3- VİZR

26.6K 1.5K 687
                                    


🎶 🎶 Deep Purple - Soldier Of Fortune

          Dünya masumdu; ana rahminde yatan bir bebek kadar. Suçlu olan insan; ölmüş olan insanlık...

Esmira ile bülbül gibi şakıyan, çınar ağacı gibi babacan, dünyadaki en güzel varlıkların bulunduğu yerde; üniversitenin kütüphanesinde tanışmıştık.

Onunla altı yıldır süregelen bir dostluğumuz mevcuttu lakin bu süre zarfında sürekli kederlenen, dakika başı teselli gören, yaşadıklarını paylaşma hissiyatı içinde olan -doğal olarak- bendim.

Ona 'Süper kahraman.' diyor sağcı. İnsan üstü yeteneği; cevap vermek için değil adam akıllı anlamak için dinlemek. Solcu ise sevmedi bu güzel kızı, sevmiyor, sevmeyecek...

Yiğit'in Burak'ı öldürdüğünü söyledikten yaşam belirtisi bekledim Esmira'dan. Büyüyen göz bebekleri bana bakıyordu, gözleri çukurlarında isyan etti. 'Neden fırlayamıyoruz yerimizden.'

Sol kaşı havada sağdaki ise karada kaldı. Benim sağcı sağa koştu, ikizi solcu 'Beş dakika daha.' dedi. Onu zaten bildim bileli boştu. İç ses ise güldü ve hayatının en mantıklı cümlesini kurdu. 'Yiğit'in bir insan öldürdüğünü bildiği için buraya gelmesine rağmen böyle büyük bir tepki vermesini gençliğine veriyorum! Çünkü ben de bir zamanlar genç oldum, onu anlıyorum.'

Ben de Esmira'nın bir şey demeyeceğini anlayınca dağılmış kelimeleri topladım, eskiden 'misafir odası' diye tabir edilen gıcır gıcır eşyaların doya doya insan ağırlayamadan telef olduğu yere sakladım. "O an ağlarken aklımdan çok şey geçmişti. Ne yapacaktık mesela? Nereye gidecektik? Hem ben bir şey yapmamıştım ki ! Tek suçlu Yiğit'ti..."

Nihayet sözümü kesip konuşmaya başladı. Harfler teker teker ağladı, akıbetlerinin meçhul oluşuna yandı. "Katil çocuğu ihbar ettiğini mi söylüyorsun?"

Daha sonra tekrar dağıldı kelimeler ipi kopan tespih taşları gibi tutmak, ölümün kıyısından çevirmek için uzattım ellerimi lakin yardımımı geri çevirdiler, infaz kararlarına razı geldiler.

'Katil çocuk...'

İç sesimin tekrarladığı bu kelimenin kalbimde yarattığı acıyı hissederken, sağcı elini omuzuma koyup 'Metin ol.' dedi. Esmira bakışlarını üstümde yoğunlaştırıp benim cevap vermemi bekledi.

"Benden önce o itiraf etti." dedim kısa ve öz bir şekilde. Özümü kaybetmiş, dostsuz; Yiğit'siz kaldığım bu yaman devirde.

"Nasıl oldu bu peki ?"

"Ben olayın şokunu üstümden atmaya henüz fırsat bulmamışken o, gidip yurt müdürünü çağırdı ve polisi aradı. Olayın cinayet olması nedeni ile polisler Dost Tepesine iki ekip arabası ile geldi. Cinayet Büro Amirliğinden geldiklerini ve başkomiser olduğunu söyleyen bir polis, Burak'ın cesedini almaları için emirde bulunduktan sonra bizi Emniyet Müdürlüğüne götürdü." Sağcı duygusallığa bağladı mendil aldı, göz yaşlarını saldı. Solcu 'Erkekler ağlamaz.' dedi. Tavşan kanı çay demleyip keyfine baktı.

"Yurt müdürünüz gelmedi mi sizinle?" diye sordu Esmira da kahvesinden bir yudum aldıktan sonra.

"Bir polis, yurt müdüründen öğrenci evraklarını alması için görevlendirilmiş ve yurt müdürümüz bu yüzden bizimle gelememişti."

"Anladım, peki sonra?"

'Onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine !' dedi iç ses. Çok sinirlendi fakat devam da etti. Sağcı ağlamasını kesti, solcu 'Çay soğumuş.' diyip olay mahallinden kendini bertaraf etti. 'Sözümü geri alıyorum; ben bu kadar gerizekalı değildim gençliğimde! '

İNTİKAM YEMİNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin