"Mahkumun İsteği."

138 56 8
                                    

2.Bölüm

"Arkadaşlar paydos! Yarın devam edersiniz."

Elimdeki tahtayı bıraktım. Son işlerimi hallettikten sonra ustaya doğru yavaş adımlarla ilerledim. Gün boyu boş kalmamak için marangozluk eğitimi alıyorum. Yorucu oluyor ama bir hücrede takılmak delirmem için bir sebep. Kafamı meşgul etmek istiyorum.

Önlüğümü silktikten sonra bakışlarımı ustaya diktim. Tam karşımda bana bakıp gülümsüyordu. Buruşmuş yüzü daha da buruşmuştu. O benim bu delikteki tek arkadaşım. Bazen onunla oturup sohbet ederim. Onunla sohbet ederken kardeşim Ryan aklıma geliyor. Onu çok özlüyorum. Ne yapıyor bensiz? Kim ona yardımcı oluyor? Onun iyi olması için her gün dua ediyorum. Elini omuzuma yerleştirdi.

"Devrim nasılsın?"

"İyiyim. Sen nasılsın usta?"

Bir sandalye çekip oturdu. Mutsuzdu. Onu ilk kez böyle görüyorum. Gülümsemesi yok olmuştu.

"Kötüyüm oğlum."

Duraksadı, iç geçirdi ve söze devam etti.

"Eşim çok hasta ve onun yanında olamıyorum. Artık dayanamıyorum. Eşimin yanında olamamak beni bitiriyor."

Şaşırdım. Bana daha önce ailesinden bahsetmemişti.

"Ne diyeyim usta durumu kötü mü?"

Kafasını evet dercesine salladı.

"Peki tedavi edilebilir mi?"

"Hayır."

'Hayır' derken gözünden bir damla yaş aktı. Nefes almaya çalıştı. Kendini zorladı ama gözlerindeki yaşlar bir anda yüzünden süzülmeye başladı. Ne yapacağımı bilmiyorum. Onunla aynı durumdaydım. Şu anda Ryan'nın yanında olamamak beni bitiriyor.

"Yapabileceğim bir şey var mı?"

Usta kafasını hayır dercesine salladı. Kaşlarımı çattım.

"Usta. Tamam ağlama eminim iyi olacak."

Ellini gözlerindeki yaşları silmek için kullandı.

"Devrim, o ölüyor. Doktorlar bir şey yapamıyor. Ben ne yapacağım?"

Bu durumda ne yapacağımı bilemiyorum. Acısı büyüktü. Ona nasıl yardım edeceğim?

"Lütfen usta artık ağlama. O iyi olacak."

Usta elleriyle yaşlarını silmeye devam ediyordu.

"Neyse Devrim. Seni yeterince sıkıntılarımla rahatsız etmeyeyim. "

Aniden kapı açıldı. Bekçiydi. Usta hemen ayağa kalktı.

"Vakit bitti hücreye dönme vakti."

Ustaya döndüm. Bana git dercesine kafasını salladı.

"Sonra yine konuşalım. Tamam mı?"

"Tamam."

Bekçi ellerimi kelepçeledikten sonra beni marangozhaneden çıkardı. hücrelere doğru yol aldık. Neden böyle oldu? Nasıl bir şeyin içine düştük. Suçluların olduğu aynı zamanda suçsuzların ceza çektiği bir girdabın içerisindeydik. Umutsuz yüz ifadeleri, sert sözler, delici bakışlar, çaresizlikler ve bir çok şey. Bizi bu girdaptan kurtara bilecek sadece inandıklarımızdı. Yani bana göre. Ryan, kardeşim çok özür dilerim. Seninle görüşmeme izin verdikleri zaman merak ettiğim sorular cevap bulacak. Bekçi ile 55.hücrenin önünde dikildik. Elimdeki kelepçeleri serbest bıraktı. Kalın demir kapıyı açtıktan sonra beni dört duvarlı odaya kavuşturdu ve kapıyı kapattı. Ağladım. Yine her bu kapıdan girdiğimde aynı duyguları yaşıyordum. Pişmanlık. Ağlıyordum. Nedenini bende bilmiyordum. Bu sefer hıçkıra hıçkıra ağladım. Bacak dirseklerimi soğuk zeminle kavuşturdum. Birisi gelse beni bu lanet olası yerden kurtarsa. Elimi yumruk yapıp defalarca zemine vurdum. Dinmeliydi.... Dinmeliydi... Artık kurtulmalıydım. Dayanamıyorum. Bir anda kapı açılsa ve Ryan, kardeşim içeri girse. 98.gün tam tamına 98 gündür buradayım. Dayanamıyorum. Dik durmaya çalışıyorum, mutlu olmak istiyorum, gülümsemeye çalışıyorum. Olmuyor. Ellerimle yüzümdeki yaşları sildim. Dik durmaya çalıştım. Yine aynı şeyi yaptım. Bu sefer belki başarılı olurum diye. Bu hücrede yalnızdım. Yüzümü yıkamak için musluğa doğru yürüdüm. Yüzümü yıkadıktan sonra havluyla kuruladım. Sonrada yatağa uzandım.

PAYDOSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin