Toplantı odasının hâkim olduğu loş hava kaybolduğun da ve oda tamamen aydınlandığında Sehun'da elinde ki dosyayı bırakıp yerine oturmuştu. Joongi'nin yüzünde beliren memnuniyet tebessümü içime su serpmişti. Sanırım bir kez daha iflasın eşiğinden dönmüştük.
Hala ne ara bu hale geldiğimizi bilemesem de uzak kaldığım zaman da çok fazla zararın yaşanacağını düşünmüyordum ancak bunun üstüne düşemeyecek kadar da bitkin hissediyordum.
"En yakın zaman da imzaları atıp çalışmalara başlayalım, ne dersiniz?" Joongi bana doğru bakıp gülümsediğinde kafamı sallayıp onayladım. Zaten başka şansımızda yoktu, bir de soruyor muydu?
"Çok iyi olur. Biz de derhal işlemleri başlatır ve oyun tasarım işine girişiriz, değil mi Bay Lu?" Sehun kaşlarını kaldırıp yüzüme doğru baktığında heyecanlanmıştım. Bay Lu demesi, rahatsız etmişti yine de bana sesleniyor oluşu heyecan vericiydi. Yüzümü Joongi'ye çevirip gülümsedim ve heyecanla cevap verdim.
"Tabii! Tasarım işi benim avuçlarım içinde, merak etmeyin." Aslında heyecanlı falan değildim ama nedense içimde ki intikam duygusu bana bu şekilde davranmam gerektiği hissini veriyordu. Belki yeni boşanan biri olarak başkası ile flört etmek doğru değildi ama bu da benim umurumda değildi. Üstelik flört etmek gibi bir niyetim yoktu ancak bunu kimsenin bilmesine de gerek yoktu. Sehun'un böyle düşünmesi, benim için yeterliydi.
Buna takılacağına olan inancım da yoktu gerçi.
Joongi'nin kenara çekilip elini uzatmasıyla önden yürüyüp hızla yanımda eşlik etmesine izin verdim. Sehun'un arkamızda kalışı, hoşuma gitmişti.
"Bizimle ortak olup, destek verdiğiniz için şirketim adına teşekkür ederim. Buna gerçekten ihtiyacımız vardı. Umarım sizi, bu kararı verdiğinize pişman etmeyiz."
"Ben, sana güvendiğim için bu anlaşmayı kabul ediyorum Luhan. Sana ve zekâna olan güvenim sonsuz. Sende kendine güven ve hemen olacak diye telaşlanıp yorulma. Bu işler hemen olacak işlerden değil. Sen ne kadar iyi ve dinç olursan ortaya çıkacak olan projede bir o kadar kaliteli olur, yanılıyor muyum?" Omzuma yerleştirdiği eliyle donup kalmışken sıcak sözleri içimde ki buzları eritmişti. Bu kadar düşünceli olması, tanıdıktı ama rahatsız etmiyordu.
Kafamı sallayıp teşekkür edecekken arkamızdan geçip giden Sehun ile dikkatim dağılmıştı. Beyaz gömleğin sertçe sarmalandığı sırtına bakarken holde yankılanan tiz ses kulağımı tırmalamıştı.
"Sehun, aşkım!"
Sehun'un durup kapı yönüne dönen bedenine kuala misali sarılan genç kız anında gözlerimin dolması için yeterliydi. Onu çok özlediğini bağırarak ilan eden ses; sadece bir kaç saniyede içine girdiğim rahatlık hissini sert bir rüzgâr ile bozmuş ve üstüne, yetmezmiş gibi karla karışık sağanak bir yağmur eklemişti. Şimdi o kadar çok üşüyordum ki, dizlerimin üstüne çöküp delicesine ağlamam an meselesiydi.
Bende Sehun'u çok özlemiştim ama neden ona sarılamıyor ve kokusunu doya doya ciğerlerime çekemiyordum? Daha geçenlerde ona sarıldığım için boğulduğunu söyleyen, göz deviren adam; neden şimdi o yabancının sarılmasına izin veriyor, hatta kendisi de bu sarılmaya karşılık veriyordu?
Kalbime derin baskı uygulandığında nefes alamaz oldum. Hava almaya ihtiyacım vardı. Belki de sadece bu ortamdan kaçıp gitmeye. Sehun'u başka bir kıza sarılırken görmek öyle ağırdı ki, canım daha önce hiç bu kadar çok yanmamıştı sanki.
"Luhan? Luhan iyi misin?" Kolumu sıkan parmaklar ile kendime geldiğim de sertçe silkelenip kolumda ki elin sahibine baktım. Yeni ortağımız endişeyle gözlerini açmış bana bakıyordu. "İyi misin? Kaç kere seslendim ama duymadın."
![](https://img.wattpad.com/cover/68193338-288-k58451.jpg)