Ne kadardır burada oturduğumuzu bilmiyorum. Ama hava hafiften siyah örtüsünü örtmeye başlamıştı üzerimize. Can hala yanımdaydı. Yeni tanışmamızın üzerine sadece gök gürültüsü ile ilgili bir konuşma yapmış sonra yine kendi sessizliğimize dönmüştük. Daha önce hiç kimse ile oturup saatlerce susmamıştım. Değişik bir gün olmuştu.
Garip ama Can'ın varlığı bütün o karanlık soruların gizemini benden uzak tutmuştu. Hiç konuşmasa da varlığı bile muazzam hissettirmişti. Arada ona bakmış ve kendi derdinin derinliklerinde olduğunu fark etmiştim. Aynı anlayışı bende ona göstermiş ve hiç bir soru sormamıştım.
Arada sırada göz göze gelip birbirimize gülümsemekten başka iletişim kurmamıştık. Ama bu bile her hangi biriyle saatlerce dertleşmekten daha değerliydi. Havanın siyah örtüsü kendini daha da hissettirmeye başladığında Can'a baktım. Nedense kalkmak istemiyordum. Tamamen dinlenmeden o sorulara ve karmaşaya girmek istemiyordum. Bugün Onur denen o adamdan gerçekten tam anlamıyla korkmuştum. Evime de gitmek istemiyordum.
Ama Can kalkmak isterse, bu günü onunla bitirmek istiyordum.
Can hala dışarıyı izliyordu. Yağmur yavaşlamış ama hala yağmaya devam ediyordu. Ben onu izlerken ilk konuşan o oldu. "Biraz daha oturabilir miyiz?"
Sorduğu soruya içimden teşekkür ederek "elbette" dedim.
Ben yine sessizliğimize devam edeceğimizi sanırken Can konuşmaya başladı.
-Anlatmak ister misin?
Anlatmak ister miyim? Neyi anlatacaktım ki ?
Peşimde, neden peşimde olduğunu bilmediğim bir adam var.
Bir akrabam ölmüş ama aslında yaşıyormuş. YANİ SANIRIM.
Bunları mı saçmalayacaktım? Hakkımda ne düşünürdü acaba?
Gözlerimi yumdum ve sorusunu düşünüyormuş gibi bir süre sessiz kaldım. Sonra bir yabancıyla konuşmanın iyi olabileceğini düşündüm. Belki yaşadıklarımı dile döktüğümde daha katlanabilir bir hal alırlardı.
"Bir kaç haftadır hayatımda garip bir şeyler oluyor. Ve ben bu garipliğin hızına ve gizemine daha fazla dayanamayacağımdan korktum.
Ve bugün de yaşadığım hayattan kaçtım, buraya geldim. Düşüncelerimden biraz uzaklaşmak ve kafamı dinlendirmek için." Dedim.
-"Ne gibi tuhaf olaylar yaşadın ki?" diye sorduğunda tüm gariplikleri teker teker aklımdan geçirmeye başlamıştım.
-İlk defa iki hafta önce tanımadığım biri bana bir not verdi.
Konuşmaya başladığımda Can merakla beni dinliyordu. Ve gerçekten ilgili gibiydi. Verdiğim cevaplara da şaşırmış olmalı ki şu an bana tıp ki bu sabah Onur'un baktığı gibi bakıyordu. Onur'un kibirli bakışlarının şaşırmış tonuydu sanki karşımdaki bakışlar. Sonra biraz dikkat ettiğim de gerçekten Onur ile bakışlarının benzediğini fark ettim Buda benim biraz ürkmeme neden oldu. O hala bana aynı meraklı gözlerle bakarken bu bakışlar altında konuşup konuşamayacağımı merak ettim.
Suskunluğum arttığında konuşan daha doğrusu soran yine o oldu.
-Ne yazıyordu ki bu notta seni bu kadar korkuttu?
Biraz daha sesiz kalmayı tercih etmiştim. Onun bakışlarının tonu değişmeye başladığında da sanki içimden ona sığınır ve yardım ister gibi garip bir his ile yavaşça fısıldadım.
-ALİ YAŞIYOR!
Fısıltım o kadar sessiz çıkmıştı ki: Sanki Taksim meydanının ortasında canlı bomba fark etmişte hissettiğim korkuyla yanımdaki arkadaşıma sesim çıkmadığı için fısıldıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TILSIM
RomanceBaşarılı genç bir kadın, Başarılı genç bir adam, Yolları kesişen bu iki genç, çıktıkları yolun hiç bilmedikleri geçmişlerinde başladığını bilmezler. Öğrendiklerinde ise karanlık bir per...