6. Bölüm = Üç Başlı Ejdergedan

169 92 40
                                    

Geçen bölüm resim istemiştiniz, kıramadım sizi. :)

-Multide; Oktay, Alparslan ve Çağrı var.

Karakterleri nasıl buldunuz kartanelerim, söyleyin bakem?

Oktay yakışıklı fakat biraz ürkütücü diyenler var. Boşuna 'Deli Oktay' demiyoruz değil mi? Deliliği tipine de yansımış işte. :))

Çağrı'ya çok ciddi duruyor diyenler burada mı? Hani bir atasözü var ya, 'Dışı sizi, içi beni yakar.' diye. Hah, bu da o hesaptan.
Dışarıdan bakılınca fazlasıyla soğuk, egoist ve ciddi görünüyor. Bu işin, dış kısmı. İç kısmını sizler biliyorsunuz zaten. ((:

Alparslan resimde, her zamanki ciddiliğini ve olgunluğunu koruyor. Ne de olsa, küçük yaşta olgun bir adam olmanın yorgunluğunu taşıyor üzerinde...

Deliyim, sevemem ben...

Yorgunum, sevemem ben...

Çılgınım, sevemem ben...

Yine üç dost, bir araya gelmiş, sessiz sakin oturuyorlardı. Alparslan'ın evindeydiler. Fahriye teyze komşusuna gitmiş, kızlar da dışarıya oynamak için çıkmıştı. Evde bütünüyle sessizlik hakimdi yani. Kimsenin konuşmaya niyeti yoktu sanki. Beş dakika kadar daha bu sessizlik sürüp gitti.

Sessizliği bozan Oktay oldu. "Ulan Çağrı, WhatsApptan grup kurmuşsun, kurduğun gruba bizi niye ekliyorsun?"

"Sizin için kurdum zaten o grubu. Benden mahrum kalmayın diye..."

"Bırak mahrum kalmayı, bize fazla bile geliyorsun." dedi Alparslan.

Oktay devam etti, "Kurduğu grubun adında meymenet yok ki! 'Üç başlı ejdergedan' diye grup adı mı olur lan? Iyy, midem bulandı!"

Çağrı, ejderha ve gergedanı birleştirmiş, Ejdergedan ismini bulmuştu. Ejderha ve gergedan, arkadaşlarına sıklıkla kullandığı kelimelerdi. Sakince açıklamaya koyuldu;

"Bak yavrum, biz üç dostuz. Siz ikiniz de ejderham ve gergedanlarımsınız. Üç dost, ejderha ve gergedan... Tüm bunları birleştirip buldum o ismi. Özel bir isim yani..."

Alparslan, Çağrı'ya baktı. "Bari iki de bir mesaj atıp durma, bildirimin ardı arkası kesilmiyor." diyerek takıldı arkadaşına.

"Aman be! Bir yeriniz kalkmasın hemen! İt herifler!" Çağrı yine alınmıştı.

Bir hışımla ayağa kalktı. "Ben sıçmaya gidiyorum."

Alparslan yüzünü ekşitti, "Sana kaç kere diyeceğim şu sıçacağın anları bizimle paylaşma diye. N'apalım destek ekip olarak biz de mi gelelim?!"

Çağrı kahkaha atmaya başladı. Tuvalete girerken bile gülmeye devam ediyordu. Deli oğlan! Dayanamadı, Alparslan ve Oktay da gülümsedi.

Dört dakika geçmesine rağmen Çağrı hâlâ tuvaletten çıkmamıştı. Oktay, Alparslan'a baktı, "İçerde dağ mı deliyor, anlamıyorum ki."

Alparslan gülümsedi. Gözünde, eskilerden hiç unutamadığı bir anı canlandı. "Çocukken de böyleydi. Girdi mi, çıkmak bilmezdi tuvaletten. Hatırlıyor musun, bir keresinde tuvalette çok kalmaktan dizleri kilitlenmişti, saatlerce durmuş orada. İçeri girdiğimizde suratı acıdan mosmor olmuştu, salya sümük, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Gözünde yaş, burnunda foşur foşur akan sümük..."

O günü hatırlayınca aynı anda gülümsediler. Anıyı anlatmaya Oktay devam etti. "Ölene kadar burada kalacağım deyip daha çok ağlamıştı, salak çocuk."

KARTANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin