Prensesim

169 47 22
                                    

Meriç 'in anlatımından
Kendimi ona zor affettirmiştim , bana kızgın diye sevgilim bile diyememiştim . Koltuktan kalkıp Şevval 'in kafasını yastığa bıraktım . Onun kalbini bir gün önce çok kötü kırmıştım. Bir gün önce ağladığım yer olan mutfağa girdim , bu sefer mutluydum . Şevval'in sevdiği şeyleri düşününce menemen yapmaya karar verdim . Buzdolabından malzemeleri çıkarırken şarkı mırıldanmaya başladım. ( Cansu - Kalk Gel Bana )
- Eğer beni düşündüğün an .
Güzel şeyler hissediyorsan .
İyi günlerimiz aklındaysa .
Kalk gel bana ,kalk gel bana .
- Eğer beni düşündüğün an .
Özlem duyuyorsan .
Yanındakine benim gibi ,
Sarılamıyorsan .
Kalk gel bana , kalk gel bana .
- Ben sensiz içine eriyen mum .
Hiç tükenmedi umudum.
- Bir düğüm bir ömrü.
Bu kadar mı bağlar ?
Yerini doldurmuyor .
Kalan sağlar .
Şevval tam şarkıya başladığımda yanıma gelip eşlik etmişti , onu kendime çekip saçlarını kokladım. Elindeki telefonu cebine koyarken gözleri kahverengi bir mucize gibi parlıyordu .
- Niye sürprizi mi bozdun ?
- Tesadüf işte , ne zaman denk geleceği belli mi olur ?
- Sen eskiden soruya soruyla karşılık vermezdin .
- Olsun düet yaptık , uyanmasaydım yapamazdık.
- Dün kalbini fazla kırdım , bugün gezelim mi yine ?
- Olur ,biraz mutlu olmamız gerekiyor .
Ellerim yine saçlarına gitti , üç yıl önce sarıya boyattığı saçları onu daha da güzel yapıyordu .
- Bak Bursa 'da neler oldu merak ettim şimdi .
- Jale , Erkan 'la hiç konuşmuyor . Müge de sürekli Erkan 'a suç atarcasına bakıyor . Okulda ikisi yan yana oturuyor ama Jale , Erkan 'ı hiç tanımıyormuş gibi bakıyor . Cenk çeşitli bahaneler bularak Mine 'yle konuşuyor .
- Doğru mu duydum ben ? Cenk , Mine 'yle konuşmaya mı çalışıyor ?
- Evet . Cenk galiba Mine 'ye aşık oldu .
- Ezgi senden habersiz sevgili bulmuş dersen iyice şok olurum .
- Merak etme Ezgi 'nin sevgilisi yok .
Çekmeden bıçağı alıp domates doğramaya başladığında konuşmaya devam ediyordu .
- Sevdiğim diziden spoiler yemiş gibi hissediyorum.
Gülerek ona döndüm , bir lokantanın şefi gibi hızlı hızlı doğruyordu .
- Niye öyle hissediyorsun ?
- En ummadık iki kişi birbirine aşık olmuş .
- Ama işleri baya zor olacak .
- Aynen .
Ocağın altını yakıp tavayı koydum , Şevval de masayı hazırlıyordu. Birden bire telefonu çalmaya başladı.
- Kim arıyor ?
- Ezgi .
- Köprüden atladığını duyunca ne yapar acaba ?
- Beni bi güzel azarlar .
- Bence iyi fikir .
Gülümsemesi iyice yüzüne yayıldı , telefonu açtıktan sonra olanları Ezgi 'ye hızlı hızlı anlattı .
- Seni köprüden atlaya atlaya döverim Şevval ! Nasıl korkmadan atladın ?
- Şeyma sağolsun benim nasıl kışkırtılacağımı biliyor .
- Allah aşkına ne yaptı ? Hortlayıp seni kovaladı mı ?
- Hee kovaladı Ezgi ! Yakalayıncada poz poz selfieler yaptık !
- Tövbe tövbe , dalga geçme benimle .
İçime gülme isteği gelince kısık sesli bir kahkaha attım , Şevval Ezgi 'yle konuşmaya devam ederken bir anda tezgahtaki bıçağı alıp, bana şeytani bir bakış attı.
- Demek Meriç sana telefon aldı . Ne güzellllll!
- Hem de İphone 'nin son modeli !
- Kapatmak zorundayım canım. Meriç 'i son model yapmalıyım .
Telefonu kapatınca elindeki bıçağa son kez bakıp bana doğru yürüdü .
- Meriç sen hiç ölüyle selfie yaptın mı ?
- Tövbe tövbe yapmadım ve yapmayacağım da .
- Dur ben yapayımda gör . Hayatında gördüğün son selfie olur !
- Elini kana bulamaman için sana da aynı telefondan almalıyım .
- Afferin sana ,nihayet anladın .
- Anlamak zorundaydım !
Ocağın altını kapatıp tavayı masaya koydu .
- Yılbaşını burda geçirmeliyiz bence .
- 2017 'nin ilk gününde Bursa 'ya dönelim o zaman Meriç .
- Ben de öyle düşündüm , camcıya haber vermeliyim.
- Camcı ???
- Salonun camını kırmıştım.
- Evin diğer kısmını düşünemiyorum.
- Bencede düşünme.
Çayı da masaya koyunca yanıma oturdu . Pencereden içeri giren zayıf güneş ışığı kahverengi gözlerinin ela gibi gözükmesini sağlıyordu . Dudakları çay bardağıyla buluşurken gözlerini bana çevirip yüzüne o güzel gülümsemesi yerleştirdi .
- Yılbaşına 2 gün kaldı en azından.
Bursa 'yı çok özlediğini söyledikleriyle kanıtlıyordu .
Kahvaltımız bitince beraber bulaşıkları yıkadık , hatta bir ara musluğu açıp avuçladığı su tanelerini üstüme attı . Ben de onu taklit ederek gömleğini ıslattım, daha ne olduğunu anlayamadan beni kovalamaya başladı . Bir anda kendimi banyoda buldum ama daha bir şey yapamadan fıskiyeyi eline alıp üstüme tuttu . Gözlerimi kapatıp yüzüme çarpan sulara rağmen ayakta durdum . Seri bir hareketle elindeki fıskiyeyi alıp ona tuttum .
- Ayy Meriç yapma !
- Sen yaparken iyiydi prenses !
- Allah seni alsın !
- Neden öyle dedin ?
- Ne olacak beyinsiz !Telefonum ıslandı .
Cebinden telefonu çıkarıp açmaya çalıştı ama açamadı , gözleri büyümüştü . Elinden hızlıca alıp çalıştırmaya çalıştım fakat başaramadım.
- Annem ve babam bana ulaşamayıp babaannemi ararsa o ne der : " Köprüden atladıktan sonra Meriç 'le barıştı ."Köprüden atladığımı biliyorlar ama yine intihara kalkıştığımı sanabilirler .
- Bursa 'ya dönünce yenisini alacağım söz veriyorum .
- Gidip üstümü değiştireyim . Hem soğuktan hem sinirden titriyorum !
Sinirini saklayamıyordu , kapıyı çarpıp banyodan çıktı . Benim hâlim de onunkinden farksızdı , misafir odasına gitmek üzere yola koyuldum . Üstüme beyaz ince kumaştan bir tişört ve kahverengi hırka , altıma mavi bir pantolon giydim. Şevval de karşımdaki odadan çıktı . Üstünde siyah renk ,beyaz noktaları olan gömlek ile battaniye kumaşından uzun bir yelek altında ise kot pantolon vardı .
Siniri biraz geçmiş gibiydi , tek korkum yine tartışmamızdı . Hayatımız ne kadar değişmişti , bir ay boyunca ayrı kalmıştık . Bursa 'ya dönünce ona bir sürprizim vardı . Bazen kendi kendime keşke Şeyma 'yı yanlışlıkla öldürdüğünü bildiğimi söylemeseydim diye kızıyorum , Şeyma 'nın yine aklına gelmesinde böyle bir payım vardı . İçimden üçe kadar sayıp sonunda konuşmaya karar verdim.
- Nereye gidelim ?
- Cehennemin dibine diyecektim ama neyse ...
- Yeter ama cidden artık yeter . Sana söz verdim işte yenisini alacağım .
- İnansam mı ?
- Yok inanma !Ben yalancının önde gideniyim zaten değil mi ?
- Neyse inanmaya karar verdim .
- Nihayet ! Nereye gidelim ?
- Çekirdek alıp denizin karşısında oturarak çitleyelim.
- Markete gidelim o zaman .
Köşkün kapısını kilitledikten sonra arabama bindik , her zamanki gibi biner binmez radyoyu açtı.
- Dikkat et benle çekirdek çitlerken kendini dedikodu yaparken bulabilirsin .
- Sen kurnazlık yapmazsan dikkat edebilirim .
- Ben ve kurnazlık ? Aslında doğru ara sıra kurnazlık yapıyorum .
Marketin otoparkında arabayı uygun bir yere park edip içeri girdik . Çekirdek reyonuna girince en büyük paketi aldı , tam kasaya gidecekken içecek reyonuna gitti . Yanıma gelince elindeki İce Tea 'dan birini bana uzattı.
- Çekirdek ve İce Tea ikilisi birbirine çok yakışıyor .
- Bizim gibi yani .
- Evet gamzeli prens .
Aldıklarımızı poşete koyup , tekrar arabama bindik . Yüzündeki gülümsemesi hayatımda gördüğüm en güzel dünya harikası gibiydi .
- Şeyma yaşasaydı , sırf seni şaşırtmak için aynı kıyafetleri giyerdik .
- Ben yine de ikinizi ayırt edebilirdim.
- Nasıl ? Diyelim ki üçüzüm var , aynı kıyafetleri giymişiz ve aynı makyajı yapmışız , ayırt edebilir miydin ?
- Seni bakışlarından ayırt ederdim . Çünkü tanımam için cinayet işlemişim gibi bakardın .
Yüksek sesle kahkaha atmaya başlayınca ona eşlik ettim. Siniri uçup gitmişti ama içinde bir şeyler sakladığını çok belli ediyordu .
- Telefonunu ver ,selfie yapalım.
Sahile geldiğimiz için arabayı bir yere park edip telefonumu uzattım.
Kaşlarımı ortada birleştirip kolumu omzuna attım o da beni taklit edip aynısını yaptı ve fotoğrafımızı çekti ( Multimedyadaki resim ) . Arabadan inince elimi onun eline uzattım , ne demek istediğimi hemen anlamıştı. El ele tutuşarak denize en yakın olan banka oturduk. Manzara nefes kesici güzellikteydi . Aklımdaki düşünceleri Şevval 'in sorusu böldü .
- Çekirdek yemeyi sever miydin sen ?
- Fazla değil ama severim.
- O zaman çittttt louddddddd !
- Yüksek sesle çit mi ?
- Çit loud ,ryhthm of my love's for you now . Çiiittt loudddd .....
- Sing Loud ne zaman Çit Loud oldu ? Onu ikimiz şarkı yarışmasında söyledik hatta .
- Çit loud birinin canını çekirdek çektirmekte çok etkili bir yöntemdir . Sing Loud 'u ve çekirdeği seven birine Çit loud dersen artık beynine işliyor . Ne zaman Sing Loud 'u dinlese canı çekirdek çekiyor .
Bir kahkaha atıp kafamı arkaya atınca tüm gözlerin bana çevrildiğini hissettim . Ortalık yerde kahkaha atarsam öyle olması çok normaldi .
- Haydi o zaman ice tea ve çekirdek maratonu başlasınnn !
Poşetten ice tealarımızı alıp çekirdek açtık . İce teamdan yudumlarken Şevval 'in gözleri denize kaydı .
- Sana bir hikaye anlatayım mi Meriç ?
- Anlat prenses.
Birkaç dakika nefes alıp verdi ,kaşları çatılıp ortada birleşti.
- Bir kız varmış , bu kız diğer yarısının katiliymiş. Kısacası ikizini öldürmüş . O günden beri sürekli ikizinin hayaletini görüyormuş. Gitmemek için direniyormuş bu hayalet . Kız sonra bir erkekle tanışmış ....
Parmağımı dudaklarına götürüp onu susturdum . Gözleri büyümüş bir şekilde banarken saçlarını okşadım .
- Devamını anlatma lütfen , artık mutlu olmanı istiyorum .
- Vicdan azabı bir insanı kolayca bırakmaz ki .
- Şeyma senin bilerek yapmadığına inanarak öldü . Gördüğün Şeyma değil , zihninin sana oynadığı bir oyun .
- Ne zaman öyle olduğuna inansam o hayalet tekrar geliyor .
- Bu sefer Şeyma 'yı düşünmeyelim . Bak gördün mü çit loud yüzünden şu çekirdek paketini bitiresim geldi .
Yüzüne bir gülümseme yayıldı . Paketten bir avuç dolusu çekirdek alıp çitlerken Şeyma 'yı unutmuştu .
- Meriç yemezsen ben yerim hepsini ona göre .
- Tamam, beni yenemezsin zaten .
- Bursa 'ya dönmemize 2 gün kaldı .
- Tam yılbaşında evde oluyoruz .
Bana döndüğünde gülümsediğini gördüm ama aniden gülümsemesinin yerini sinirli bir ifade aldı .
- Telefon olayını unuttuğumu düşünme Meriç .
- Bursa 'ya döner dönmez alacağım tamam mı ?
- Eğer almazsan seni ice tea içe içe döverim.
- Allahım sen bana sabır ver !
- Amin !
....
İki gün sonra Bursa ( Şevval 'in anlatımından )
Üstüme mavi ince kumaştan bir gömlek ve siyah uzun bir hırka altınada mavi ve siyah şeritli beyaz bir pantolon giymiştim . Büyük mavi İkea binasına baktım . Çocuklar annelerinin ve babalarının elini tutup oradan mutlu mutlu çıkıyordu . Keşke ben de onlar gibi mutlu olabilseydim . Her ne kadar acılı anılarım olsada Bursa 'yı özlemiştim . Kısık bir ses duyunca arkama döndüm , Meriç bana bir kutu uzatıyordu . Elime alınca telefon kutusu ve Meriç 'in telefonun aynısı olduğunu anladım .
- Çok teşekkür ederim .
- Teşekkür etmene gerek yok , bunu sana borçluydum .
- Bir ara İkea 'ya gidelim .
- Ne zaman istersen gideriz .
Camdan dışarıyı izlerken bir ayda hiçbir değişiklik olmadığını gördüm . Anılarım gözümün önünden bir film şeridi gibi geçti ; Ezgi ve Şeyma 'yla evimizin bahçesinde su savaşı yapışımız , bebekken Şeyma 'nın elini tutarak ilk adımlarımı atışım , Şeyma 'nın cansız bedeni yere düşerken annemin Ezgi 'yle beni ondan zorla uzaklaştırması, evde bayılıp hastanede uyanınca yangın çıktığını öğrenişim ve son olarak okulun otoparkında Meriç 'in vuruluşu ...
Yüzümü cama daha da yakınlaştırıp gözyaşımı serbest bıraktım , Meriç fark etmemeliydi .
- Şevval ?
Arkama dönünce bana gözlerini devirerek baktığını gördüm , sinirlendiğini hemen anlamıştım.

Ergen Yalancılar 2(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin