Gerçekler...

36 27 4
                                    

Ryan'la yaşadığımız eski evin karşısındaydım.
Anahtarı saksının altından alıp anahtar deliğine yerleştirip çevirdim. İçeriye girdiğimde eski anılarım canlandı. Gözümden akan bir damla yaşı sildim. Ryan'nın odasına doğru ilerledim. Kapıyı açıp onun yatağına oturdum. Komodinin üstündeki fotoğraf makinesi gözüme çarptı. Ona uzanıp komodinin üstünden aldım. Tekrar yatağa oturdum. Açma düğmesine bastım. Ryan'la benim  fotoğrafı görünce dayanamadım. Gözümden süzülen yaşlara engel olamadım. O gün  büyük bir balık tutmuştu. İkimizde o kadar heyecanlanmıştık ki dayanamayıp o gün pişirip yemiştik.
Kamerayı kapatıp sırt çantama yerleştirdim. Ardından telefonu aramaya başladım. Her tarafa baktım ama telefonu bulamadım. Salona geçip orada aramaya başladım. O telefonu bulamazsam Sarah'yı bulmam mümkün değildi. Salondaki kitaplığa doğru ilerledim. Önce üst kısma baktım. Alt kısam baktığımda telefonu görünce derin bir oh çektim. Cep telefonu açıp hemen numarayı çıkardım. Cep Telefonumu sırt çantasından çıkartım. Numarayı tuşladım. Kulağıma yerleştirdim. Bir süre çaldı ama kimse cevap vermedi. Bir kez daha aradım. Bir süre daha çaldıktan sonra telefon açıldı.
“Alo? Kimsiniz?”
“Sarah ben.”
Sarah'nın olduğunu öğrenince rahatladım. Şimdi ona ne diyecektim?
“Alo?”
“Benim. Devrim.”
“Devrim? Sen nasıl? Nasıl bana ulaştın?”
“Bana verdiğin telefondan. Kaçtığımız zaman.”
“Peki neden beni aradın?”
“Sarah bana yardım etmen gerekiyor.”
“Devrim bunu yapamam. Lütfen beni bu işe karıştırma. Tekrar David'de dönüşmekten korkuyorum.”
“Sarah benim Martes'se ulaşmam gerekiyor. Onu nerede bulacağımı bilmiyorum.”
“Devrim başın derde girecek lütfen bırak artık.”
“Sarah bırakmaya niyetli değilim. Sen ne dersen de ben Martes'si öldüreceğim.”
Sarah bir süre konuşmadı. Onun cevabını merakla beklerken cevap verdi.
“Sana sadece Martes'sin bulunduğu, işlettiği yerleri söyleyeceğim. Bunun dışında sana yardım edemem.”
“Teşekkürler Sarah. Bu iğliğini unutmayacağım.”
“Tamam. Seni 10 dakika falan sonra arayacağım.”
“Tamam.” Deyip telefonu kapattım.
Koltuğa oturdum. Oturur oturmaz cep telefonu tekrar çaldı. Cep Telefonu kulağıma yerleştirdim.
“Alo Devrim? Aslında hatırladığım bir yer var. Ama sana yerini cep telefonundan tarif edemem.”
“Tamam o zaman benimle gel.”
“Ben sana nerede buluşacağımızı mesaj olarak atarım.” 
“Tamam Sarah ben bir taksi tutuyorum.”
“Görüşürüz.” Deyip telefonu kapattı. Bende cep telefonunu cebime koydum. Sırt çantasını da koluma taktıktan sonra evden çıktım.
...
Sarah'la bir barın önüne gelmiştik. Sabah olduğu için henüz kimse gelmemişti. Barın içine girdik. Etrafta kimse yoktu.
“Sarah burada kimse yok?”
Arkadan gelen sesle irkildik.
“Hey sizin burada ne işiniz var?”
İkimizde arkamıza döndük. Sanırım çalışanlardan biriydi. Karşımıza geçip bizi süzdü.
Sarah hemen söze girdi.
“Biz patronunuza bakmıştık.”
Adam sert bakışlarıyla bizi süzmeye devam ediyordu.
“Burada kimse yok gidin.”
Bu sefer ben konuştum.
“Martes nerede?”
Ses tonumu biraz yüksek tutmuştum.
“Bir dakika bekleyin geliyorum.”
Adam merdivenlerden çıkarken bende Sarah'ya döndüm.
“Bence gitmeliyiz Devrim. Ya sana bir şey yaparsalar. O Ryan'nı öldürdüyse senide öldürür.”
“Sarah sen istersen git. Ben burada kalıyorum.”
Sarah susup bekledi. İkimiz de bekliyorduk. Çalışan bir süre sonra geldi.
“Siz ikiniz benimle gelin.”
Adam tekrar merdivenlerden çıktı. Bizde onu takip ettik. Yukarıya çıktığımızda bizi bir odanın önüne getirdi.
“Önce üstünüzü aramalıyım.”
Çalışan ikimizin üstünü aradıktan sonra kapıyı tıklattı. Kapıyı açıp odaya girdi. Bizde onun arkasından gittik. Kapıyı kapattı. Gözlerimle Martes'si aradım. Adam ilerleyip yandaki kapıya gitti.
“Efendim geldiler.”
Adam kapıyı açıp odadan çıktı. Bizde Martes'sin çıkmasını bekledik. Kapı açılınca ellimi belimden çekip kapıya baktım. Martes olduğunu gördüğümde tam yanına gidiyordum ki Sarah kolumdan tutup gitmemi engelledi. Martes beni görünce yüzünde sinsi bir gülümseme yayıldı.
“Vay! Devrim. Sen miydin?”
Öfke tüm bedenimi sarmıştı. O adamı gebertmek istiyordum.
“Seni geberteceğim pislik! Ryan'nı öldürdün. Bende seni öldüreceğim.”
Martes derin bir nefes aldı. Elini saçlarının arasında gezdirip oturdu. Oturur oturmaz yüzünde sahte bir gülümseme berildi.
“Devrim sana her şeyi anlatacağım. Zaten David bana para vermedi. Bu demek oluyor ki istediğim şeyi yapa bilirim.”
Ne diyordu bu adam? Ne parası? David ve para ne alaka?”
“Ryan'nı ben öldürmedim. David öldürdü.”
“Ne? Ne diyorsun? Sarah ne diyor bu adam?”
Martes'se doğru yürüyüp yakasına yapıştım. Sarah arkamdan gelerek beni engelledi.
“Devrim dur! Lütfen.”
Yakasını bırakıp Sarah'ya döndüm.
“David bana ne dediyse bende onu uyguladım. Anlaşmamız vardı. O bana para verecekti. Bende onun dediklerini yapacaktım.”
Adama döndüm.
“Yalan söylüyorsun! Sana nasıl inanalım?”
Adam sırıttı.
“İnanmanı beklemiyorum zaten. Sana gerçekleri anlatıyorum. Dinlemek istiyorsan dinle. İstemiyorsun gidebilirsin.”
“Seni dinliyorum. Söyle ne diyeceksen.”
“David yanıma geldi. Bana para vereceğini karşılığında dediklerini yapacağını söyledi. Bende kabul ettim. Bir kaç adam ayarlamamı istedi. Bu adamları kendisine karışmasını istedi.  Ne yapmak istediğini anlamadım. Sonra adamlarımı saldım üstüne. O zaman bir adamımı öldürüp hapisse girdi. Delirdiğini düşünmüştüm. Ardından David hapishaneye girdikten sonra birisini bulmamı..” Bir anda arkadan gelen sesle irkildik. Arkama döndüğümde David'di görünce dona kaldım.
“Sus Martes. Devamını ben anlatayım.”
“David?”
Neler oluyordu burada Sarah?
“Ardından David'din hapishanede ki hücre arkadaşını yani Sarah’yı öldürmesini istedim. Kabul etmen zor olmadı Devrim. Çünkü Ryan vardı. Sen ve Ryan Sarah ve babasına acı çektirmek için iyi bir yoldu. Sarah'nın sana aşık olması planıma harika bir eklenti daha yaptı. Sarah'nın senin gibi birine aşık olması beni heyecanlandırdı. Beni öldürdüğüne pişman olacak Mark. Sarah hapishanede korkuyla yaşadı. Öldürülme korkusu. Başta senin gidip her şeyi Sarah'ya anlatman planımı bozmuşu. Senin Sarah’yı öldürmeye çalışman onu korkutacaktı. Onu öldüremeyeceğini biliyordum. Çünkü ben vardım. Yavaş yavaş Sarah'nın sana aşık olması, işte bu harika oldu.”
Gözlerimden süzülen yaşlara engel olamadım. David'de bir yumruk geçirdim. David zeminle buluştu.
“Ryan'dan ne istedin pislik!”
“Bir yumruk daha atsana Devrim. Sonuçta bu beden benim değil. Değil mi?”
Sarah? Ona zarar vermiştim. Ne yaptım ben? 
Küçük bir kahkaha atıp yerden kalktı.
“Zavallı Sarah kim bilir ne kadar üzülmüştür Ryan'nın ölümüne. Her şeyi benim yaptığımı öğrenince daha da üzülecek. Hatta yıkılacak. Bir suçlu olduğunu düşünecek. Devrim sen ve Ryan bana çok yardımcı oldunuz. Özellikle Ryan'nın ölümü bana çok yardımcı oldu. Sarah babasından Ryan'nı Martes'sin ellinden kurtarmak için yardım istediğinde Martes devreye girdi. Hemen onu aradım. Ne dedim biliyor musun? “Ryan'nı öldür.” Bunu söylerken nasıl keyif aldığımı biliyor musun? Ryan o gün seni ziyarete gelip artık dost olamayacağını söyledi. Sende gidip hemen acını Sarah ile paylaştın. Sarah'da suçluluk duydu. Bu olayların kendisi yüzünden olduğunu düşündü. İçten içe kendini bitiriyordu. Hatta sen ağladıkça daha da üzülüyordu biliyor musun? Hayır sende Sarah'da hiç bir şey bilmiyorsunuz.”
“Yeter artık sus şerefsiz!”
Sadece ağlıyordum. Hiç bir şey yapamıyordum. Öfke sadece tüm bedenimi kaplamıştı.
“Aslında Ryan'nı öldürmeyecektim. Sonra düşündüm Sarah kendisinin hatalı olduğunu düşünecek. Sonuçta Martes onun peşindeydi. Sen ve Ryan'nın değil.”
Artık doğru düzgün düşünemiyordum.
“Zavallı Sarah Martes'sin kardeşini öldürdüğü için o kadar üzülüyordu ki her gece ağlamaktan gözeri şişiyordu. Aslında o onun kardeşi değildi. Paraya muhtaç zavallı biriydi. Sen şimdi düşünüyorsun her şeyi nasıl bu kadar iyi düşündün? Çünkü ben her zaman Sarah'nın beyninin içindeydim. Sizi buraya getirende benim. Her şeyi ben yaptım.”
David'din yavaş yavaş yorgun düştüğünü fark ettim.
“Devrim Sarah'nın hayatını zehir ettim. Bunu sana söyledi zaten. Nasıl babası benim hayatımı zehir ettiği gibi. Sarah her şeyi öğrenecek. Babasının ne kadar pislik olduğunu öğrenecek. Ben böyle biri değildim. Beni bu hale getiren babasıydı. Şimdi sadece babası kızının durumuna ağlasın. Bunu görmek istiyorum.”
“Sen öyle bil! Ben her zaman Sarah'ya destek olacağım. Bunu göreceksin!”
“Bana mı? Sarah'ya mı? Hangimize? Bunu nereden bileceksin?”
David zemine oturup derin bir nefes aldı.
“Sarah sana aşık. Senin için tehlikeyi düşünmeden geldi. Benimde böyle bir sevdiğim vardı. Benim için tehlikeyi göze alan. Beni koruyup kollayan bir kadın. O kadını seviyordum ben.”
David'din yavaş yavaş gözleri kapanmaya başladı.
“Devrim sen iyi bir dost oldun bana. Bunun karşılığında sana dövüşmeyi öğrettim.”
Ne olursa olsun David. Sen Ryan'nın katilisin. Bunun bedelini sana çok kötü ödeteceğim. Sarah'yı mutlu edeceğim ve sen onun bedeninden uçup gideceksin.
“Benden intikam alamazsın Devrim. Çünkü ben Sarah'yım.”
Kafamı ‘hayır’ dercesine salladım.
“Hayır alacağım. Sen Sarah'nın bedeninde öldüğün zaman almış olacağım.”
David yarı baygın bir şekilde sırıttı.
“Göreceğiz Devrim.”
David'din bedeni gitti. Karşımda Sarah vardı. Hızlı adımlarla onun yanına gidip uyandırmaya çalıştım. Sarah gözlerini araladığında gözlerinden iki damla yaş süzüldü.
“Sarah? İyi misin? Uyan!”
“Hiç iyi değilim Devrim...”
Tekrar gözlerini kapattı. Sarah'yı kucağıma alıp bardan çıktım.
...


PAYDOSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin