David şok olmuş bir ifadeyle bana bakıyordu. Vücudu titriyordu. Duvardan destek alarak vücudunu dikleştirdi. Sanırım o benim olduğumu beklemiyordu. Dudaklarını büktü. Yüzü gergindi.
“Sen misin gerçektende?”
Kafamı salladım.
“Ama seni öldüremem yani yapamam ben birini öldüremem.”
David'in gözleri öfke doluydu. Yumruklarını sıkıyordu.
“Tam bir pisliksin Martes! Bilerek onu seçtin ki işin kolaylaşsın. Elime düştün pislik!”
David yakama yapışınca irkildim. Ellerimi teslim ettim.
“Söyle o pislik sana daha nededi? Söyle!”
Kaşlarımı çatmış gözlerimi büyüterek David'te bakıyordum. Sadece onu öldürmemi istemişti. Kendimi geriye çektim. Tedirgin bir şekilde.
“Sadece seni öldürmemi istedi. Kabul ettim isteğini. Yapmak zorundaydım yoksa Ryan'nı öldürecekti. Başka seçeneğim yoktu.”
David’di sakinleştirmeliydim. Çok öfkeliydi.
“Seni öldürmeyecektim. Sadece Ryan'na zarar vermesini istemiyorum.”
David ellini yakamdan çekince sakinleştim. Kalp atışlarım hızlanmıştı. David'di iki defa böyle gördüm ve ikisinde de korkmuştum. David gözlerimin içine bakarak.
“Sadece benimi öldürmeni istedi.”
Kafamı salladım.
“Nasıl biriydi? Martes olduğundan emin olmak istiyorum.”
Martes kimdi?
“Esmer, uzun boylu, vücudu iriydi. Saç rengi de kahve tonlarındaydı.”
David ağzı açık bana bakmaya devam ediyordu. Gözlerini benden ayıramıyordu. O da korkuyordu. Ellini ensesine yerleştirip kaşıdı. Sakinleşmeye çalışıyordu. Bunların olacağını tahmin edemiyordu bence.
“Beni dinle. Ben bir süre sonra buradan çıkacağım bu süre zarfında hiç bir şey yapmayacaksın! Seni ziyarete gelecektir. Belli etmemeye çalış.”
Kararsızdım Ryan ona ne olacaktı?
“Ryan?”
David gözlerini kaçırdı.
“Buradan çıktığımda onu koruyacağım.”
David'de güvenebilir miydim? Ona söylemek konusunda bile kararsızdım. Şimdi ona nasıl güvenebilirim? Onun gözlerinin içine baktım.
“Sana nasıl güvenebilirim?”
David'in yüzü gerildi. Sorduğum soru onu boşluğa sürüklemiş gibi.
“Bilemiyorum. Devrim bana güvenmek zorundasın. Ellimizden başka bir şey gelmez.”
Haklıydı. Ama bu olamaz. Ryan şu anda tehlikede ve ben çaresizce bekliyorum.
“Ryan şu anda tehlikede. Ne yapabilirim? Söyler misin?”
David bir süre düşündü. Eliyle çenesini okşuyordu. İkimizde sessizdik. David bir anda gözlerini bana kenetledi.
“Sana belirli bir zaman verdimi?”
Kafamı hayır dercesine salladım.
“Sadece ölüm haberini beklediğini söyledi.”
“Güzel. Bu işimizi kolaylaştırır. Sana süre tanımadıysa ben kaçana kadar zaman var demektir.”
Ellerini omuzlarıma yerleştirdi. Emin bir duruşu vardı. Ona güvenmek zorundaydım.
“Bak bana güvenmelisin. Çok iyi bir planım var. Emin ol Ryan iyi olacak.”
Gözümden iki damla yaş akınca David bana sarıldı. Bu beklemediğim bir şeydi. Şok içerisinde etrafa bakınıyorum. Beni iyi hissettirmişti. İçimdeki ses ona güveneme mi söylüyordu.
“Bana güven. Hiç kimseye bir şey olmayacak!”
O kadar emin konuşuyordu ki kendimi iyi hissetim.
“Teşekkürler.”
David kollarını bedenimden çekti ve yüzümü süzdü. Bir anda karnındaki guruldama sesini duyunca kendimi gülmemek için zor tuttum.
“Açlıktan ölüyorum.”
Üzülmüştüm.
“Senin için ekmek getirmeliydim. Ziyaretçi gelince unutuverdim.”
Dudaklarımı büktüm. David kaşlarını havaya kaldırarak.
“Sorun değil. Dayana bilirim. Birazdan yemek yeriz.”
Kafamı onaylarcasına salladım.
“Artık ağlama her şey yolluna girecek.”
Bu konuda umutsuzum. Ryan benim tek dostum ve onu korumak istiyorum. David yeni tanıştığım birisi ve o kendi hayatına önem veriyor gibi. Ona güvenmek istiyorum. Bir anda bekçi kapıdan içeri girince kapıya baktık.
“2001 nolu mahkum ziyaretçin var.”
...
Yemekhanede herkes bekleyişteydi. David gelmesi hiç bekliyorduk. David'in gidişinden sonra ardından yemekhaneye gittik. Hulk denen adam bana sert bir ifadeyle bakıyordu. Ona karşı korumasızım. Güçsüz, çelimsiz ve zayıftım. Hulk ani bir hareketle bana doğru yaklaşınca korku bedenime işledi. Aramızdaki mesafe kapanınca burun burunaydık. Öfkeliydi. Boynundaki damarlar belli oluyordu. Omuzumu eliyle kavradı ve sıkmaya başladı. Acı içinde inlerken kulağıma yöneldi.
“Şimdide o pis sıçan yüzünden mi aç kalacağız? Ha? Söyle bana. Sana aynı hata tekrarlanmasın dememiş miydim?”
Susmuştum. Şu anda acı bedenimde zıplarken konuşmak mümkün olmuyordu.
“Söyle bana hadi!”
Hulk yumruğunu sıktı tam yüzüme geçiriyordu ki bir şey engel oldu. Gözlerim o anda kapalıydı. Yavaş yavaş gözlerimi araladığımda David'in olduğunu görünce şok oldum. David Hulk'un yumruğunu sıkıp bir anda ters çevirdi. Hulk acı içerisinde inledi. David tuttuğu yumruğu bırakıp Hulk'un bedenini kendisine çevirerek yumruğunu sertçe karnına geçirdi. Hulk soğuk zemine sırt üstü düştü. Ağrıdan karnını tutuyordu. Bekçi gelip David'din kolundan tutup geri çektiler ama David ilerleyip sert bir yumruk Hulk’un suratına geçirdi.
“Sen kim oluyorsun ha? Bir daha Devrim'in yanına yaklaşma!”
David'in öfkeden yerinde durmuyordu. Neden bir anda bu kadar öfkelenmişti ki. David başka bir hamle yapmadan yanına gittim. Elimle kolunu kavrayıp bedenini bana çevirdim.
“David lütfen yapma.”
David gözlerimin içine bakıyordu. Bekçiler David'e kelepçeyi taktıktan sonra Hulk'u ve David'i götürdü. Ben hala olayın şokundaydım. David'in benim için böyle bir şey yapması şaşırtmıştı beni. Bu olay ona olan güvencimi artırmıştı.
David bu seferde yemek yiyememişti onun için biraz emek götürmeliydim. Acaba ne durumdaydı? Yemekler dağıtıldıktan sonra önümde duran yemeği yemeye başladım. Bir adam tabağıyla bana doğru yöneldi. Bu adam daha önce David'in dövdüğü adamdı. Karşıma oturdu ve bana doğru çömeldi. Endişeli bir yüz ifadesi vardı.
“Bak beni iyi dinle David'de güvenmemelisin. O çok tehlikeli biri.”
Söylediği cümle karşısında dona kalmıştım. Ağzımı araladım.
“Nasıl? Neden? Ona neden güvenemezmişim.”
Adam çevresine bakındı şüpheci bakışları vardı.”
“Ben uyarımı yaptım. Gerisi sana düşer. Ona inanma. O tehlikeli biri. Neyse sen yemeğini ye. Ben gidiyorum.”
Adam tabağını alıp gitti. Arkasından ‘bekle!’ desem de beni dinlemeden gitti. Kime güvenecektim ben? Önümdeki yemeği yedim.
...
David dün gece gelmemişti. Gece boyunca Ryan'nı düşünmekten uyuyamamıştım. Şu anda dışarda olmanın tadını çıkarıyorum. Onunda burada olmasını isterdim. Her cumartesi dışarıya çıkarılıyorduk. Hafta boyunca aynı havayı solmak bize iyi gelmiyor. Bazen dışarı çıkarmaları iyi oluyor. Ama yine hücrede olduğu gibi dört duvar içerisindeydik. David acaba dün akşam neden gelmemişti? Yemek yemeden götürmüşlerdi. Hulk karşımda bana bakıyordu. Sinirli görünüyor. Her an gelip kemiklerimi kıracak gibi. Bu düşüncelerden sıyrılıp kapının olduğu tarafa baktım. Bekçi ile David kapıdan çıktılar. David'in ellindeki kelepçeyi çözdükten sonra kapıyı kapatıp önünde dikildi. David bana bakarak yavaş adımlarla yanıma geldi. Canı sıkkın gibiydi. Yanıma oturup iç geçirdi.
“Neden dün akşam getirmediler seni?”
Kafasını çevirdi. Sonra belini tutup inledi. Yüzündeki ifade gülümsetmişti.
“Gece boyunca yataksız bir yerde uyudum. O soğuk zemin yüzünden bellim ağrıyor.”
Küçük bir kahkaha atınca bana sinirle baktı.
“Komik olan ne? Belim çok kötü. Doğru düzgün yürüyemedim bile.”
Yüzünü buruşturmuş bana bakıyordu.
“Bari yemek verdiler mi?”
Kafasını evet dercesine salladı.
“O ite neden ceza vermediler ki?”
Bellini tuttu ve bedenini dikleştirmeye çalıştı.
“Keşke karışmasaydın. Ben zaten alışkınım.”
Bana anlamsız bir bakış attı.
“Sen ciddi misin? Adam gecen sefer seni hastanelik yaptı. Belimin ağrısına dayanmıyorum zaten sende beynime sıçma.”
Ona bir süre baktıktan sonra önüme döndüm. Bir süre sessiz kaldıktan sonra bana baktı.
“Sana bir şey söylemeliyim.”
Bana ne söyleye bilirdi ki? Yoksa Ryan hakkında mıydı?
“Ryan hakkında bir şeyler mi öğrendin?”
Kafasını sallayarak.
“Yo hayır! Onun hakkında değil.”
“Burada söylemem mümkün değil. Hücreye geçince sana söylerim.”
Anlam veremedim. Çok mu önemli bir meseleydi?
“Tamam.”
Gülümsedim.
“Bu arada sana dövüşmeyi öğretmem lazım. Ben olmasam Hulk senin kemiklerini kıracak gibi. “
Küçük bir kahkaha attım. Kaşlarımı havaya kaldırarak.
“Öğretirsen sevinirim. Gerçekten de iyi dövüşüyorsun.”
Omuzuma dokundu.
“Teşekkürler. Ne dersin ilk antrenmanımız bu akşam olsun.”
Bu akşam demek. Beceremeyeceğimi biliyordum. Çünkü güçsüz ve çelimsizdim. Asla Hulk'un karşısına çıkıp yenemeyecektim.
“Duruldun birden. Yoksa korkuyor musun?”
Korkmak. Hayır korkmuyordum. Sadece yapamayacağımı biliyordum.
"Heycanlıyım."
Evet heycanlı değildim. Ama denem istiyorum.
“İri bir bedenin var bence. Sadece biraz güçlenmelisin. Bence önce biraz güçlendirmeliyiz. Bu yüzden spor yapmalısın.”
Bana anlatırken belini tutuyordu. Bu iş için heyecanlı gibi.
“Sonra sana bir kaç hareket gösteririm. Ne dersin?”
“Tamam. Heyecanla bekliyorum.”
İkimizde sessizdik. David bellinin ağrısıyla mızmızlanırken bende onu izliyordum .
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAYDOS
FantasyBenim umutlarım, mutluluğum her şeyim. bu hücrede bedenimle beraber mahkûm. -Devrim