22. Bölüm

684 15 1
                                    

2 hafta sonra

Tam iki haftadır hastane ve yurt arasında mekik dokuyorum. Annemin iyi haberlerini çoktan aldık. Utku döndü. Babam biraz daha iyi hissetmeye başladı. Annem hala hastanede gözetim altında. Bense bilmiyorum. Hissizleştim sanki. Bir kardeşim oldu. Küçücük... Erkek. Daha adı yok.

Kendi kendime son iki haftamı gözden geçiriyordum. Oturduğum deri sandalyeye iyice gömülürken elimdeki çaya iyice sarılıyordum. Cebimin titreşmesiyle dikkatim dağıldı. Daldığım yerden gözlerimi kurtarınca dar kotumun cebinden zorlukla çıkardığım telefonun kilidini açtım. Kırk küsür okunmamış mesaja boş gözlerle baktım.

Yerimden kalkıp babama doğru ilerledim. İyi olup olmadığını kontrol etmek istiyordum. İki haftadır tek ilgilendiğim insan oydu zaten. Annemin yanına girip çıkıyordum fakat onu o bitkin halde görmek beni beklediğimden çok yoruyordu. Dikkatimi ondan alıp babama vermiştim. Onun da annemi o halde görmekle yorulduğunu biliyordum. Hem kardeşimle de ilgileniyordu. Gerçekten bünyesinin sınırlarını zorluyordu ve bende tek amacım olarak ona yardım etmeyi seçmiştim. Babamın yanına gittiğimde körelmiş refleksleriyle beni anca yanına oturduğumda farketti. Bana yorgun gözleriyle baktı. Gözlerime bakarken içindeki endişesi sanki somut bir şeymiş gibi havada elle tutulurdu.

"Beren, kızım. Dinlenmen gerek artık. Psikolojin yerle bir oldu resmen. Gözlerin hep buğulu sanki her an ağlayacak gibisin. Dengen bozuldu yavrum. Kafanı dağıtman gerek. Her şeyden uzak kaldın. Şimdi yurda gitmeni istiyorum. Git arkadaşlarınla ilgilen. Zaten seni çok merak ediyorlar. Git kafanı dağıt kızım hadi."

Söyledikleri bir kulağımdan girip diğerinden çıkarken ayağa kalktım. Tabi ki itiraz etmeyecektim. Bunun için fazla yorgundum. Başımı hafifçe sallayıp hastanenin çıkışına yöneldim.

*********

"... işte sonra ben buna biraz yanaştım tabi... o da bana... pek bir ilgi...". Kıvanç'ın söylediklerini dinliyor gibi yapmak gittikçe güçleşiyordu. O da zeki biriydi zaten anlamıştı dinlemediğimi. Sadece babamın da dediği gibi kafamı dağıtmak istiyordu. Okula girdiğimde hemen yanıma gelmişti. O zamandan beri konuşuyordu. Sadece Nergis'in Yağız'la olduğu kısmı dinlemiştim. Demek o yüzden hemen yanıma damlayamamıştı. Aslında Kıvanç'tan başkası yoktu. Diğerlerinin nerede olduğunu sormasam da (hiç konuşmuyordum ki bunu sorayım) o bana nerede olduklarını bilmediğini ama elbet geleceklerini söylemişti. İstemiyordum ki.

Kolumun çekiştirilmesiyle düşüncelerimden uyandım. Kafamı çevirdiğimde gözleri ışıldayan Nergis'le karşılaştım. Yanıma oturup konuşmaya başlayacaktı ki Kıvanç bunu hissedip ona engel oldu.

"Boşuna uğraşma Negro ben denedim. Kesinlikle dinlemiyor ve düşüncelerinde iyice boğuluyor."

Nergis'in endişelenmiş bakışlarını görünce hafif sırıttım.

"Benimle uğraşmayın çocuklar. Gerek yok gerçekten. Endişelenmeyin de. İyiyim işte." Onları rahatlatacak sözcükler sıralarken düşündüğüm tek şey gerçekten kafamı dağıtacak bir şeye ihtiyacım olduğuydu.

Nergis yeni bir konuşma krizine girdiğinde sözlerini dinlemeye çalıştım.

"İşte sonra ben onu rahatlattım. Güvende... Söylediğim an bana... Kardeşini mi ne dövmüş. Umursamayınca... Çok güzel vakit... Fakat hala dengesiz."

Peki dinlemede pek başarılı olduğum söylenemez ha?

"Gençler! Hımm amatörler mi demeliyim? Sözde kafa dağıtıyorsunuz siz şimdi değil mi?" Oktay'ın alaycı sesini omzumun arkasından duyduğumda elimde olmadan heyecanlandım. Bir daha hiçbir duyguyu tadında yaşamayacağımı düşünürken hem de. İki haftadır duymadığım sesi kulaklarımda çınlarken iki haftadır görmediğim yüzünü, gözlerini görmek istiyordum. Ben arkama doğru dönecekken Oktay omuzlarımdan tutup bunu engelledi. Hafifçe oturduğum yerden kalkmamı sağlayınca bana arkamdan sarıldı.

Yeni DeneyimlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin