Tüm hafta pazar günü yapacaklarımı planlamak ve Can'ı düşünmekle geçmişti. Can'ı anlayamadığım için ne yapacağımı da bilemiyordum. Ama cuma günü hastaneye Murat amca gelmiş ve beni pazar akşamı yemeğe davet etmişti. Ne kadar reddetmeye çalışsam da hiç bir şekilde kabul etmemiş ve ben geleceğimi söyleyinceye kadar ısrar etmişti.
Bu fırsatla Can'ı görebilir ve onunla ilgili daha geniş bilgi edinebilirdim. Birazda bu yüzden daveti kabul ettim. Can beni orada görünce ne yapacaktı acaba. Murat amcanın söylediğine göre kardeşlerinin pazar günü geleceğinden Can'ın haberi yoktu. Bu nedenden dolayı bir yemek olacağından ve hatta benimde o yemekte olacağımdan da haberi yoktu.
Birazda bu yüzden tüm hafta pazar gününün gelmesini beklemiştim. Diğer bir neden de Ali ile ilgili araştırmalara başlayacak olmamdı. İlk olarak Ali'nin dosyasında yazan dayısının evine gitmeyi planlıyordum. Umarım bir şeyler bulabilirdim bu gün. Bir an önce başlamam gerekiyordu. Beni uzun bir gün bekliyordu.
Kahvaltı dahi etmeden hazırlanıp evden çıktım. Elimdeki adresi nasıl bulacağımı bilemediğim için taksiye binmeye karar verdim.
Taksici beni İstanbul'da hiç bilmediğim bir yerlere getirmişti. Oldukça da uzun bir yolculuk olmuştu. Günümün neredeyse yarısı yolda geçmişti zaten. Umarım aradığım evi bulabilir ve doğru düzgün bir iz sürebilirdim. Taksi bir apartmanın önünde durduğunda geldiğimizi anladım. Elimdeki adrese bakıp apartmanın ismiyle aynı olduğunu gördüğümde içim biraz rahatladı. Gerçekten elle tutulur somut bir bilgi edinebilecektim sonunda. Hemen taksinin parasını ödeyip taksiden indim. Önüne geldiğim apartman oldukça eski bir binaya benziyordu. Küçük bir bahçesi vardı. Üç katlı bir aile apartmanı havası içindeydi. Apartmanın bahçe kapısını açıp girdim. Ayaklarım ilerlese de çok heyecanlıydım. Belki de Ali buradaydı. Kim bilir kapıyı o açardı. Bunları düşündükçe daha da heyecanlanıyordum. Titrek hareketlerle dış kapıya yaklaştım ve elimde ki adreste yazan daire numarasına; üç numaranın ziline bastım. Kısa bir süre sonra kapının açıldığını bildiren o sesi duydum ve hızla kapıyı iterek apartmandan içeriye girdim. Merdivenlerden çıkmaya başladım. İçim de ki heyecan yerini korkuya teslim etmeye başlamıştı. Nedense birden Can'ın dedesi ile ilgili anlattıkları aklıma üşüşmek için bu anı kollamışlardı sanki. Ama ne olursa olsun bu konunun arkasından gitmeyi kafaya koymuştum. Hiç bir şey beni yolumdan döndüremezdi.
Ben Aliyi bulmak istiyordum ve bulacaktım. Ölü veya canlı.
Üçüncü katın kapısının önüne ulaştığımda beni orta yaşlarda bir hanım karşıladı. Benden en fazla on yaş büyük gösteriyordu. Hemen arkasında küçük bir çocukta bacaklarına yapışmış beni izliyordu. Kadın beni görünce biraz şaşırdı. Elbette ki beni beklemiyordu.
-"Buyrun kime bakmıştınız?"
Kadına cevap vermem gerekiyordu ama ne diyeceğimi bilemiyordum. Saçmalamamak istiyordum eğer mümkünse.
-"Aslında ben birini arıyorum ve bu adrese ulaşabildim. Halil Gündoğdu'yu tanıyor musunuz acaba?"
-"Hayır ben öyle birini tanımıyorum. Ama bu ev kayınvalidemlerin isterseniz ona sorun içerde kendisi."
Çok teşekkür ederek içeriye girdim. Hissettiğim duyguların hiç birisi yoktu şuan yanımda. Kadın beni salona doğru yönlendirdi. Salonda geniş bir kanepede yatalak olduğu anlaşılan yaşlı bir kadın vardı.
Beni görünce biraz toparlanmaya çalıştı. Beni tanımadığı, gelinine soru soran bakışlarından anlaşılıyordu. Gelini de beni tanımadığı için durumu açıklamaya girişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TILSIM
RomanceBaşarılı genç bir kadın, Başarılı genç bir adam, Yolları kesişen bu iki genç, çıktıkları yolun hiç bilmedikleri geçmişlerinde başladığını bilmezler. Öğrendiklerinde ise karanlık bir per...