Geçen bölüm uzun süre 300 - 400 okunmada kaldı, okumadınız mı yoksa sayımız mı bu kadar kaldı söyleyin bilelim :"(((((((
Boool yorum bekliyorum, öpüyorum❣
47
Sehun
3 gün olmuştu.
Her günüm aynı geçen koca üç gün. Tamam belki iki gece ve iki gün de denebilir ancak sayıların ne önemi vardı ki?
Haftasonu erken kalkmam için bir sebep yoktu artık. Kahvaltılar gevrekle geçiştiriliyor bulaşıklar aynen masa üstünde terk edilip gidiliyordu. Diş fırçama eş yoktu, şampuanım hala aynı çizgideydi çünkü elim sürekli onunkine gidiyordu. Evet artık bir odam vardı belki ama zaten gitmeseydi de bizim odamızdı burası.
Günün tek keyifli saati görüntülü konuştuğumuz zamanlar oluyordu, o da genelde yatmadan önce aradığı için gizli kaçak ve kısacıktı. Hoş, günlerce durmadan konuşsak yine kısa gelirdi bana.
Yuhan'ın işlemlerini hallediyorlar, bir saate eve geçeriz. Öpüyorum kaşlarından kekekkkkkke
Aptal.
Bu halde bile tebessümü mümkün kılabiliyordu. Mesajına cevap verip dağılmış yatağı gerinerek biraz daha dağıttım. Tüm vücudum uyuşukluktan ağrıyordu. Hareket etmem gerekiyordu ama tek yaptığım biraz daha mayışmak ve uyumak oldu.
Uyandığımda hava kararmak üzereydi. Midem açlıktan kazınmasaydı eğer değil yataktan kalkmak gözlerimi bile açmazdım.
Hiçbir mesaj yoktu. Yuhan'la ilgilendiği için meşgul olmalıydı. Bazen o, ilk tanışmamızda şeyimi ısıran ufaklığı kıskanmıyor değildim. Baksanıza benim de büyük bir hastalığım olsa Luhan geri gelir miydi acaba?
Bu seçeneği birkaç dakika ciddi ciddi değerlendirdiğim için deli olmalıydım ama hatırlatayım ki uyku sersemliğinin de tesiri olabilir.
Yataktan sarkan ayaklarım parkeyle buluştuğunda içim ürperdi. Üstüm açık yatmış olmalıydım. Günün en iç karartıcı saatinde evde yalnız olmak hakikaten çekilmiyordu. Eskiden de güneşin battığı bu saatleri hiç sevmezdim, şu kirada oturduğum zamanlar.
Duş almak için fazla üşengeçtim. O işi yarına erteleyip doğruca karnımı doyurmaya koyuldum. Buzdolabı boş sayılmazdı fakat yemek yapmaya da oldukça üşeniyordum. Tabii bunu da yarına erteleyemezdim.
Hayatta yapmam dediğim her şeyi yapmış biri olarak favori pizzacımızdan pizza sipariş etsem çok da absürt olmazdı sanırım. Belki duyarsa Luhan dalga geçerdi o kadar. Gerçi sevinçten havalara da uçabilirdi, ki bu daha büyük bir olasılık.
Abimle karşılaşmayı artık sorun etmiyordum. Evimizde ağırladıktan sonra en azından. Bu yüzden tereddütü bırakıp magnet üstündeki numaraları tuşladım ve dolu dolu bir pizza söyledim.
Hala arama ya da mesaj yoktu. Bu yüzden iyi olduğundan emin olmak için ben mesaj attım. Cevap beklemek o kadar uzun sürmüştü ki bu süreyi tezgahta dünden kalan bulaşıkları yıkamakla değerlendirdim. Hatta sonrasında buzdolabının raflarını bile sildim.
Ve pizzam gelmişti. Abim de desem yanlış olmaz.
"Luhan'dan sonra bu eve pizza sipariş edileceğini hiç sanmıyordum." kapıyı açar açmaz söylediği ilk şey bu olmuştu. Haklıydı ne yalan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ROOM 520 | Hunhan
Hayran KurguBiri manhwaga olma uğruna tek başına sessiz sakin bir eve geçmeyi, diğeri ise her gün kapısına dayanan ayyaş ev sahibinden kurtulup kendi evinin sahibi olmayı hayal ediyordu. Lakin, ikisi de kendilerini dolandırarak aynı evi satan şerefsiz emlakçıyı...