ROOM [11]

2.7K 278 126
                                    

|11|

"Benim küçük farem uyanmış mı?" Mino hastanenin beyaz çarşaflı yatağındaki minik çocuğun burnunu sıktı.

"Yaa abi! Mino abi bana fare dedi." Yuhan sesi çıkabildiğince Mino'yu abisine şikayet ediyordu. Luhan ise sadece gülüp onların yanına geldi. Yatağa oturup Yuhan'ın saçlarını karıştırdı.

"Minik fare dedi Yuhan. Kötü bişey değilki. Ben de sana söylüyorum bazen." Yuhan iki abisinede sinirlenmişti. Yorganı kafasına çekip yatağın içine gömüldü. Şimdi sesi oldukça boğuk ve derinden geliyordu.

"Ama farelerin dişi çok büyük! Minik falanda değilim."

Mino kahkaha atmaya başlarken minik çocuğun duymaması için dudaklarını oynattı.

"Bunun ergenliğe falan girmediğine emin miyiz?"

Luhan gözlerini büyütüp Mino'nun kafasına geçireceği sırada kapıdan annesi ve bir kaç hemşire girmişti. İkiside yataktan kalktı.

"Bir kaç test daha yapılması gerekiyormuş çocuklar. Biz YuHan'ı alalım."

Lu Se La yatakta oğlunu göremeyince afallasada iki büyük oğlanın güldüğü ve yatakta oluşan çadırı gördüğünde gülümsedi.

"Benim oğlum neredeymiş?"

Yuhan yorgana daha çok sokulurken annesi yatağın içindeki oğlunu yakalayıp kıkırdadı. Yorganın altından çıkması çok sürmemişti.

"Anne, gitmesem olmaz mı?" mahzunlaşmış gözleri annesinin ciğerine dokunsada güçlü olmak zorundaydı bir anne olarak. Dişlerini sıkıp dolan gözlerinin daha fazla yeşermemesi için kendini sıktı.

Oğlunun saçlarını okşayıp yanağını öptü.

"Bu son olacak Yuhan. Söz veriyorum."

"Ama anne-" mızmızlanmaya ramak kala Luhan girmişti araya.

"Testten sonra abin ne istersen onu alacak."  güçlü abi imajını kabartmak için göğsüne vuruyordu.

Hepsi gülümsemeye başlarken Yuhan sessizce annesinin elini tutup teste razı geldi.

***

"İşte jöleli kekin ve kahven." Mino aldığı kekleri ve kahveleri kafeteryanın yuvarlak masalarına bırakıp Luhan'ın karşısındaki sandalyeye oturdu.

"Teşekkürler." kısa bir tebessümle kafasını sallamıştı Luhan. Onun bu aşırı sakinliği Mino'nun canını sıksada üstüne gitmek istemiyordu çünkü biliyordu ki konu Yuhan olduğunda Luhan için dünya dururdu. Ve şimdiki bu soyutlanmış hali gayet doğaldı. Bunun yerine farklı konular açmayı tercih ediyordu.

"Sahi! Okul nasıl gidiyor?"

"Tanrım.." sorabileceği en son soruyu sormuştu çocukluk arkadaşı. Zaten morali yerlerde sürünürken birde üstüne şu kalma muhabbetini eklemişti. "Teslimden konuşmak istediğime pek emin değilim." dedi iç çekerek.

"Neden? O kadar mı kötü geçti?" dalga geçercesine Luhan'ın koluna yumruk atıp güldü.

Luhan gülmemişti.

"Geçmedi." dedi. "Çünkü yetişemedim. Bütün emeklerim ziyan oldu. Ve- ve ben o emeklerimden birkaç saniye içinde kurtuldum. Pişman mıyım bilmiyorum amaciddenobölümbaşkanlarınıelimeverselerbirandüşünmez-"

"Hey hey hey!!" Mino otomatiğe bağlayan Luhan'ın ağzına koca keki tıktıktan sonra sakinleşmesini bekledi. Bu kadar sinirleneceğini düşünmemişti.

ROOM 520 | HunhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin