Dün gece konuştuklarımız beynimde dönüp duruyordu. Özellikle de dünden sonra kendimi çok yanlız hissediyordum. Birine anlatmak, yanlış da olsa akıl almak, en azından içimde yanan ateşleri biraz olsun söndürmek istiyordum.
Bizimkileri arayıp zaten anlatamazdım,buraya severek geldiğimi biliyorlardı. Canan abla desen seneye olsa bile bizi göndermemek için elinden geleni yapardı. Bir Elif vardı ama oda evde değildi. Arkadaşıyla ders çalışıcakmış ama hangi arkadaşı olduğu biraz meçhul..
Yatakta düşünürken artık kalkmam gerektiğini fark ettim. Kahvaltıya inmeyip dikkatleri üstüme çekmek istemiyordum. Neredeyse bir saattir yatağın içinde oyalanıyordum ve Reha yoktu. Gelip gitmemişti hiç.
Yatağımı topladıktan sonra onunda yatağını topladım. Yorganını kaldırdığımda yatağın içinden çıkan kazağı sanki odaya Reha girmiş gibi hissettirdi. İnanılmaz bir kokusu vardı bunu inkar edemezdim. Bir an kendimi kazağı koklarken bulduğum da kendi kendime kızıp kazağı katladım ve yatağın üzerine koydum. Yatağı topladıktan sonra işlerimi hallettim ve yine dolabın başına geçtim. Gün geçtikçe daha da soğuyordu burası ve bir gün giydiğim ertesi gün için ince kalıyordu resmen. Oflayarak bakındığımda yatağın üstünde ki kazağı görünce bi düşündüm. Burdan bakınca hem çok sıcak hem de güzel duruyordu.
Altıma dar kotumu giydikten sonra üstüme kazağı geçirdim. Kafamdan geçirirken ki gelen kokuyla da bir an için Reha'nın dibimde durduğunu hissettim. Kırmızı sade balıkçı yaka bir kazaktı. Bana baya bol ve büyük gelse de boy aynasından bakınca çok tatlı göründüğünü farkettim.
İstanbul'da da bazen özellikle okula giderken böyle bol kazaklar giyerdim çünkü öyle giyindiğimde çok "ponçik" durduğumu söylerdi kızlar. Hatta Koray'lara gittiğimiz de en sevdiğim kazağını çantama atmıştım ama suç bende değildiki kazak çok güzeldi..Kahvaltıya indiğim de sadece Yunus,Songül hanım ve Canan abla vardı. Birde küçük Alaz! Bu çocuk inanılmaz tatlıydı ama malesef anaokuluna gittiği için çok az görebiliyordum. Reha'nın masada olmaması dikkatimi çekmişti. Sesimi neşeli tutmaya çalışarak "Günaydın" dedim ve gidip Alaz'ın yanağından öptüm.
"Okula gitmedin mi sen aşkım?"
Alaz gülümseyip başını sağa sola çevirdi. Güldüğünde Reha'ya mı benziyordu?
"Gitmedi yengesi. Öğretmeni hastaymış birkaç gün gitmeyecek. Özlüyordum zaten biricik oğluşumu" Canan abla Alaz'ın yanaklarını sıktığında yalancıktan bağırmaya başladı.
"Vaay biricik he?" Sahteden alınmış gibi yapan Yunus'a içten bir gülüşle baktım. Bana dönüp göz kırptı. Zaten Elif ve Yunus'a dünki samimiliklerinden sonra daha bir yakınlık hissetmiştim.
Canan ablada "kıskanma koca eşek" dedi.
"Otursana kızım, zaten hiçbir şey yemiyorsun" Songül hanımın annem gibi "kızım" demesi özlemimi ortaya çıkarmıştı. Onları da ne zamandır aramıyordum. Bugün aramayı aklıma not ettim.
"Oturucam ama bir mutfağa bakıyım" diyip mutfağa gittim. Gözlerim benden habersiz bahçeye bakan cama gidince Reha'nın orda olmasını ummuştum. Ama yoktu. Nergis abla dönüp samimi bir şekilde gülümseyince bende aynı şekilde karşılık verdim.
"Nergis abla Reha nerede?"
İçeri sormam doğru olmazdı sanırım.
"Erkenden çıktı kızım okadar kahvaltı et dedim ama dinlemedi"
"Hıım"Salona geçip masaya oturdum. Biraz sonra Yunus kalkmıştı.
"Nereye oğlum?"
"Şirkete geçicem anne."
Bana baktı. "Seninki kesicek beni, bilmem ne projesi yapmak istiyor, ayarlamalar felan var çıktı gitti sabahın köründe ben hala kahvaltıdayım"Tabii ya. Seneye kendi şirketini kuracaktı degil mi? Böyle çalışması önemliydi.
Yunus çıktığında Canan abla da Alaz'ı odasına götürmüştü. Benimde zaten olmayan iştahım hepten gitmişti. İçimde ki bu anlamsız duygular canımı sıkıyordu. Bir an önce Elif'in gelmesini diledim. En azından oturup iki kelime konuşabilirdik.
Bende sofradan kalkacakken Songül hanımın sesiyle geri oturdum.
"Otur yavrum konuşalım azıcık"
Kayan başörtüsünü düzeltti.
Bir an gerilmiştim. Gülümsemeye çalıştım. Ortam kalabalık olunca gerilme hissi olmuyordu ama sonuçta karşımdaki Reha'nın annesiydi ve ikimiz tektik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR GÖNÜL DAVASI
General FictionMardin'de böyle aşk olur mu ki anne? "mum ışığı gibisin, karanlığı küçücük ışığınla yarıp geçiyorsun ama üflesem söneceksin"