3 Yıl Önce
Kapının zilini duyduğum an rahatsızca oturduğum koltuktan kalktım ve koşarak kapıya ulaştım. Şık giyimi ve ince bedeniyle kapının ardında güler yüzüyle bana bakan annemi gördüğüm de hızla boynuna sarıldım. Kokusunu derin solurken kendisi de ensemde dalgalı tutamları okşuyordu. Boynumu gıdıklayan nefesi, onun da aynı şekilde benim kokumu hissetmeye çalıştığını belli ediyordu. Sadece bir kaç saattir onu görmüyordum ama daha şimdiden kocaman özlemiştim. Ayrıca bir de toplantının nasıl geçtiğinin merakı da hâkim idi.
Yıllar önce babamdan geri kalan tek şey, dişiyle tırnağıyla büyüttüğü oyun şirketi idi. Ve bu ay büyük bir hisse kaybı yaşamıştık. Diğer bütün hissedarlar, şirketin batma noktasına gelmesinin kaçınılmaz olduğuyla ilgili dedikodulara başlamıştı bile. Ancak diğer bütün şirketlerin aksine Tae San Holding bize bir şans vermek istediğini yazan bir mail atmıştı.
Şirket hisselerimiz de yüksek oranda düşmeler yaşandığı için çözümü bizim gibi aile şirketi olan bir şirket ile anlaşma yaparak düzeltmeyi umuyorduk. Şirketin müdürü, annem ile özel bir toplantı yapacağını söylediği için şaşırsam da başka çaremiz olmadığı için göz yummak zorunda kalmıştım. Yaklaşık 3 saat önce de annem, Bayan Oh ile bir görüşme yapmak üzere evden ayrılmıştı. Ne hakkında konuşup, ne yapmaya karar verdiklerini deli gibi merak ediyordum.
Annemi alelacele koltuğa oturup beklentiyle yüzüne bakmaya başladım. Dudaklarını zorlukla ısırmaya başladığında, ne yapmaya çalıştığını anlamadığım için tek kaşımı havaya kaldırmış boş boş ona bakıyordum. En sonunda dayanamamış gibi kahkahasını patlattığında şirkette anneme ilaç verip vermedikleri hakkında endişeye düşmüştüm.
"Anne, iyi misin?" Kesik kesik nefes aldıktan sonra işaret parmağı ile göz pınarlarını siler gibi yapmıştı.
"İyiyim meleğim, sadece yüz ifaden çok komik görünüyordu, tutamadım kendimi."
"Of ya." Sıkıntıyla nefesimi bıraktıktan sonra kollarımı göğsümde bağladım. Kamburumu çıkarıp koltuğa yayıldığım da annem tuhaf sesler çıkarıp saçlarımı okşamaya başlamıştı. İstemsizce oluşturduğum mimiklerim çocukluğumdan beri sırtımdan atamadığım bir yük gibi olmuştu.
Küçükken, Chanyeol ile birlikte eğlence amaçlı; ünlü insanlarmış gibi birbirimizle röportaj yapardık. Bir gün annem bizim görünüşlerimize dayanamamış ve oyun oynarken bizi kamera kaydına almıştı. Büyük bir heyecan ve ünlü kompleksi ile kaydı açıp, izlediğimiz de büyük hayal kırıklığına uğramıştım. O günden sonra, soruları duyduğumda veya tepki vermem gereken bir durum söz konusu olduğu anlarda, yüzüme yerleştirdiğim ifadelerin ne kadar komik durduğunu acı bir şekilde öğrenmiştim.
"Özür dilerim meleğim, kıyamam ama sana ben." İşaret parmağının ucuyla burnumu dürtüklemişti. "Şu surata baksana.. Sanırım teklifi direk red etmeliyim, bunu sana yapamam." Gözlerini yüzümün her yerinde gezdirip kurduğu son cümle, kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.
"Ne teklifi?" Kaşlarımı kaldırıp, kaçırmaya çalıştığı gözlerine inatla odaklandım.
"Boş ver annecim, bilmesen daha iyi olur. Kabul etmeyeceğim zaten."
"Anne, lütfen. Ortaklık için istedikleri şey ne?" Yaşadığı çaresizlik gözlerinden anlaşılıyordu. Onu böyle zorlamak elbette ki beni mutlu etmiyordu ancak onu sıkan şeyin ne olduğunu bilmek ve bu konuda annemi telkin etmem gerekiyordu.
"Tae San Holdingin varisi ile evlenmeyi kabul edersen eğer seve seve bizimle ortaklık imzalayacaklarını söylediler." Şaşkınlıkla ağzımı açtığımda ne demem gerektiğini bilememiştim. Yüzümde oluşan mimiklere engel olamadığım için ne olduğunu tam olarak bilmiyordum. Annem yüzümü inceledikten sonra telaşla açıklama yapmaya başlamıştı.
