kullanmak adına eve gidiyorum. Bu kılıkla klübe gidemem. Sinirlerim gergin olsa da bunun üstesinden gelebilirim. Kafamda bir plan var. Geçen haftalardan beri bir kız bana asılıp duruyordu. Bugün ona büyük ödülünü vereceğim galiba. Tabii hala o klüpte takılıyorsa. Eve geldiğimde hemen daireme çıkmak adına asansöre biniyorum. Yüzümde hala o sertlik duruyor. Komik olan bu aldığım diğer eleştirilere çok benziyor. Sadece dozu biraz arttı diyelim. Yüksek doz her zaman tehlikelidir.
Katıma geldiğimde hemen anahtarımı cebimden çıkarıyorum. Kapıyı açar açmaz hemen Kızçe beni karşılamaya geliyor. Bu her zamanki kapı ritüeli. Hemen sürtünüp yerde yuvarlanıyor. Bunun anlamı seni özledim sevgiye ihtiyacım var.
"Kızçe, kızım özledin mi sen beni?" diyorum ve karnını yavaşça okşamaya başlıyorum. Kediler çok karmaşık yaratıklar. Karnını kaşımanızı isterken bir de saldırıp ısırabiliyor. Yapacağını sezip hemen elimi çekiyorum. Kraliçe ortalarda görünmüyor. Bunun anlamı hiç iyi değil. Yüzde doksan yaramazlık yaptı. Koridordan odama yürürken yerde delil arıyorum. Kızçe de hemen arkamda, beni takip ediyor.
Doğru tahmin ama bu sefer ki yaramazlık affedilebilir. Oyuncağı parçalamış. Bunun anlamı ise sıkıldım oluyor. Onu gezdirmem lazım. Kedi bakmak köpeğe göre kat kat kolay ama sevgisi bambaşka. Hele ki Kraliçe gibi hazin bir öyküsü varsa. Köşede saklanmış bana bakıyor. Benden bir işaret bekliyor.
"Gel kızım," dediğim anda üzerime atlıyor. İşte bu yaptığı yaramazlığa kat be kat değiyor. Şu an onlarla kalıp vakit geçirmek ne kadar cazip gelse de diğerine de ihtiyacım var.
"Baba yarın sizinle muhteşem vakit geçirecek." diyorum mama kaplarına bakış atarak. Onları çıkarken doldurmalıyım. Hemen üstümü değiştiriyorum. Kadınlar her zaman deri ceketi seksi bulur. Siyah bir jean beyaz bir gömlek geçiriyorum üstüme. Deri ceketim ile tamamlıyorum. O pahalı Gucci parfümümü sıkıyorum. Kadınlar bunun kokusuna da bayılıyor. Hızlıca hareket edip mama kaplarını dolduruyorum. Hemen saldırıyorlar. İkisi de birbirinden obur. Aslında onları anlamak da gerekir bir yönden. Sokaklarda en ufak yemek onlar için yaşamın bir anahtarı.
Saçlarıma şekil verdikten sonra hemen anahtarımı alıp çıkıyorum.
Klüp her zamanki gibi kalabalık. İçeriye adım atmadan harika bir müzik yükseliyor. İşte bu benim işime yarar. Girişimi daha havalı yapar. Kendinden emin bir hava ile içeriye giriyorum. Hemen gözlerin üzerime çevrildiğini hissediyorum. Ben buna alışığım, huyum kurusun... Gözüm o kızı arıyor. Birden duruyorum. İşte orada dans pistinde. Üzerinde yine kısacık bir elbise var. Bir de payetli. Bu sözcüğü de kızlardan öğrendim. Bir keresinde Kızçe odaya gizlice girip kızın elbisesini kemirmişti. Bu eski oturduğum kiralık evdeydi. Artık kızları evime götürmüyorum.
Sinsice yaklaşıyorum dans pistine. Ona yaklaşıyorum ve arkasından sarılıyorum. Şaşırıyor. Yavaşça kulağına fısıldıyorum.
"Korkma, ben sürekli kestiğin çocuk." Fısıltı her zaman işe yarar. Ayrıca kadınları da aşırı etkiliyor.
"Ben de ne zaman geleceğini merak ediyordum." Bunun anlamı evet seni istiyorum oluyor. Bundan ilham alıp bir elimi elbisesini okşayarak aşağıya bacaklarına kaydırıyorum.
"Geldim işte..." Fısıldıyorum ve ufacık bir öpücük bırakıyorum boynuna. İçini çekiyor.
"Önce dans et benimle." Birden geri çekiliyor ve sonra yüzüme dönüp kolunu boynuma doluyor. Yüzüme bir sırıtış yerleştiriyorum. bu aynı zamanda meydan okuma anlamında da geliyor. Daha da yaklaşıyor.
"Sevgilinden yeni mi ayrıldın?" Her zaman onu konuşturmanız lazım. Çünkü hakkınızda bir şey öğrenebilir. Bu da size kötü bir şekilde dönebilir.
"Nasıl bildin?" Bu kadın cidden seksi. Şu an dudaklarına bakıyorum. Bordo bir rujla kaplı. Ona çok yakışmış. Mavi gözlerinde ise siyah baskın renk.
"Tahmin..." diyorum sessizce. Yavaşça dans ederken tecrübemi konuşturuyorum.
"Pisliğin tekiydi. Beni başka biriyle aldattı." Adam kesinlikle aptal olmalı. Böyle bir kadını bırakmak için o şekilde bir beyne sahip olmak gerekir. Kadın kesinlikle güzel. Ben onun biraz hızlı gideceğini düşünerek sürekli ertelemiştim. Bugün ise tam tersi hıza ihtiyacım var.
"Aptalın teki olmalı." Gözlerinin içine bakıyorum. İşte o kıvılcımı çoktan gördüm bile.
"Bence dansı sonlandıralım." Kesinlikle ben de öyle düşünüyordum.
"Nasıl istersen." Tek kaşımı kaldırıyorum. O ise elimi kavrıyor ve beni çoktan çekiştirmeye başlıyor. Dışarıya çıktığımızda beni öpmeye başlıyor. Ona çabucak ayak uyduruyorum. Yakınlarda bir otel olacaktı.
***
Nihayet otel odasındayız. Delicesine öpüşüyoruz. O bordo rujun tadını çoktan aldım bile. Hatta şu an dudaklarıma da bulaşmış olabilir. Elim bir an önce elbisesinin fermuarını bulmak için çabalıyor. Bulduğumda ise zafer kazanmış edayla aşağıya indiriyorum. Tenini okşamayı da ihmal etmiyorum. Yavaşça elbiseyi aşağıya çekiştiriyorum. Bana yardımcı olmak için geri çekiliyor.
"Sen inanılmazsın!" diyor nefesinin arasından. Kızlarda hep bu etkiyi bırakırım genelde. Bu duymayı alıştığım bir söz. Şunu da unutmamak gerek ben de bir zamanlar ergendim. En ufak bir şeyde erken boşalan cinsten. Birden aklıma bir şey geliyor. Pislik kocalar...
Elbiseyi çıkardıktan sonra gözlerim hemen vücudu tarıyor. En sevdiğim şey de bu. Bir kadını hiçbir zaman çırpı gibi istemem. Asla zayıf olmamalı. Yoksa kemik torbasıyla sevişiyormuş gibi oluyor. Bu yüzden hafif balık etli olması tercihim. Tekrar öpüşürken yine pislik kocalar aklıma geliyor. Burada çok yaygın maalesef. İlk geceden kadını korkutanlar hiçbir inceliğe başvurmayıp, kadını umursamayanlar. Bu yüzden kadınlar o korkuyu yenmek için bana geliyor. Çünkü bu bir kadın hastalığı durumunda. Yanlış anlaşılmasın çok anlayışlı eşler de var ama büyük çoğunluk anlayışsız olanlarda.
Kadın anatomisi asla bir erkeğe benzemez. Beyin olarak da bambaşka olduğumuz apaçık ortada. Bir bakış bile bir erkeği etkilerken kadında hiçbir etki yapmıyor olabilir. Bu yüzden onlara daha nazik ve anlayışla yaklaşmak gerekir. Daha yumuşak daha sinir uçlarına hitap eden bir biçimde... Bu yüzden kadınlar bana inanılmaz diyor. Çünkü o sinirleri çok iyi biliyorum. Evet akademik hayatıma asla cinsel öge düşmez ama özel hayatımda o bilgilerden faydanabilirim. Ve işte başlıyorum. Ellerim bu konuda bayağı becerikli.
Öyle ki çoktan üzerime çıkarmaya başladı bile. Şu an yatağa bile ulaşamamız olası. Kimin umurunda. Önemli olan o anı yakalamak değil mi? Ama içim rahat etmiyor bir şekilde. Kendimizi yatakta bulurken kıyafetler teker teker çıkıyor. Hünerlerimi sergilemeye başlarken çıkardığı sesleri dinliyorum. Bu bir terapi gibi.
"Lütfen..." diyor. Ben de ona istediğini veriyorum. Hem onun için hem de kendim için. Ve terapi harika bir hal alıyor. Çıkardığı sesler daha vahşi daha hayvansı. Benim de ondan bir farkım yok aslında. Özellikle son anlarda biraz haşinleşmiş olabilirim. Son girişimi yaparken o çoktan o büyülü anı yaşıyor. Hemen ben de ona katılıyorum. Nefeslerimiz birbirine karışırken kendimi yana atıyorum.
Kafamın daha rahatladığını dünyaya daha pozitif baktığımı hissediyorum. Babamın söyledikleri çoktan aklımdan çıkmış gibi. Birden düşüncelerim bir sesle bozuluyor.
"Tekrar?" Yanımda yatan kadına bakıyorum. Yüzümde bir sırıtış beliriyor. Evet bayanlar başka bir etkim daha var. Bağımlılığa yol açabilirim.
Gerçek Levent yeni yeni ortaya çıkıyor. Olabildiğince üstü kapalı anlatmaya çalıştım. Görüşleriniz önemli bu konuda. Yorumlarda belirtebilirsiniz. İyi geceler!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEVENT- Bir Jinekoloğun Hikayesi (RAFLARDA)
RomanceBen Levent Öztürk, Gecelerin yaramaz çocuğu Gündüzlerin ise en tanınan ve başarılı jinekoloğuyum Beni az da olsa tanıyorsunuz değil mi? Aslında yanılıyorsunuz... Özgüven kalmadı hayatımda, darmadağın...