🎶🎶 J.S. Bach - St.
MatthauspassionEğer insanların iç seslerini işitseydiniz buna mukavemet edemez, intihar ederdiniz.
Yıllar acıdan başka hiçbir şey biriktirmiyordu. Her saatine hüzün, her dakikasına pişmanlık, her saniyesine ise hasret ekliyordu. Borçlar birikiyor alacaklılar çoğalıyordu. Ödeme vakti gelince her borçlu ödeyemediğim her kuruşa haciz koyuyor, bütün manevi varlığımı hayat pazarındaki açık arttırmaya yolluyordu. Bu alacaklıların başını Yiğit çekiyordu ve o da karşımda duruyordu.
Bacak bacak üstüne attı karizmasını da üzerine kattı. "Korkuttum seni galiba?"
Baş parmağım ile damağımı kaldırıldım, harflerin her birine özlem ve mutluluk damgası bastırdım.
"Korkutmak mı? Küçük dilimi yutuyordum az daha!"
Bağırırken istemsiz bir şeklide sırtımı dayanmış olduğum kapının soğukluğunu içime işlemiş hissedince kendime geldim, iç sesime ve diğerlerine bu gecelik izin verdim ve daha fazla beklemeden Yiğit'e doğru bir adım ilerledim. Benim kendisine yaklaşmakta olduğumu görünce ayağa kalktı, yüzünde mutluluk vardı, gözlerine ise heyecan battı. Bir an dünya durdu sandım, dönmeyişine yandım. Milyon yılları deviren zaman mağlup olmuş gibiydi, devam etmiyordu akıp gitmeye. Nihayet varmıştık birbirimize, dünyaya ve zamana inat, bitmeye...
Artık karşımdaydı. Kirli sakalları onu tanımama mani olamamıştı, zaten aramızda bundan başka engel de kalmamıştı. Gözlerimle o güzel yüzünü iyice inceledim, her bir gözeneğini tekrar tekrar anımsadım daha sonra yanına vardım, sıkıca sarılıp sarmaladım.
Yaklaşık yarım dakika olmuştu ama ben kıpırdamadan sarılmaya devam ediyor, bırakırsam tekrar gidecekmiş gibi hissediyorum. Omzumun üstünden "Bence bu kadar sevgi gösterisi yeter Açelya." dedi. Ben onu dinlemeyip kollarıma yeni emri verdim. 'Henüz bitmedi!'
"Beni yıllardır görmüyormuş gibi yapmayı keser misin lütfen." Haklı olması ses çıkarmamı engelledi bilakis, doğru dedi.
"Tamam geç, şöyle otur bari."
O oturduktan sonra ben de karşısında yerimi aldım. Oturduğum yerin manzarası mükemmeldi. Boğazdaki müstakil evler kadar paha biçilemez, onlardan daha fazla ilgi görmeyi hak ederdi.
Lakin kokusu değişmişti sanki Yiğit'in. Normalde umutsuzluk, çaresizlik ve yalnızlık kokan bu yetim genç, şimdi şaşırtıcı derecede heyecan ve umut kokuyordu. Mutluluk iksiri dahi onun mutlu olmasına fayda sağlamaz diye düşünürken o, umut kazanına düşmüş gibi duruyordu.
Kokusundan daha mühim bir konu vardı.
"Seni çok özledim Yiğit."
Bana samimi bir şekilde bakıyordu ve o kömür karası gözleri doğal gaza tepki olarak yanmayı bekliyordu.
"Hadi ama Açelya, iki gündür yoktum sadece."
Aslında doğru söylüyordu ama elimde değildi, özlemiştim ve Esmira ile onun hakkında konuştuktan sonra ona olan özlemim iki kat artmıştı. Zaten onu görünce beni bir heyecan fırtınası almıştı.
"Neden benden Esmira' ya yalan söylememi istedin?"
Kafasını hafif sola doğru eğdi ve gözlerini kısarak pür dikkat beni izledi. Ama bu hareketi anlatmaya devam etmemden ziyade, beni açıklama yapmaya zorladı "Yani Esmira' ya gerçeği söylersem ne değişecekti ki? Sonuçta yaşanmış ve bitmiş bir olaydı." dedim. Bakışları için karşısındakini ikna etmek çok kolaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM YEMİNİ
Mystery / ThrillerTÜM HAKLARI SAKLIDIR © "Ölüm, bedenin uykusu ruhun özgürlüğüdür. " ------ İçlerinde vuku bulan duygular arasında ezilip giden hayaller ve onların bi çare, mahçup ve mahzun olan mazlum dostları... Acı, kaybetme ve olgunluk arasında, acımasız hayatın...