Can karşımdaydı. İnanamıyordum. O kadar şaşırmıştım ki dışarıdan şaşkın ördek yavrusu gibi göründüğüme bahse girerdim.
Ama o da en az benim kadar şaşkın görünüyordu. O kadar yakışıklıydı ki insan karşısında konuşmayı bile unutabilirdi. İlk şoku o atlatmış ve konuşmaya başlamıştı bile ama ben hala şapşallar gibi onu izliyordum.
-"Tılsım" ?
Adım ağzından döküldüğünde içimi çok değişik bir his kaplamıştı. Anlamlandıramıyordum. Sanki yılın doktoru ödülünü ben almışım da sahneye bekleniyor muşum gibi bir gurur. Ne basitçe şeyler hissediyordum sadece bir defa gördüğüm bu adam karşısında ben böyle. Bir an önce kendimi toparlamam gerekiyordu. Bu adama kendimi dün yeterince rezil etmiştim nerede olduğunu unuttuğum öz güvenim bir an önce ortaya çıkmak zorundaydı.
-"Can. Nasılsın?"
-"İyiyim. Seni görmeyi beklemiyordum."
-"Bende seni görmeyi beklemiyordum. Şaşırdım."
-"Belli oluyor."
Ah bu adam gerçekten sinir bozucuydu. Kadınları hiç bir şey yapmadan etkileyebildiğinin fazlasıyla farkındaydı. Ve bu gerçekten çok çirkindi. Bir kadın bu adama ne kadar aşık olursa olsun ukalalığının ve kendini beğenmişliğinin karşısında çok çabuk soğuyabilirdi.
Bunu fark ettiğim de içim ferahlar gibi bir hisse kapılmıştım. Nedenini elbette biliyordum. Bu şımarıklığı sayesinde ona fazla kaptıramazdım kendimi.
O bana yine aynı "alçak gönüllüğü" :) ile bakmaya devam ederken konuşmaya başladım. Ama bu defa öz güvenimde bana eşlik etti elbette.
-"Seninde şaşkınlıkta benden kalır yanın yok gibi."
Tam anlayamasam da cevabım karşısın da şaşırmışa benziyordu. Ama bu şaşkınlık önceden kalan şaşkınlık mı yoksa cevabıma karşılık aldığım şaşkınlık mıydı tam fark edememiştim.
-"Neyse. Nasıl yapalım?"
-"Neyi?"
-"Arabaları elbette. Trafiği mi arayayım yoksa sen hasarımı mı karşılarsın?"
-"Pardon!"
Sesim umduğumdan daha yüksek çıkmıştı bu da onu daha da şaşırtmıştı. Bu adam gerçekten de çok sinir bozucuydu ya da kendini bir paşanın vekili falan sanıyordu bu ne yüzsüzlüktü böyle utanmadan bir de benden hasar onarma mı istiyordu.
Daha sakin olmaya çalışarak devam ettim.
-"Bana çarpan sensin. Gözlerinde bir problem varsa göz doktoru bolca arkadaşım var önerebilirim."
Can verdiğim cevaba daha da şaşırmıştı ve yüzünde oluşan gülümseme tüm vücudum da karşılık bulmuştu sanki. Bu hissettiklerime küfrederek konuşmaya devam edecektim ki yavaş yavaş bana yaklaştığını fark ettim. Yürüyüşü çok tuhaf olan bazı hisler vadediyordu sanki.
Artık tamamen yakınımdaydı hatta o kadar yakınımdaydı ki nefesi nefesime çarpıp ortada dans ediyordu sanki. Kalbim inanılmaz bir ritim tutturmuş nefeslerimizin dansına eşlik ediyordu.
-"Gözlerimle ilgili bir problemim yok. Hatta hatırladığım kadarıyla gözlerimle senin de bir problemin yoktu."
Bunu bilerek yapıyordu. Beni etkisi altına alıp kendi egosuna bir kadeh daha kaldıracaktı. Ama ben bu kadarına da izin veremezdim.
-"Gözlerin ne renk baktığıyla hangi tonda baktığı arasında küçük bir çizgi vardır biliyor musun ve ne yazık ki sen o çizgiyi çoktan geçmişsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TILSIM
RomanceBaşarılı genç bir kadın, Başarılı genç bir adam, Yolları kesişen bu iki genç, çıktıkları yolun hiç bilmedikleri geçmişlerinde başladığını bilmezler. Öğrendiklerinde ise karanlık bir per...