Dişlerimi temizledikten sonra elimi yüzümü yıkadım. Havluyla ellimi yüzümü kurutum. Mutfağa gidip kahvaltı hazırlamaya başladım. Hala hiç bir şeye anlam veremiyordum. David'din bir anda gelişi. Ardından Sarah'nın beden değiştirmesi. Her şey üst üste geliyordu. Sarah'ya inanmam uzun sürecek gibi. İnanıyordum ama inanmak istemiyorum. Böyle bir şey yaşayacağımı düşünmezdim.
Ekmek kızartma makinesinden çıkardığım ekmek dilimlerinin arasına kaşar peyniri koyup kapattım. Ardından ocağa koyduğum çaydanlığın kaynadığını görünce altını söndürdüm. Nihaleyi masaya koyup çaydanlığı üstüne yerleştirdim. Yaptığım tostları tabağa koyduktan sonra masaya yerleştirdim.
Türkiye'de kaldığım süreçte komşum Halil bey sayesinde çay içmeye başlamıştım. Ne zaman gelse “Evlat çayım nerede?” Derdi. İyi bir insandı. Onun sayesinde buraya alışa bilmiştim. İş bulmam onun sayesinde olmuştu . Şimdi ise işsizdim.
Sarah neden hala uyanmamıştı? Saat baya geçti. Odamın önüne gelip kapıyı tıklattım.
“Sarah uyandın mı?”
Kısa süre sonra cevap verdi.
“Evet. Girebilirsin.”
Derin bir oh çektim. Ya gitseydi? O gitseydi kimden yardım isteyecektim?
Kapıyı açıp içeri girdim. Dün dağılan oda tamamen düzeltilmişti. Yatağın üzerinde oturmuş bana bakıyordu.
“Gelsene kahvaltı hazırladım.”
Hasta gibiydi. Yüzü solgun görünüyor.
“Devrim sana daha fazla rahatsızlık vermek istemiyorum. Babam burada olduğumu bilmiyor. Gitmem lazım.”
“Hayır olmaz.”
Sarah bana şaşırmış bir ifadeyle baktı.
“Yani beraber gideceğiz Amerika'ya. Sarah bana yardım etmelisin.”
Sarah dudaklarını araladı.
“Neden?
“Bak biliyorsun Martes denen o adam Ryan'nı öldürdü. O adamı cezasız bırakmak istemiyorum.”
Sarah oturduğu yerden zorlukla kalkıp karşıma geçti.
“Ne yapmayı düşünüyorsun Devrim?”
“O Ryan'nı nasıl öldürdüyse bende onu o şekilde öldüreceğim.”
Sarah anlamsız bir ifade sergiledi.
“Devrim bunu yapmazsın. Onu öldürmekle eline ne geçecek?”
Öfkem dinecekti. Düşüncelerimin ağırlığı dinecekti. Bedenim rahat olacaktı. Belki kendime olan öfkem dinmeyecekti. Ama bunu yapmalıyım. Cezasını vermeliyim.
“Çok şey geçmeyecek biliyorum. Sarah o adam bir katil. Ellini kolunu sallaya sallaya etrafta dolaşamaz.”
Sarah üzgün bir ifade sergiledi.
“ David her an bedenimi elle geçirebilir. Ve David benden nefret ediyor.”
Bu ne demek oluyor?
“Devrim David yalnız bedenimi değil zihnimi de kontrol etmeye başladı. Elbet babam onu öldürdüğü için intikamını alacaktır.”
Sarah çaresiz gibiydi. Ağlamaya başladı.
“Ne yapacağımı bilmiyorum. Bedenime girdiğinden beridir hayatımı zehir etti. Ondan nasıl kurtulacağımı bilmiyorum. Devrim senin hayatını da tehlikeye atmak istemiyorum.”
Yatağa oturup elleriyle yüzünü kapattı. Onun için çok zor olmalıydı. Yanına oturup ona sarıldım.
Sadece ağlıyordu.
İkimizde bir anda kapı sesiyle irkildik.
“Kim gelmiş olabilir?”
Sarah bana bakarken ayağa kalkıp tıklanan kapıya doğru ilerledim.
Kapıyı açtığımda karşımda bir kaç adam vardı. Bunlarda kimdi şimdi? Sarah arkamdan konuşunca ona döndüm.
“Daniel abi!”
Daniel kimdi? Burada neler oluyordu?
“İnanmıyorum Sarah buradasın! Her yerde seni aradık. Baban bizi öldürecekti. Senin Türkiye'de ne işin var?”
Daniel denen adam içeriye girip Sarah'ya sarıldı.
“David beni buraya getirdi. Özür dilerim. Sizi de meraklandırdım.”
Daniel Sarah'dan ayrılıp bakışlarını bana çevirdi.
“Sarah neden ağlıyorsun? Yoksa bu adam sana bir şey mi yaptı?”
Sarah ellerini ‘Hayır’ dercesine salladı.
“Hayır. O sadece bana yardım etti. Aslında David beni Devrim’in evine getirdi.”
Adam Sarah'ya baktı. İç geçirdi.
“Özür dilerim seni koruyamadım. Baban bana söylediklerinde her zaman haklıydı! Ben beceriksizin tekiyim!”
Sarah göz yaşlarını sildi.
“Öyle deme sen her zaman beni en iyi şekilde korudun.”
Daniel Sarah'ya gülümsedi.
“Hadi gidelim artık. İlk uçakla Amerika'ya gideceğiz.”
Daniel Sarah'nın ellinden tutup çekti. Sarah onu engelleyip durdurdu.
“Daniel abi! Bekle bir dakika.”
Sarah yanıma geldi.
“Özür dilerim Devrim. Senin de tehlikede olmanı istemiyorum.”
“Sarah Amerika'ya gitmeme yardımcı olur musun?”
Sarah tedirgin bir şekilde cevap verdi.
“Devrim kendini tehlikeye atma! Martes tehlikeli biri!”
Sarah bana anlatmaya çalışıyordu. Ben anlamak istemiyorum! Mutlaka Ryan'nın intikamını alacaktım.
“Sarah yardım edecek misin? Etmeyecek misin?”
Sarah kararsızdı. Bana bir süre umutsuzca baktıktan sonra soruma cevap verdi.
“Tamam. Yardım edeceğim.”
....
“Baba ona yardım etmeliyiz. Benim yüzümden en iyi dostunu kaybetti.”
Hepimiz Sarah'nın babasıyla olan telefon konuşmasını dinliyorduk. Sarah bana yardım edebilmek için babasından yardım istiyordu.“Biliyorum baba. Sana söz veriyorum meseleye karışmayacağım.”
Sarah bana baktı.
“Teşekkürler baba. Görüşürüz.”
Telefonu kapattı.
“Tamamdır.”
Daniel Sarah'ya sert bir bakış attı.
“Anlamıyorum Sarah. Neden o adama yardım ediyoruz? Ayrıca kim senin yüzünden öldü?”
Sarah konuşmadan söze girdim.
“Sarah kimse senin yüzünden ölmedi anladın mı? Ryan benim yüzümden öldü. Benim dikkatsizliğim yüzünden.”
Sarah bana üzgün bir ifadeyle bakıyordu.
“Neyse ben gidip bir şeyler hazırlıyım. Sizde konuşursunuz.”
Sarah hemen atıldı.
“Sen otur ben yaparım. Lütfen! Zaten sana çok rahatsızlık verdim.”
Daniel söze girdi.
“Buna izin veremem Sarah. Bırak o yapsın.”
Sarah Daniel'le bakıp susması için işaret verdi.
Sarah tekrar bana bakıp cevabımı bekledi.
“Misafirinmişsin gibi düşün lütfen. Ben yaparım sen rahatça otur.”
Sarah pes edip yerine oturdu. Bende mutfağa gittim.
Mutfakta yemek yaparken onların konuşmalarına kulak misafiri oldum.
“Daniel yerimi nasıl buldunuz?”
“Çip var telefonunda. Unuttun mu? Şansımıza David telefonunu kullanmış. Yoksa sana nasıl ulaşacaktık?”
Onlarda Sarah hakkındakilerini biliyorlardı. O gerçekten beden değiştire biliyordu. Bu bana ilginç geliyordu.
“Benim kafama takılan soru neden David bu adamın evine geldi?”
Daniel haklıydı. Sonuca David bir katildi. Sarah'nın anlattığına göre o kimseye yardım edecek birine benzemiyordu. Peki David bana neden yardım etmişti?
“Bilmiyorum Daniel. Belki de intikam için Devrim mi kullanacaktı.”
İntikam için beni mi kullanacaktı? Bunu neden yapsın ki? Ben Sarah'yı tanımıyorum bile.
“Bu çok mantıksız. Sen o adamı yeni tanıdın.”
“Belki Devrimden bir şeyler öğrenebiliriz. Daniel ben benim yüzümden bir başkasının daha ölmesini istemiyorum.”
“Sen o zaman sor Devrime bakalım neler biliyormuş.”
Sarah mutfağa doğru ilerledi.
“Devrim?”
Doğradığım soğanları bırakıp Sarah'ya döndüm. Gözlerimden soğan yüzünden yaşlar akıyordu.
“Efendim?”
Sarah yüzümü görünce gülümsedi. Soğandan dolayı yüzümü buruşturuyordum.
“Şey ben sana David hakkında bir şeyler soracaktım.”
“Evet kulak misafiri oldum. Aslında David dün sabah bir anda geldi. Bana Ryan'nın ölümüne üzüldüğünü söyledi. Ona kafama takılan bir kaç soru sordum. Ama her seferinde sorulara cevap vermek istemedi. Senin deli olduğunu söyledi.”
Sarah şok olmuştu.
“Gerçekten mi? Benim deli olduğumu mu söyledi? David bu kadar mı ileriye gitti? Sana başka ne dedi?”
“Seni tuttuğunu söyledi. Ona neden akıl sağlı yerinde olmayan birini tuttuğunu sorduğumda bana babasının akıl sağlığı yerinde dedi.”“Bu kadar ileriye gideceğini düşünmezdim. Sonra ne oldu?”
Merakla gözlerle beni dinliyordu.
“Sonra ondan yardım istedim. Martes'si öldüreceğimi söyledim. Başta kabul etmedi. Ondan daha fazla kaçamazmış. Bundan dolayı kabul etti.”
“Devrim nasıl David'de güvenirsin. Sana daha önce nasıl biri olduğunu anlatmıştım!”
Ocakta pişen yemeği hatırlayıp içine soğanları ekledim. Ardından doğradığım patatesleri içine koyup karıştırdım.
Sarah'ya dönüp cevap verdim.
“Sarah nasıl sana hemen güvenmemi bekliyorsun ki. Karşıma bir anda çıkıp bana beden değiştire biliyorum diyorsun.”
Sarah suratını astı.
“Haklısın.” Deyip mutfaktan ayrıldı.
...
Sarah bana mutfakta yardım etmişti. Mutfaktaki işimizi bitirdikten sonra salona geçmiştik. Koltuğa oturduk. Sarah Daniel'in yanına oturmuştu. Bende tekli koltuğa oturdum.
Sarah bana bakıp gülümsedi.
“Elline sağlık yemek harika olmuştu.”
“Afiyet olsun."
Daniel denen adam beni sert bakışlarıyla süzerken rahatsız oluyordum.
“Kiracıyı arayıp evin aidattı ödemem için çağırdım.”
Daniel söze girdi.
“Devrim az önce aradılar beni. Sana sahte kimlik çıkaracağız. Artık bundan sonra adın Kevin. Kevin Brown.”
Şaşırmıştım. Bu kadar çabuk halletmelerine şaşırdım.
“Tek bir şey kaldı. Oda sahte pasaport. Bu işi de hallettik mi Amerika'ya gidebilirsin. Gerisi sana kalmış Devrim. Eğer yakalanırsan bizi sorumlu tutma.”
Daniel koltuktan kalktı.
“Hadi gidelim artık Sarah.”
Sarah ayağa kalkınca bende ayağa kalkıp onun karşısına geçtim.
“Yardım ettiğin için teşekkürler.”
Ona gülümseyince oda bana gülümsedi.
“Kendine iyi bak. “
“Sende.”
Daniel Sarah'nın omuzundan tutup onu kendisine döndürdü. İkisi beraber kapıya doğru ilerledi.
“Devrim bana kalem kağıt getir sana adresi yazayım.”
İkisi kapıyı açıp dışarıya çıktılar. Bende dolaptan kalemi ve defteri çıkarıp Daniel'le verdim. Daniel telefonunu çıkarıp adresi yazıp defter ve kalemi bana uzattı. Onları alıp dolaba koydum.
“Yarın bu adrese gidersin. Sana ikisini de verirler.”
İkisi de taksiye binip evden uzaklaştılar.
Kapıyı katıp salona gittim ve koltuğa oturdum. Martes'ten Ryan'nın intikamını almak için can atıyordum.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAYDOS
FantasyBenim umutlarım, mutluluğum her şeyim. bu hücrede bedenimle beraber mahkûm. -Devrim