34- Şeytanla Masaya Oturulmaz.

4.8K 305 206
                                    

Satıriçi yorumları bekliyorum, iyi okumalaar!

Elçin tek başına yatağına uzanmış sosyal medyayı kurcalarken içinden bir ritm tutturmuş ve ayağını yatağa vuruyordu. Barışla geçirdikleri mükemmel günün üzerinden bir hafta geçmişti. O bir haftada pek tabii o kadar yakın olmamışlardı ama uzak olduklarını da kesinlikle söyleyemezdi Elçin. Barışın reklam çekimleri de olmuştu gerçi, baş başa vakit geçirebilmek için zamanları yoktu bile.

"Bu ne ya?" diye uzandığı yatakta doğruldu Elçin. Kullandığı hesap fake'di, aksi halde gönlünce gezerken parmağının bir şeylere dokunması felaketi olabilirdi.

"Elçinle sık sık görüşüyoruz, çok iyi arkadaşım, ikimizde kıskançlık dedikodularına gülüyoruz birlikte... Ahahaha yok artık!" diye kahkaha attı Elçin. "Söylediği yalan yetmemiş bir de kafam kadar anlatım bozukluğu yapmış, ikimiz de birlikte ne ya bir de senaryo yazarı falan olucak.."

Telefonu kenara bırakıp kollarını bağdaştırdı Elçin, kısık gözleri dikkatle bir şeyi düşündüğünü belli ediyordu.

"Madem buluşuyoruz dedin, seni yalancı yapmayalım bari.. En azından daha fazla yalancı!"

Telefonunu eline alıp ayağa kalktı. Rehberinde öylece duran numarayla bakıştı önce. İlk tanıştıklarında kaydetmişti telefonuna. Dizinin tanışma partisi gibi bir şeydi. Barışın yanında salına salına, mekanın sahibiymiş gibi herkesle tek tek konuşmuş ilgilenmişti. Elçin için fazla yapışkan gelmişti, Barış gibi sakin görünen birinin nasıl olur da böyle bir kadınla birlikte olabileceğini sorgulamıştı. Ama asla kurcalamamıştı. Elçin o gece kendisinin üzerindeki bakışları şimdi düşündüğünde anımsamıştı. Kadın bütün gece onu gözlemlemişti resmen, karşı karşıya konuşurken sürekli dış görünüşle ilgili övgüye benzeyen ama Elçini huzursuz eden şakalar yapıp durmuştu.

"Saçlarının doğal olduğuna inandırmak zor oluyordur, doğal olamayacak kadar gösterişli duruyor!" ya da "Her sabah lorda mı yuvarlanıyorsun kızım bu ne beyazlık yazın ıstakoza dönüyorsundur sen şimdi hahaha!" ya da "Rol için kaç kilo verdin yaa, önceki işinde böyle değildin sen? Bakayım, hımm birileri squat da çalışmış hıhıım! Destekli mi taktın doğru söyle!"

"Alo?"

Karşıdaki sesin ilk anda bu kadar sessiz kalacağını düşünmemişti Elçin. Ama kadından şüpheli bir sessizlik sonrası rahatsız bir öksürük yükseldi.

"Efendim?"

"Elçin ben." dedi Elçin, tanımama olasılığına ihtimal bile vermese de. Ses birden düzelir gibi oldu ve yükseldi,

"Haaa Elçin.. Naber ya son görüştüğümüzden beri nasılsın?"

Son görüştüklerinde ettikleri kavgayı hatırlayan Elçin dudağını ısırdı. Yumruğunu sıkıp cevap verdi,

"Çok daha iyi." dedi sakince. "Bir şey demek için aradım, arkadaş olduğumuzu falan söylemişsin her yerde.. Senin arkadaşlık tanımın ikimizin arasındaki şeyse bu kadar arkadaşın olduğuna şaşmamalı Gupse."

Elçin keyifle dudaklarını büzdü. Kadının bozguna uğrayan surat ifadesini hayal edebiliyordu.

"Hım-hıhıhım" diye zorlukla güldü Gupse. "Bu kadar komik olma Elçincim, komedi benim alanım."

Elçin gülmemek için yanaklarını şişirse de boğazından yükselen baskıyı önleyememiş ve pff şeklinde gülmüştü. Hemen toparlayıp cevap verdi,

"Madem buluştuğumuzu söyledin, buluşalım bari diye aradım." 

"Ne? Ciddi misin?". Gupsenin sesi birden normal kalın haline bürünmüştü. Elçin o cırt halinden çok daha az yorucu olduğunu fark etti, neden normalde bu ses tonuyla konuşmuyordu ki sanki? İnsan yormayı mı seviyordu? Soprano mu çalışıyordu? İnsanlığı sağır edip onlara hükmetme gibi planları mı vardı?

Farketmeden Senin OlmuşumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin