"Yah! Sen, Chanyeol ile olma ihtimali yüksek olan sabah seksimi mahvettin! Umarım beni sabahın erken saatin de kliniğe çağırmak için geçerli bir açıklaman vardır!" Kapıyı kırarcasına açmasıyla üstüme gelen Baekhyun yüzünden oturduğum koltuğa biraz daha sindim. Zaten korkuyordum, Baekhyun'da yangına körükte gidiyordu.
"Önce büyüklerinde düzgün konuş velet! Sonra hesap sorarsın." Kollarımı göğsümde birleştirip kafamı hafifçe havaya kaldırıp saçlarımı savurdum.
Korkuyor olmam benimle istediği gibi konuşacağı anlamına gelmiyordu ya!
Sinirle solurken bir anda durup düşünür gibi gözlerini yukarı dikti. Sonrasında bir şeyleri kafasında oturtmuş gibi gülümseyip konuşmaya başladı.
"Üzgünüm hyung, sadece normalden erken kalktığım için sinirlerim tepemde." Bulunduğum koltukta yanıma oturup kafasını koluma sürtmeye başladı, arada tuhaf sesler çıkarıyordu.
"Aegyo sökmez bana. Hem sen artık evli bir adamsın düzgün davran biraz." Şakayla karışık uyardığımda kafasını kolundan kaldırıp, dudaklarını büzdü.
"Ama hyung Chanyeol ne zaman aegyo yapsam mükemmel olduğumu söylüyor ve beni öpüyor. Bunu yapmamam gerektiğini söyleme bana." Konuşmasını bitirdikten sonra vakit kaybetmeden tekrar dudak büzmeye devam etti. Alayla gözlerimi devirip sırtımı deri koltuğa biraz daha yasladım. Korkum yavaş yavaş dağılıyordu, daha rahat gibiydim şimdi.
"O zaman sadece Chanyeol'a yap olur mu?" Kafasını olumlu şekilde sallayıp yüzüme bakmaya başladı.
"Ee balayınız nasıldı? Neler yaptınız? Gerçi mesaiye başlayacağınız gün bile rahat durmamışsınız orada kim bilir neler yaptınız.." Kafamı olumsuz yönde sallarken kıstığım gözlerim arasından surat ifadesine bakmaya çalıştım.
Ellerini çenesinin altında birleştirmiş, gözlerini yukarıya çevirdiğinde tuhaf bir şekilde kızarmaya başlamıştı.
Tanrım, aklından neler geçiyor bunun?
"Aklındaki kirli şeyleri sil lütfen. Senin düşündüğün gibi şeyler olmadı. Yani oldu ama gece oldu tüm gün ayıplı şeyler yapmadık! Birbirimize de vakit ayırdık. Kahve içtik, doğa yürüyüşleri yaptık, ata bindik."
"Her gün farklı yerlere gittik hyung. Bir sürü alışveriş yaptım. Hyung New York kesinlikle harikaydı! Kendime bir sürü kozmetik ürünü ve kıyafetler aldım! Hem.. hem sana da çok güzel hediyeler aldım hyung bir görsen bayılırsın!.." Nefes almadan heyecanla yaptıklarını anlatırken sevimli hareketlerini kıkırdayarak izlemeye devam ettim. Onu dinlerken içimde ki kıskançlık damarlarımın kabarmasına ister istemez engel olamadın. Biz Sehun ile balayına çıkamamıştık, dopru düzgün bir tanışma anımız bile yokken balayına gitmek gereksiz gelmişti o zamanlar, ama şimdi Baekhyun anlatırken o kadar da gereksiz gelmiyordu kulağa.
Asla ufak şeylerin canımı sıkmasına izin vermemiştim. Babasız büyümek şımarık olma hakkımı elimden almıştı ve bir anda evin erkeği olup annemi korumaya başlamıştım. Bedenimin ve kalbimin zayıf olması insanlar tarafından kolay parçalanır gibi görünmüştü ama kimse içime ördüğüm gizli zırhı görmemişti, Sehun dışında. Onunla olmayı, ona güvenmeyi bu yüzden kabul etmiştim, Sehun beni anlıyordu, bana iyi geliyordu.
Daha fazla drama vurmayarak babama ve Sehun'a olan özlemimi unutmaya çalışarak kendi beynim için konu değişikliği yaptım.
"Hediyelerim neredeler peki?"
"Eğer uslu uslu evinde oturup akşam size gelmemizi bekleseydin hediyelerini almış olacaktın." Cevabından sonra göz devirdiğinde bende aynı şekilde gözlerimi devirerek karşılık vermiştim.
