1. bölüm

18.9K 374 41
                                    

Yine bir okul çıkışından sonra yolda karar verdigimiz bir kafede oturuyorduk. Güya test çözüyorduk. Ygs' ye çok az kalmıştı. Sınavı takan tiplerden olmam saçma kaçabilirdi çünkü parayı basıp istediğim özel üniversiteye gidebilirdim tabii anne ve babamın bana her gün çok tatlı bir şekilde "tatlım hayalimizdeki üniversiteyi kazanacaksın değil mi?" demesi içimi biraz burkmasaydı. Kazanamassam da kesinlike kötü bir şey olmazdı. O yönden çok şanslıydım. Anne ve babam çok fazla özgür düşünceli insanlardı. Ne yaptığıma, nereye gittiğime, ne giydiğime,arkadaşlarıma karışan ebeveynler olmamışlardı hiç. Bende onları üzmemek adına bu yıl başından beri çalışıyordum. Tek hayalim rana,binay,sefa ve koray'la aynı okulu kazanmaktı. Ayrılmaz beşli gibi bir şeydik. Kafede sohbete dalmışken annem aradı.

"Canım eve gelmen gerek."
"N'oldu anne?"
"Gelince anlatacağım. Hızlı ol lütfen"
Annem benle çok nadir şekilde böyle otoriter konuşurdu. Diğer durumlarda telefonu dalga geçerek yada saçma sapan iltifat cümleleriyle kapatırdık. Telefonu cebime attım ve eşyalarımı çantama yerleştirdim. Kalbimin atışını kulaklarımda hissediyordum. Nedensiz bir korku şarmıştı bedenimi.

"Nereye Aleda? N'oldu birden böyle?"
"Hiç ya annem çağırdı bi eve gitsem iyi olacak"
"İyi tamam ben seni bırakayım."
"Gerek yok sefa ya taksiyle giderim bakın size keyfinize"
"Okay haber verirsin"
"Tamam"
Herkesle kısa bir vedalaşmanın ardından dışarı çıktım. Hemen bir taksiye atlayıp eve geldikten sonra hızlı adımlarla kapıya geldim ve zili çaldım. Kapıyı yardımcımız Birgül teyze açtı. Sıcacık gülümsemesini beklerken zorla gülümsemeye çalışır gibi halini görünce içimdeki o kötü his yeniden gün yüzüne çıkmıştı. İçeri girdiğimde annem,babam, İsmail amcam ve tanımadığım 2 adamın salonda oturduğunu gördüm. Gayet normal bir şekilde bir şeyler konuşuluyordu ama ortamdaki gerginliği içeri girer girmez anlamıştım. Annem beni gördüğü zaman kalkıp yanıma geldi ve sarıldı.
"Tatlım hoşgeldin. Bak Kenan bey ve Umut bey geldiler."
"Merhaba" dedim ikisinede dikkatli bir şekilde bakarken.
"Merhaba" dediler. İkiside uzun boylu, iyi giyimli ve bakımlı insanlardı. Dikkatimi çeken bir şey ise konuşmalarında şive vardı.
"Konuşmamız gereken konular var tatlım, otursana"
Bende annemin yanına oturduğumda ellerime bakmaya başladım. Herkesin gözünün üstümde olduğunu farkediyordum.
"Konu ne?"
Babam ilk defa konuşmaya başladı.
"Bak kızım Kenan ve Umut beyi sen tanımıyorsun ama aslında yakından  tanıdığımız kişiler."

Umut denilen adam ceketini düzeltirken belinde bir silah olduğunu gördüm. Bu da ne demek oluyordu? Bozuntuya vermeyip babamı dinlemeye devam ettim.

"Aramızda küçük bir mevzu varmış. Onu halletmemiz için seninde burda olmanı istediler."

"Ben ne alaka ki?"

"Bende bilmiyorum kızım. Şimdi anlayacağız."

Bakışlarım iki adama döndüğünde ikisinin bakışlarının da bende olduğunu gördüm.

Kenan bey konuşmaya başladı. Çok fazla şivesi yoktu ama bazı kelimelerde çok belli oluyordu.

"Kan davası diye bir şey kalmadı evet. Şimdi sakın elit bir şekilde 'öyle bir şiyy mi olur cinim'demeyin. Sadece dinleyin."
Arada yaptığı taklite gülmek istesemde gülemedim. Kan davası derken? Allah aşkına gerçekten kalmışmıydı öyle bir şey?
Devam etti;
"Bir kardeşimiz vardı hatırlarsın Adnan he?"
Babama bakarak harfleri bastıra bastıra söylemişti.
"Evet Allah rahmet eylesin."  ölmüş müydü yani?

"Amin amin de onun kanını akıtanlar niye hayatta Adnan? Bu büyük bir haksızlık olmuyor mu?"
"Er geç adalet yerini bulacaktır Kenan."
"Bulacak bulacak tabi ki bulacak. Şimdi bana bilmemezlikten gelmeyin. Kardeşimiz Erhan'ı öldüren senin abin."
"Kenan yeri değil" babam bunu yan gözle bana bakarak söylemişti. Neler oluyordu? Babamın iki kardeşi vardı. Biri İsmail amcamdı ve babamdan küçüktü. Biride Fırat amcamdı ve Amerika'daydı. Bahsettikleri Fırat amcam olmalıydı. Ben onu hiç tanımamıştım. Amerika'da demişlerdi. Sadece resimlerden gördüğüm kadarıyla biliyordum. Arada bir de telefonda konuşuyorduk.

BİR GÖNÜL DAVASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin