|16|
"LUHAN!"
Odama yüz kişilik bando takımı mı girmişti yoksa ben kabus falan mı görüyordum? Tanrım umarım bu bir kabustur ve hemen uyanırım aksi taktirde şu ses kesilmezse eğer cidden kafamın altındaki yastıkla kendimi boğacaktım!
"Ya sus!" mızıldanarak yatağımda döndüm durdum. Ses hiç bir şekilde odamı terketmiyor aksine gittikçe çoğalarak beni çileden çıkarıyordu.
"Uyan bakalım! Saat sekiz oldu. Kalk kalk kalk!" gözlerim yavaş yavaş perdelenirken kör edici bir ışık karşıladı önce gözbebeklerimi ardından bando takımının tam olarak bu ışığın geldiği yerde gizlendiğini anladım.
"Sen gerizekalı falan mısın?!" sormam hataydı, bu çocuğun zeka namına gram taşımadığını bilmeliydim.
"Hayır?" Tanrım! Bir de ciddi ciddi cevap verişi yok mu?!
"Sehun çok merak ediyorum cidden, telefondan son ses müzik açıp bi de üstüne yetmezmiş gibi flaşı gözüme tutman için kim sana para verdi. Hayır yani normal olan bir insan bunu yapmaz da!" her sabah uyandığımdan daha sinirli oluşum Sehun ve onun parlak fikirleri yüzündendi elbette.
"Normal olan bir insan üç kere ismini çağırdığında uyanır Luhan. Çareyi bunda bulmak benim suçum değil. Uyansaydın." omuz silkip sandalyeme yerleştiğinde sakinleşmeye çalıştım. Tamam bugün kavga etmeyecektim.
"Bu saatte beni uyandırman için en az üç sebep söyle yoksa seni tekmeleyip odamdan atmak zorunda kalacağım." güler yüzlü olmaya çalışırken savurduğum tehditler ne kadar nazikti tartışılır tabii ancak uykumun yarısını bile alamamışken bando takımı eşliğinde uyandırılmak insanı ancak bu kadar nazik yapıyordu.
"Birincisi bir hafta sonra teslimin var-"
"Has... Ben onu tamamen unutmuşum. Niye daha önce söylemiyorsun aptal!" uykunun cidden beynimi sıfırladığını falan düşünecektim yakında! Bugünden itibaren nefes almadan çizim yapmam gerekiyordu ve benim yaptığıma da bakın! Bir de uyandırdığı için çocuğa kızıyordum.
"İkinci ve üçüncüsünü söylememe gerek yok herhalde ama yine de hatırlatayım." işaret parmağını ve orta parmağını kaldırdığında bilmişçe arkasına yaslandı. "İkincisi artık sıkı bir program içindesin ve üçüncüsü de bir hafta için daha az uyuyacaksın." yüzük parmağı da diğerlerine eklendiğinde üstümdeki örtüyü hızla çekip kalktım.
Hortlak gibi gözüktüğümün farkındaydım ancak şu an gram umrumda değildi. Apar topar panduflarımı giyip dişlerimi fırçalamaya gittim. Geldiğimde Sehun ayakta dikilmiş duvarı boydan boya kaplayan çizimlerime bakıyordu. Özellikle de şu çıplak olanlara. Tamam onun gay olduğundan zaten şüpheleniyordum ancak biraz daha kaslı bacak arası incelemeye devam ederse alnına gay damgasını yiyecekti.
"Napıyorsun orda?" çabucak resimlerimden uzaklaşıp odamı terk etse iyi olurdu çünkü hazır gaza gelmişken derhal çizimlere başlamak istiyordum.
"Bunların anlamı ne? Yani niye erkekleri çıplak çiziyorsun ki?" hayatında ilk defa çıplak erkek görmüş gibi davranmayı kesemez miydi? Çok yapmacık görünüyordu.
"Nü. Onlara nû diyoruz." dedim artık boş olan sandalyeme otururken. "Ve bir kıza çıplak kalmasını teklif edemeyeceğim için okuldan erkeklerle birbirimizi çizerdik. Bir anlamı yok yani."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ROOM 520 | Hunhan
FanficBiri manhwaga olma uğruna tek başına sessiz sakin bir eve geçmeyi, diğeri ise her gün kapısına dayanan ayyaş ev sahibinden kurtulup kendi evinin sahibi olmayı hayal ediyordu. Lakin, ikisi de kendilerini dolandırarak aynı evi satan şerefsiz emlakçıyı...