Bir kaç haftadır eski, sakin hayatıma dönmüştüm. O bir günlük deliliğimden sonra rahatlamak iyi gelmişti ama şimdi de tekrar sıkılmaya başladım. Hayatımda bir kerecik gördüğüm çocuk aklımdan çıkmıyordu, özlemiştim. Tamam sadece bir kaç kere karşılaşmıştık ama beni tanıdığına dair hiçbir belirti göstermedi bakmadı bile. Yani daha doğru düzgün tanışmamıştık aslında ama olsun.
Tarih sınıfına girdiğimde arka sıralardan birinde bir kızla sohbet ediyordu. Sohbet dediğim kız asılıyordu besbelli o da kızı başından savmaya çalışıyordu. Kız yaklaştıkça telefonuna daha çok gömülüyor takmadığını belli etmeye çalışıyordu ama kız anlasa da gitmiyordu. Sinirime dokunmuştu. Bir şeyler yapabilmek istedim. Önündeki sıraya geçtim. Farketmediler bile. Hatta kız Oktay’a daha çok sokuldu. Sinirlerim gerildi, kendime gelemeden kalem kutumu onlara doğru savurdum. Evet biliyorum çok saçma bir hataydı evet saçmalamaya başladım ama napabilirim? Hem zaten elimden kaymış gibi göstermiştim. Ayrıca kıza isabet ettirmiştim tabiki. En sonunda dikkatlerini çekebilmiştim. Kız bana döndü.
-Sakar mısın kızım sen?
-Pardon canım ya, elimden kaymış.
-Elinden kaymışmış. Görmedik sanki savurdun resmen.
Gözümü Oktay’a çevirince pis pis sırıttığını gördüm. Onu öyle görünce kendimi tutamayıp ben de sırıtmaya başladım. Tabi kız delirdi bu sefer.
-Oha gülüyor bide. Salak kız.
Bu sefer Oktay’ın biraz yüzü düştü. Kıza sinir olmuş bir şekilde baktı. Konuşmaya başladı.
-Esra, olay çıkarma bence. Ben bile senin orada olduğunu farketmedim. Beren nasıl farketsin?
Kız iyice bozuldu hatta hafif kızardı. Sonra da bir şey demeden çekti gitti.
-Adımı nerden biliyorsun? Hiç söylemedim.
-Öğrendim. Biraz zor oldu ama, öğrencilerden kimse adını bilmiyor. Ben de okulun kayıtlarına bakmak zorunda kaldım.
-Eh, bayaa uğraşmışsın gibi duruyor haklısın ama sadece sorabilirdin de.
-Hadi canım! Gerçekten bana adını bahşeder miydin? Demek artık bir sapık olduğumu düşünmüyorsun. Bunu öğrendiğim iyi oldu bebeğim.
Sırıtmama yine engel olamadım. O da göz kırptı. Tam cevap verecekken hoca sınıfa girdi. Ders anlatmaya başladı. Konsantre olmaya çalışıp dersi dinleyip not almaya başladım. Sonra Oktay beni rahatsız etmeye başladı. Sandalyemi çekiyor, saçlarımla oynuyor. Çocuk gibi davranıyordu ama beni güldürüyordu. En sonunda dersi bırakıp arkama döndüm. Gülerek konuşmaya başladım.
-Ne var?
-Hiç seni görmek istiyorum. Arkan dönük dinleyemiyor musun dersi?
-Hayır efendim dinleyemiyorum. Hem kaç haftadır yüzüme bakmıyorsun şimdi mi aklına geldim de görmeden duramıyorsun ?
Küçük bir kahkaha attı. Belli çok eğlendirmiştik beyefendiyi.
-Canım ya trip de atarmış. Çok mu özledin beni? Kıyamam. Artık özletmem kendimi yanında olurum hep sen merak etme.
-Aaa ne münasebet canım. Özlemek neymiş? Daha kaç kere gördüm de özleyeceğim sanki. Adını bile bilmiyorum hatta.
-Oktay. Adım Oktay. Ayrıca sen özlediğini inkar etsen bile ben özledim seni papatyam.
Afalladım. Gözlerine bakakaldım, öyle bir bakıyordu ki. Ayrıca papatyam demişti. Papatya en sevdiğim çiçektir. Beyazlığı masumluğu simgeler sanki ve her yerde bitebilir. Yavaş yavaş çekiliyordum sanki ona. Birden bir ses beni düşüncelerimden uyandırdı. Zil çalıyordu. Kendimi toparlayıp kalkıp gittim. Arkamdan bana bakışlarını hissetmiştim sanki ama dönüp geri bakmadım.
Dolabıma doğru giderken sınıfımdan bir kız arkamdan bana yetişti.
-Pardon, ben Eda. Meraba.
-Iııı. Meraba. Ben de Beren.
-Tanıştığıma memnun oldum. Kantine gitmek ister misin?
Tüm günü Eda’yla geçirdim. Çok hoş bir kızdı. Kıvırcık saçlıydı ve masmavi gözleri vardı. Ayrıca okuldaki diğer salaklar gibi değildi. Gerçekten iyi biriydi. Sanırım sonunda arkadaş bulmuştum. Yani en azından okulda arkadaşım diyebileceğim tek kişi oydu. Bir iki aydır tek başıma dolanıp durmuştum. Bugün gerçekten iyi gelmişti bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Deneyimler
RomanceDaha önce okul hayatı yaşamamış her şeyi yeni yeni öğrenen bir kız ve herkesçe bilinen, tanınan biraz da çapkın bir çocuğun hikayesi.