12. Bölüm - Terk edilmişliğin yalnızlığını yaşıyorum -

4.4K 414 611
                                    

Boşlukta sarkan ayaklarımın yanına yenileri de eşlik etti ve kafamı kaldırarak yanımda ki bedene baktım. Bakışları boştu ve burnunun ucu kızarmıştı. Onu umursamadan oturduğum yerden kalktım ve fincanımı da alarak sıcak eve ilerledim. Bardağı mutfak tezgâhına bıraktıktan ve annemin yatak odasına ilerledikten sonra sabahkine nazaran artık ev sessiz değildi. Kulaklarıma boş duvarlara yankı yaparak ulaşan ikinci ayak sesleri sessizliği bastırıyordu.

Artık annemin kokusunu üstünden tamamen silip yok eden, soğuk yatağa uzandığımda özellikle sırtımı dış kapıya dönmüştüm. Birilerinin uyarıları işitmek için hiç de havamda değildim. Çok fazla ağlamış ve çok fazla kendimi dibe itmiştim. Yarın şirket kapısından içeri girene kadar karanlık çukurun derinliklerinde kaybettiğim 'hiçbir sorun yok' maskemi bulmalı ve yüzüme geçirmeliydim. Ancak bu şekilde diğerlerinin 'Nasılsın?' sorularından kaçabilirdim.

Kalın yorganın altında kaybolan bedenim uykuya dalacağı sırada belimde ki kollar irkilmeme sebep olmuştu. Oysa uykuya dalmak üzereydim!

Güçlü kollar tutuşunu sıkılaştırıp uzaklaşmama olanak sağlamadığında bıkkınlıkla nefesimi vermekten başka yapacak bir şeyim yoktu.

"Bana bunu yaşatmaya hakkın yok." Ağlamaklı sesi duyduğumda bencil davranışıma göz devirdim. Buna gerçekten hakkım yoktu.

"Chanyeol." Uyuşuk hareketlerle arkamı dönüp solgun yüze baktım. Onu ne kadar da çok özlemiştim.

"Biz kardeşiz Luhan. Benden bu kadar uzaklaşman haksızlık. Sana kötü bir şey yapmadım ben."

"Özür dilerim Chanyeol ama yalnızım ve yalnız kalmak istedim." Chanyeol'ün kendini sulayışı kalbimi boğmuştu. Dediği gibi, biz kardeştik. Nasıl olur da bana kötü bir şey yapabilirdi ki?

"Değilsin! Ben varım."

"Bu daha farklı Chanyeol. Terk edilmişliğin yalnızlığını yaşıyorum ben." Gözlerimi gözlerine kenetlediğim de akan gözyaşlarını görmek suçlu hissettirmişti. Sıkıntıyla nefesimi verip oturup pozisyona geçen bedeni takip ettim ve kollarımı boynuna doladım. Farkında olamadığım için üzüldüğünü görmemiştim ancak bir şekilde onu teselli etmem gerekiyordu. Çünkü tüm hayatıma dönüp de baktığımda geçmişimden bu yana yanımda kalan tek kişi, Chanyeol'dü.

"Kalbim acı çekiyorken yalnız kalmayı tercih ettiğimi en iyi sen biliyorsun Chanyeol. Ve şu an o anlardan birindeyim."

"Geçecektir. Hep geçmedi mi?" Parmakları saçlarıma dolandığında bu duyguya ne kadar aç olduğumu fark ettim. Birileri saçlarımı okşamayalı bir hayli zaman olmuştu.

"Eskiden, evet. Ama artık acılarım öyle büyük ki ömrümün sonuna kadar bununla yaşayacakmışım gibi hissediyorum. Sevincim, hüzne dolandı adeta."

"Acılar geçicidir Luhan. Ama her sevinç, en derin sonsuzluğa uzanır."

. . .

Chanyeol'ün devasa jeep'i şirket girişinde durduğunda inmek üzereyken kolum şoför koltuğunda oturan beden tarafından esir alınmıştı. Hala takılı olan emniyet kemerine tutunup nefesimi tuttum.

"Canın en ufak bir şey istediğin de hemen beni arıyorsun ve bende sana o şey her ne ise bulup getiriyorum, anlaştık mı? Ayrıca kahve ve türevlerini tüketmek yok, o minnak burnun kokusuna dahi nüfuz etmeyecek, bu konuda da anlaştık mı?" Mimiklerimi en ince ayrıntısına kadar incelerken bana yaptığı muamele karşısında gözlerimi devirdim. Çatılan kaşları hala yüzümü incelerken umursamazca kafamı sallayıp söylediklerini onayladım. Emniyet kemerini çıkarıp yeniden kapı koluna uzandığımda koluma asılan parmaklar varlığını hala hissettiriyordu. Dediğini yapacaktım, neden hala bırakmıyordu ki?

MissingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin