4. Bölüm

1.4K 37 1
                                        

Pardon?! Ne demişti az önce? Nasıl burda yaşıyor yani? Ağzımı kapatamıyordum şaşkınlıktan. Şaşırdığımı görünce iyice keyiflendi, daha çok sırıtmaya başladı. O sırıttıkça hem gıcık oluyordum hem de daha çok hayranlık beslemeye başlıyordum. Tanımadığım birine karşı garip şeyler hissetmek istemiyordum. Önce tanışsaydık ve doğru düzgün biri olup olmadığına karar verebilseydim daha hoş olurdu diye düşündüm. Ama şimdi damdan düşer gibi saçmasapan hisler beslemeye başladım tabi aynı anda korkuyordum da ürkütücüydü, sapık gibi takip ediyordu resmen yani yanlış düşündüğümü söyledi ama inanmıyorum. Hani en başta kızlar yurduydu burası erkekler yurdu diğer binadaydı. Bu saatte burda olması yasaktı hatta. 

-İçeri nasıl girdin sen? Kızlar yurdu burası. 'Ben burda yaşıyorum' saçmalıklarını başkasına sakla.

-Öyle deme tatlım. Gerçekten burda yaşıyorum ayrıca bu tarafada güvende olup olmadığına bakmak için geldim. Seni bulduğum yer pek tekin değildi. Sana rastladığıma şanslısın ki bu çok ironik çünkü çoğu insan bana rastladığına lanet eder.

Kafam karışmıştı. Tamam beni korumuştu anladık ama nasıl bir korumaydı böyle beni o asfaltta bırakmıştı. Aslında bırakması daha mantıklıydı başka bir yere taşısaydı bu sefer adam kaçırma diye tantana yaratırdım. Ama napabilirim ki? Bunca yıl evimden dışarı adım atmadım. Sokaklarda neler yaşanıyor haberim yok. Tabi ki korkacağım. Ayrıca karşımdaki adam ne kadar muhteşem gözüküyor olsa da ona güvenmiyordum hem az önce kendisi dedi tehlikeli biriymiş işte.

-Biliyor musun? Şu an senle konuştuğuma bile inanamıyorum. Seni tanımıyorum. 

-Beni tanımıyor musun? Şaşırdım aslında bu lisedeki çoğu insan beni bilir.

-Tamam olabilir ama ben o çoğu insandan biri değilim işte. Güvenliğim için geldiysen de iyiyim gördün işte gidebilirsin artık. 

-Peki giderim  ama beni hep böyle yolluyorsun alınıyorum haberin olsun tatlım.

Yüzüme son bir sırıtış atıp gitti. Bir kaç dakika öylece kaldım. Sonra koridorda küçük bi havluyla durduğumu farkedince kendime geldim. Koşarak odama gittim. Mavi ayıcıklı pijamalarımı üstüme geçirip kendimi uykunun kollarına bıraktım. 

*****************************

DIIIT DIT DIT DIIIIIIIIIIT!

Hayıır! Kalkma vakti gelmişti. Alarmı kapatım geri yatağıma döndüm. Başımda bir zonklama vardı. Biraz daha uyumam gerekiyordu. Hem bir kaç ders kaçırsam nolcak?

******************************

Gözlerimi araladım. Güneş perdelerimin arasından yol bulmuş yüzüme vuruyordu. Yatağımdan kalkıp perdeleri iyice açtım. Tüm oda aydınlanınca iyimserliğim arttı. Saatin kaç olduğunu merak ettim. Refleks olarak gözüm bileğime kaydı ama tabiki uyurken saat takmıyordum. Telefonumu komodinden alıp ekrana baktım. On biri biraz geçiyordu. Sanırım hayatımda ilk defa bu saate kadar uyudum. Dünkü olaylardan sonra yurt müdürünün geç kalmama iyice sinirleneceğini bildiğim için ona yakalanmadan derse girmem gerekiyordu. Üstüme dizimin biraz üstüne kadar uzanan yarım kollu şirin bir kot elbise geçirdim. Siyah topuklu botlarımı da giyince çantamı hazırlamaya başladım. Çantamda pek bir şey bulundurmam. Bi kalem kutusu bir defter tüm günümde bana yeter. Test çözmem, ödev yapmaktan hoşlanmam. Tüm gününü ders çalışarak geçiren insanları anlamam. O zamanlarda gitarımı çalıp şarkı söylemeyi, kitap okumayı veya bi kafeye gidip oturmayı tercih ederim. En sevdiğim şeyde alışveriş yapmaktır. Sade kıyafetler sevdiğim için bu pek belli olmuyor ama şık giyinmekten çok hoşlanırım. 

Art arda bir sürü derse girdikten sonra kendimi dışarı attım. Kocaman kampüste gidecek bir sürü yer varken ben doğruca hep gittiğim yere yöneldim. Ücra bir köşede çitlerle çevrili bir bahçe ve bahçeye ekilen tek şey papatyalar. Orada huzur buluyordum resmen. Fakat şu an dolu gibiydi iki üç kız heyecanlı heyecanlı bir şey konuşuyorlardı. Dönüp gidecekken yeni bir çocuk hakkında konuştuklarını duydum. O olabilir mi diye durup dinlemeye karar verdim.  

-İnanamıyorum onca okul varken buraya geldi kızlar. 

-Evet kesinlikle çok şanslıyız.

-Ah, tanışmayı ne çok isterdim.

-Okula başlayalı tek bir gün oldu ama herkes onu tanıyor.

-Tabi tanıyacak salak. Sanki sen tanımıyordun önceden. 

Dayanamayıp konuşmaya daldım. 'Pardon, kulak misafiri oldum da yeni birinden bahsediyordunuz,  herkesin tanıdığından falan ve benim onunla ilgili hiç bir fikrim yok.' Bi nefeste konuşmuştum. Normalde insanlarla muhabbet kurmayı, dedikodu yapmayı sevmem ama bu konu ilgimi çekmişti. 

-Tanımıyor musun? Oktay'dan bahsediyoruz. tanımaman imkansız. Çok yakışıklı, yesil gözlü, uzun bir çocuk. Oktay Ünsal. 

-Hımm. Teşekkürler. Sanırım gün içerisinde görmüştüm. Neyse neden onu herkesin tanıdığını söylediniz ki?

-Çünkü popüler, yakışıklı ve biraz da tehlikeli bir havası var. Kim böyle birine karşı koyabilir ki? Neyse canım bu kadar soru yeter biz artık gidelim. Değil mi kızlar?

Giderlerken arkalarından baktım. Oktay... Evet onun Oktay olduğuna eminim. Anlattıklarıyla tam uyuşuyor. Fakat o kadar da karşı konulamaz değil ki. Tamam gördüğümde biraz heyecanlanıp gözlerine dalıyor olabilirim ama bu kontrolü elden bırakacağım anlamına gelmez. Papatya bahçemde otururken bugün öğrendiklerimi düşündüm durdum. Bir türlü aklımdan çıkmıyordu.En sonunda kalkıp odama gittim, yatağa uzanıp müzik açtım. Saatlerce dinledikten sonra uyuyakalmışım.

Yeni DeneyimlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin