4. Bölüm = Seksi Bizonum

180 103 45
                                    

Susmak güzel şeydi.
Susmak ihtiyacımız olan tek şeydi...

Saat bire on varken, evden çıkmaya hazırlandı genç adam.

"Abi, nereye gidiyorsun bakayım, hani bugünü evde geçirecektin?"

Oktay, gülümseyerek kendisine hesap soran kardeşine baktı. "İşlerim var fındık faresi."

"Senin işin ne zaman bitti ki?!" Befra kaşlarını çattı.

Oktay, kapıyı açıp ayakkabılarını giyerken "Ben meşgul bir adamım..." dedi.

"Yalan söyleme! Meşgul falan değilsin."

"Dur sana nasıl meşgul olduğumu anlatayım."Oktay, eliyle kendisini gösterdi, "Yakışıklı, karizmatik bir adamım. Kızlar falan, anlarsınya...."  Yan bir gülüş kondurdu dudaklarına ve Befra'ya göz kırptı.

Befra  yüzünü buruşturdu. Gel de fesat düşünme! "Iyy iğrenç mahluk!" abisinin suratına kapıyı kapattı. Oktay'ın kahkahalarını kapının ardından bile duyuyordu.

Manyak oğlan...

Oktay dün sabah, tabiri caizse sıçıp batırdığı işi düzeltmeye karar vermişti. Hiç zaman kaybetmeden mağazanın yolunu tuttu. Yolda yürürken müdürle ne konuşacağını, nasıl davranması gerektiğini, neler söylememesi gerektiğini düşünüp durdu. Tek bir şeyden emindi; o da sakin kalıp, sinirlenmemesi gerekiyordu...

'Merhaba, ben dünki olay için gelmiştim.' Yok, bu olmaz. Çok saçma bir cümle oldu.

Bu şekilde sonuca ulaşamayacağını anlayan Oktay elini salladı. Doğaçlama takılacaktı, gerginliğe gerek yoktu. Varvarası, bir mağazada çalışan sıradan bir müdürün yanına gidecek ve her şeyi düzeltecekti. İşte bu kadar. Abartmaya gerek yok.

Oktay mağazanın önüne gelince duraklayıp çevreye göz gezdirdi. Kabanının yakalarını havalı bir hareketle düzelterek içeriye adımını attı. Dün çalışanlardan öğrendiği müdürün odasını bulması fazla zamanını almadı.

Kapıyı çalarak içeriye girdi. Kapıyı aralık bırakarak, kendisini müdürün masasının yakınına yönlendirdi. Koltuğa iyice kurulmuş, bilgisayarıyla ilgilenen müdür, Oktay'ı görünce toparlandı, gözlüğünü çıkararak soran gözlerle bakmaya başladı.

"İyi günler." dedi Oktay.

"Sağolun, size de. Nasıl yardımcı olabilirim?"

"Buraya sizinle konuşmaya geldim."

Müdür kaşlarını çattı, "Ne hakkında?"

"İrem..." dedi Oktay. "Dün kovduğunuz kız."

İrem'in adını duyunca müdürün yüzü buruştu. Ki, bu durum Oktay'ın gözünden kaçmadı.

"Şu sürekli müşterilerle sorun yaşayan, dünde bir müşteriyle tartıştığı için işten atılan kız mı?"

Demek bu kız, diğer müşterilerle de sorun yaşıyordu. O halde Oktay'ın bir suçu yoktu. Değil mi? Tüm suç İrem'deydi.

Oktay ensesini kaşıdı, "Büyük ihtimalle o kız."

"Nuh diyor peygamber demiyor, baya inatçı bir kız. Bir müşteriye dediğini yaptırana kadar da vazgeçmiyordu, müşteriler kan ağlıyordu resmen! Allah'tan işten çıkardıkta müşteriler rahat bir nefes aldı."

Oktay şaşırdı. Müdür, kızı işten çıkardığı için öylesine mutluydu ki, adamın ağzı kulaklarına varacaktı sanki. Bu kız, burada istenmiyorsa işe tekrar başlamasını nasıl sağlayacağım ki?

KARTANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin