7. Bölüm = Sinsi Bürütüs'üm

139 86 32
                                    


Multi de Befra var.
Hani şu deli Oktay'ın kardeşi, Alparslan'ın sevdiği kadın olan Befra...

Ah be Bürütüs.
En güvendiğim sendin,
Nasıl da vurdun beni sırtımdan?..

Alparslan, çalan telefonu yüzünden araba tamirini yarım bıraktı. Ellerindeki gres yağını sildikten sonra telefonu eline alarak kimin aradığına baktı. Oktay arıyordu.

"Alo?" diyerek açtı telefonu.

"Hâlâ işte misin?"

"Biraz sonra çıkacağım." dedi Alparslan, önündeki kırmızı BMW'ye göz atarken.

"Akşam bize gel, yemeği burada yiyelim. Çağrı'nın bugün derse gitmesi gerekiyormuş, o akşama doğru gelecek."

"Yorgunum."

"Başlarım lan yorgunluğuna, geleceksin!"

"Tamam, eve gidip duş alayım. Gelirim." dedi ve telefonu kapattı. Aslında Alparslan'ın  gitmeye niyeti yoktu. O eve her girip çıktığında, içinde heyecanla birlikte suçluluk duygusu da baş gösteriyordu.

Düşüncelerinden sıyrılarak, arım kalan işine tekrar koyulacağı sıra, yanına henüz on yedisinde olan Barış geldi. Tamirhanede çalışan en küçük elenamdı ve Alparslan, bu küçük adamı çok seviyordu. İşe gireli iki hafta oluyordu, başlarda hiç bir şey bilmemesine rağmen çok çalışmış ve baya yol kat etmişi.

Alparslan çalışırken Barış yanına geliyor ve gözünü bile kırpmadan hayranlıkla seyrediyordu ustasını.

Alparslan, fazla vakit kaybettiğini düşünerek, kırmızı BMW'nin yanına gitti, nerede kaldığını kontrol ederek, tamire devam etti. Genç adam tamire devam ederken, taze çırağa baktı. "Barış gel bakalım."

Barış, anında Alparslan'a yaklaştı, "Geldim. Efendim usta?"

"Geç şuraya otur, konuşalım seninle."

Barış, ustasının dediğini yaparak, orada bulduğu bir sandalyeye oturdu. Ne konuşacaklarını merak etmeye başlamıştı bile.

Alparslan, çırağa bakmadan konuştu, "Okulu bırakmıştın değil mi?"

Barış, Alparslan'ın sorusuna başını sallayarak "Evet," dedi.

"Okumak dururken, neden çalışmayı tercih ettin, minik adam?" Eğer kendisinin fırsatı olsaydı, okulu bırakmayı düşünmezdi bile.

Barış biraz mahcup oldu. Ses çıkarmadan dudaklarını büzdü, "Bilmem..."

"Ailenin durumu, geliri nasıl?"

Neredeyse bütün çıraklarına bu soruyu sorardı, ilgilenirdi onlarla. Elimden geldiğince yardım ederdi. Hele ki de sebepsiz yere okulu bırakan çırak olursa...  Mesela Barış gibi. Üstellik, Barış ile daha yakından ilgilenme kararı almıştı.

Diğer çıraklar, yüzsüzce gelip Alparslan'dan sigara parası bile istiyordu, fakat Barış öyle değildi. Çekingen bir çocuktu, kendisini iyi ifade edemiyordu. Diğer çıraklar tamirhaneye, düğüne gidiyormuş gibi gelirken, Barış sıradan, eski kıyafetlerle geliyordu. Yüzünde her daim, kederli bir vasıf vardı.  Bu bile O'nu diğerlerinden farklı kılıyordu.

Eğer okulu maddi yönden sıkıntı çektikleri için bırakmışsa, Alparslan minik çırağını okutmak için elinden gelen her türlü yardımı yapmaya hazırdı.

Barış, Alparslan'ın sorusuna yanıt vermedi.

Alparslan işini bitirince ayağa kalktı ve çırağının yanına gitti. Eğilerek çırağının omzunu kavradı, şefkatle ve destek verircesine sıktı.

KARTANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin