-Çekil şurdan pis meczup!.. Yine mi burdasın sen?.. Liseli yapışık sevgililer yetmezmiş gibi bir de bu çıktı başımıza!.. dedi ve gömleğinin kolundan tutup sürükledi delikanlıyı... Bir anda neye uğradığını şaşırdı zavallı... Askısı fırtan gitarının ucu, omzuna çarptı o hışımla... Yine de kadının harcadığı o yüksek enerjiye aldırış etmeden, hatta hiç hissetmeden öylece durup; gözlerini daldırdığı büyük teneke varile bakıyor, külleri çoğalıp düşen sigarasını bile kımıldatmıyordu. Hayli eski apartmanın çöp kutusu olarak kullandığı bu varili, sanki havaalanına yakınını karşılamaya gelmiş, meraklı bir çift gözle izliyor ve içinden adeta bir şey bekliyordu.
Kadın uyguladığı gücü daha da artırıp bu kez de diğer kolundan yakaladı genç adamı. Şimdi, iki kolundan birden çekiştiriyor ama delikanlıyı apartmanın önünden uzaklaştırmak şöyle dursun; duvardaki inatçı çivi misali, bir milim bile oynatamıyordu.. Yaşlı kadın her geçen dakika daha da sinirlenip inat ediyor, delikanlıya ağzına geleni sayıyordu. Fakat, muhatabı olacak zavallı, gözlerini, diktiği çöplükten ayırıp kadına hiçbir şey söylemiyordu... Kadın; en sonunda pes etti...
-Deli kuvveti var bunda, kımıldamıyor köpoğlu deyip kendini apartmanın dış basamaklarına bırakıverdi. Nefes alışverişleri normal halini alınca yeniden kalkıp "Bana bak!.. Burdan gidecek misin yoksa polis mi çağırayım?... Defol dedim sana pis meczup... dedi yüksek sesle.. Ama yine tepki alamayınca bu kez daha da yüksek sesle:
-Yahu sana diyorum pis meczup! Bi tepki verseneeee diye tüm sokağı ayağa kaldırırcasına inletti. "Ne var, ne istiyorsun? " deyip, delikanlının baktığı çöp variline yanaştı. İçinde, çöp tenekesinin en üstünde durduğu için, yeni atıldığını anladığı ve küften hiçbir yeri görünmeyen yarım ekmek gördü. "Haaa... Sen, bunu mu istiyorsun?" dedi... O sinirle alıp, delikanlının eline tutuşturacak oldu ama kokuya tahammül edemeyince vazgeçti. Şimdi daha da dikkat etti, delikanlının haline. Nereden baksa üç gündür aç, saçları uzamış ve elbiseleri kir pas içindeydi. Acıyıp hemen üçüncü kattaki gelinine seslendi: "Zehraaa kız Zehraaa..." Ama cevap gelmedi. Cevap alamayınca bu kez daha da hiddetle bağırdı: "Kız Zehraaa... Kör olası uyuşuk! Kubura mı düştün?.. Hay düştüğü yerden çıkamayacasıca, hay etlerini lağım fareleri tırtık tırtık yiyesice... Kıııız Zehraaaa... Nerdesin yine?.."
Kadının avazı; bu kez sadece sokağı değil, tüm mahalleyi inletmeye yetmişti. Anlaşılan yaşlı kadın, geliniyle de geçinemiyordu. Gelinse telaşla pencereye koştu. Alelacele açtığı pencereden aşağı: "Ne oldu anne, kusura bakma yeni duydum, banyonun fayanslarını ovuyordum. Sesin apartman boşluğunda yankılanınca duyabildim ancak. Bişey mi isteyecektin?.. Yoksa Anahtarını mı unuttun?" diye sordu korkuyla. Kadınsa sert ifadesini hiç bozmadan: "Sepete üç-dört ekmek koy, bir kaç paket de tahıl, sebze-meyve, erzak falan.. İşte... poşetleyip aşağı gönder. Acele et, hadii" dedi. Anlaşılan haline acıdığı delikanlıya verecekti..
-Pek de gençsin. Ne diye çalışmıyorsun? dedi.. Eşşek kadar olmuşsun. Öküz gibi de kuvvetlisin. İnsanlara inat edip sokak aralarında meczuplar gibi tüneyecegine, otur da çalış dedi. Ama delikanlı hiç oralı olmadı. Hala gözünü diktigi çöp variline bakıyor, gözleri yaşarıyordu. Sigarasıysa artık bitmiş... Kağıdı dudaklarına yapışmıştı. Dakikalardıröylece durup hiç oynatmadığı için, ağzından çıkarırken dudaklarını yolup kanatması da kaçınılmazdı.
Kadın öğüt vermeye, delikanlıysa varile bakmaya devam ediyordu. O sırada merhametli yaşlı cadının mülayim gelini, sepeti aşağı sarkıttı. Kadın da içindeki erzak posetini alıp, meczuba uzattı. "Al bunları" dedi. Bir daha da yardım mardım yok bak ona göre... Sen yine bu merhametli Şaziye Teyzene dua et dedi. Amaaan ne diyorum ben. Elin meczubu nerden teyze diyeecekmiş bana.. dedi içinden, delikanlıya bakarak... Fakat delikanlı poşeti almıyor, hâlâ yaşlı gözlerle varile bakıyordu. Bu duruma yaşlı kadının çıldırması işten bile değildi. Zaten topu topu birkaç dakika dayanabildi.... En sonunda bağırıp: "Yahu iyilik de mi yaramaz? Allahın cezası alsana şunu. Nerde deli var benim başımda! Hay Allah kahretmesin tuuu!... İyilik yap deniza at, balık bilmezse hâlık bilir, demişler.. Öyle miiiii?.." dedi ve poşeti yere bıraktığı gibi çöpteki küflü ekmeği, hemen kenarındaki gazeteyle tutturup, eline aldı.
-Sen benim verdiklerime karşılık bunu tercih ediyorsun haa? Demek beni küçük düşürürsün haa dedi. Sağ elinde küflü ekmek, sol eliyle de delikanlıyı ittiriyordu. Gelin yukardan korkmuş.
-Aman annee bırakıver. Kim bilir ne derdi var garibin. Deliye benziyor, uğraşma günahtır dedi. Kadın bunu duyunca iyice dellendi. Sarsıyor, çekiştiriyor arada bir de bağırıp "Defol evimin önünden, defoooooll!.. Mahalleyi dingonun ahırına çevirdiniz, defoool pis meczup, defol !.. diye bağırıyordu. Delikanlıysa zavallı, gözlerinde şıpır şıpır yaşlar, bulunduğu yere adeta çakılmış gibi dimdik duruyor, kımıldayamıyordu. Yaşlı kadın daha da çıldırıp varilin yanındaki sopayı eline aldı tam delikanlıya vuracaktı ki, bir el ona engel oldu.
- Aman Şaziye Teyze ne yapıyorsun Allah aşkına? Sokak sesinle çınlıyor, dedi. Kadın bir anda durdu ve kâbustan uyanırcasına kendine geldi. Mahalleli bilirdi ne deli olduğunu. Gerçi yufka gibi de yüreği vardı amaaa, sessizliğe tahammülü yoktu. Bir de sabrı: 5 hayırsız evlât yetiştirirken tüketmişti sabrını. Haliyle.. Emekle büyütüp adam edip, evlatları hayırsız çıkınca, kadın da değişmeye başlamış, en nihayetinde de çekilmez biri olup çıkmıştı... Asıl siniri onaydı ona olmasına daa, kırmadığı insan da kalmamıştı bu vefasızlığı kabul edemeyişi yüzünden.
- Şaziye Teyze dedi ses yeniden. Yakışmıyor sana böyle düşmüşlere bir tekme daha atmak. Hadi yukarı çıkalım dedi. O anda delikanlı, kadının elindeki küflü ekmeği alıp gazete kağıdını çıkardı... Ekmeği kadının eline tutuşturup gözyaşlarına aldırış etmeden, gazeteye bakıyor ve hıçkırarak ağlıyordu... Genç kız ve Şaziye Teyze ise; neye uğradıklarını şaşırmış, delikanlıyı izliyordu. Genç adam; bir kaç dakika hisli ama sessiz hıçkırıklarıyla öylece kalakaldı... Sonra bir anda gazete kağıdınıyırtıp attı ve koşarak oradanuzaklaştı....
Onun uzaklaşmasının ardından genç kız, yere uzanıp yırtık parçaları birleştirdi... Parçalar birleşip de genç adamın resmi görününce, gerçek su yüzüne çıktı:
-Bu O!.. diye ünledi genç kız.... Baksana Şaziye Teyze: Bu O ....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GiTARIN LÂL TELi
Gizem / GerilimNe ağzından sigarası ne elinden gitarı eksik olurdu... Tıpkı yüreğine sinen tütsü kokulu acısı gibi... Aşk yok, dibine kadar acı.. Sokaklarda kavga, küfür... Onun dilindeyse şarkıları vardı.... Bunun haricinde sâde bir sükûn...